İSTANBUL - 25 Kasım yaklaşırken grevdeki fabrika işçisi Yeter Bayrak, “Direne direne kazanacağız” derken, ev işçisi Nuray Akkaya ise, “Ev işçileri olarak Taksim Tünel’de olacağız” vurgusu yaptı.
İstanbul’da kadın işçiler, her yerde çifte sömürüye maruz bırakılıyor. Hem ev içi görünmeyen emeğin yükü kadınlara yükleniyor hem de kadınlar emek alanında erkek işçilere göre daha ağır koşullarla çalışıp daha az ücret alıyor. Kadınların hem erkekler hem patronlar tarafından sömürüye maruz bırakılma durumu, siyasal iktidarın politikalarıyla her geçen gün daha da derinleşiyor. Eşdeğer işe eşit ücret alamama, esnek çalışma koşulları, mobbing ve taciz, güvencesiz iş, parça başı çalıştırma; kadınların emek alanında karşı karşıya kaldığı sorunların başında geliyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, kadınların her alanda şiddete karşı mücadelesi de sürüyor.
GREVDEKİ TEK İŞÇİ KADIN
İş sözleşmesinde; disiplin kurulu kurulması, sendika işyeri temsilciliğinin kabul edilmesi ve maaşlarına yüzde 80 zam taleplerinin kabul edilmemesi üzerine fabrika önünde greve çıkan Selüloz Kağıt Ağaç ve Mamulleri İşçileri Sendikası’na (Selüloz-İş) üye MKB Rondo işçileri kazanımla sonuçlanana kadar mücadeleye devam etmekte kararlı. Çalışma şartlarının ağırlığına rağmen hak ettikleri ücreti alamayan MKB işçilerinin maaşları, asgari ücret olan 17 bin 2 lira ile 20 bin lira arasında.
87 gündür grevde olan işçilerden birisi de Yeter Bayrak. Ağır çalışma şartları ve düşük ücretlere karşı sendikaya üye olan ve 7 senedir mukavva koli üreten MKB Rondo’da dikiş makinesinde çalışan Yeter Bayrak, grevdeki tek işçi kadın.
‘EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ’
Çalışma şartlarının çok ağır olduğunu vurgulayan Yeter Bayrak yemeklerin kalitesiz, soyunma odalarının ve çalışma ortamının temiz olmadığını belirtti. Verdikleri emeğin karşılığını alamadıklarına belirten Yeter Bayrak, “Yaptığın iş çok ağır, bir dakika boş vaktin yok, bir de ücretin çok az. Verdiğin emeğe hiç değmiyor. Dikiş operatörüyüm. Büyük ürünleri ve karton kolileri dikiyoruz. Birçok talebimiz yerine geldi. Ancak işveren 3 maddeyi kabul etmedi. Kararlıyız ve kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Ne olursa olsun, devam edeceğiz. Eve gidince 1 saat uyumadığımda kesinlikle hiçbir işe bakamıyorum. Aç yattığım günler bile oluyor. 1 saat uyuduktan sonra çocuğuma bakıyorum. Çünkü içeride yaptığımız iş ağır ve durmadan yük kaldırıp indiriyorsun” dedi.
‘KADIN OLMAK ÇOK ZOR’
Kadınların birçok işi beraber yapmak zorunda kaldığına dikkati çeken Yeter Bayrak, “Kadın olmak başlı başına çok zor. Her tarafı idare etmek zorunda kalıyorsun. Eşini, çoluğunu çocuğunu, evini ve işini idare ediyorsun. Bir amirim vardı; sürekli ‘hadi hadi’ diye sürekli baskı kuruyordu. Lavaboya gidiyoruz, ‘Nereye gidiyorsun, hadi işinin başına’ diyordu. Bir arkadaşına ‘nasılsın’ bile diyemiyorsun. Çünkü hemen müdahale ediyorlar. Buna karşı sesimizi duyurmak istiyoruz. Buradayız ve asla taviz vermeyeceğiz. Direne direne kazanacağız, pes etmek yok” diye belirtti.
Ev işçilerinin en başat talepleri arasında, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) C189 numaralı Ev İşçileri için İnsana Yakışır İşe İlişkin Sözleşme’nin Türkiye tarafından kabul edilmesi yer alıyor. Nuray Akkaya da bu alanda çalışma yürüten İmece Ev İşçileri Sendikası’na üye bir kadın ev işçi.
KADINLARA ÇİFTE SÖMÜRÜ
Kadın işçilerin çifte sömürüye maruz kaldığını ifade eden Nuray Akkaya, işten çıkar çıkmaz evdeki işlere dair bir emeğin başladığını belirtti. Çalıştıkları evlerde yemek haklarının çoğunlukla karşılanmadığını ifade eden Nuray Akkaya, “Çalışırken size yemek bile verilmiyor, verilse dahi onu gram gram hesaplayanı bile karşımıza çıkıyor. Yanımda götürdüğüm ve atıştırabileceğim birkaç parçayla idare edip saat 21.00’e kadar çalıştığım oluyor. Geriye baktığımda sadece günübirlik kazandığım ve harcadığım var. Tamamen güvencesiz bir alanda çalışıyorum. Rapor alma gibi bir lüksünüz yok, zaten sigortanızı yapmıyorlar. Adı temizlik diye geçiyor ama yemeği içine sokuluyor, artı ve çamaşır ütü isteniyor. Bunlar ayrı ayrı işler, farklı zaman alan şeyler ama bunların hepsini isteyen oluyor. Bunlara hayır demeye çalıştığınızda da iş bulamıyorsunuz. Statü, sigorta ve prim yok. Paranızı bile alabileceğinizden emin olamıyorsunuz. Maalesef karşımdakinin beni insan olarak görmediğini görebiliyorum” diye konuştu.
‘25 KASIM’DA TAKSİM OLACAĞIZ’
Kadınların örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Nuray Akkaya, birleşerek seslerini duyuracaklarını söyledi. Nuray Akkaya, “Ev işçisi de işçidir, bunu kabul etmeleri gerekiyor. Hepimizin bir araya gelip sendikaya üye olmaları gerekiyor. 25 Kasım’da sokakta olalım. Ev işçileri olarak hep beraber Taksim Tünel’de olacağız. Susmayalım çünkü hep susuyoruz ve bu öğretilmiş. O gün dışarıya çıkıp sesimizi duyurabiliriz. Her zaman, her yerde mobbinge ve şiddete uğruyoruz. O yüzden o gün alanlarda olacağız” ifadelerini kullandı.
MA / Yeşim Tükel