Dinlediği kadınların öykülerini kitaplaştırdı

  • kadın
  • 09:06 26 Nisan 2018
  • |
img

URFA – Dinlediği kadınların hikayelerini “Mezopotamya’nın Kırgın Çiçekleri” adıyla kitaplaştıran Aysel Özdemir, çevresindeki kadınların yaşadıkları acıların kendisini yazmaya ittiğini belirtiyor. Yazmanın bireysel bir başkaldırı olduğunu belirten Özdemir, "Zulme kendi kalemimle karşı durmaya çalıştım" diyor. 

Doğup büyüdüğü Urfa'da kadınların yaşamlarını dinleyen Aysel Özdemir, bu hikayeleri “Mezopotamya'nın Kırgın Çiçekleri” isimli kitapta topladı. “Yaşadığım yerde biz sesimizi kimseye duyuramazdık” diyerek yaşamlarının erkeklerin gölgesinde geçtiğini dile getiren Özdemir, sözlü olarak dinlediği hikayeleri bir kadının isteği üzerine kitaplaştırma kararı alır. 
 
‘ZULÜME KALEMİMLE KARŞI DURDUM’
 
Urfa’nın Bozova ilçesinde doğup büyüyen Özdemir, eşinin imam olmasından kaynaklı bölgedeki birçok köyde yaşar. Bu sayede bölgedeki kadınların hayatlarına dokunduğunu söyleyen Özdemir, kadınların hikayelerini anlatırken kod isimler kullandığını dile getiriyor.
 
Doğup büyüdüğü köyde ve evinde kadınların gördüğü zulmün kendisini incittiğini belirten Özdemir, "Erkeğin baskısını annem üzerinde, ablam üzerinde, komşumda derken bir bütün olarak toplumda kadınlar üzerinde hissettim. Eşimin işi gereği köy köy geziyorduk. Buralarda yaşayan kadınlarla sohbetlerim oluyordu. Bir süre sonra bu sohbetler karşılıklı bir yardım ağına dönüştü. Çok çarpıcı hikayeler dinlemeye başlamıştım. İlk zamanlar neden yazdığımı bilmiyordum. Daha sonra küçük notlar alarak bu zulmüme kendi kalemimle karşı durmaya çalıştım. Yazmak, içimdekileri kusmak istiyordum. Bu bireysel olarak bir başkaldırıydı aslında. Hiçbir zaman bu baskıya teslim olmadım” diye anlatıyor. 
 
DESTEK GELMESE DE YAZDI
 
Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan kadınların başlarından geçen şiddet, istismar gibi olayları kendisine anlattığını kaydeden Özdemir hayatını şu sözlerle özetliyor:“Evliyim, 5 çocuğum var. Ev işi yapmak çocuklarıma bakmak dışında bir görevim daha vardı. Bu toplumsal bir görevdi. Çevremdeki kadınların acılarını gördükçe, ben de acı çekiyordum. Dinlediğim hikayeleri Urfa’da yerel bir gazetede yazmaya başladım. Öyle birden olmadı, çok sıkıntılar çektim. Bu süreçte en yakınlarım dahi ‘40 yaşındasın, 5 çocuğun var kitap mı çıkaracaksın? ’ sözleriyle bana destek olmadılar. 4 yıl boyunca dinlediğim hikayelerden, 212 sabit ses kaydı aldım. Bunların 30’unu kitapta yayınladım.” 
 
Hikayelerin kitaplaşma aşamasında karşılaştığı zorlukları da sıralayan Özdemir, her olumsuzluğa rağmen  görüşmeler esnasında gördüğü hikayelerin kendisini mücadele etmeye ittiğini dile getirerek, “Şunu gördüm, bu aşamada ben bazı yaralara dokundukça karşımda düşmanlar da göreceğim. Bununla savaşmak bana daha çok huzur veriyordu” diyor. 
 
‘İSTİSMAR VE ŞİDDET HALA BURALARIN GERÇEĞİ’
 
Özellikle görüştüğü ve bazen kendilerine yardımcı olduğu kadınların yakınları tarafından baskı gördüğünü, buna rağmen, kapı kapı gezip kadınları dinlemeye devam ettiğini söyleyen Özdemir, “Bir yandan düşman edindim. Ancak korkup geri çekilmedim. Çünkü bu şehirde hala 'Gelin'adı altında bedel olarak verilen çocuk var” belirtiyor. 
 
14 YAŞINDA BEDEL ROZERİN
 
Kitabın hikayesinin dinlediği Rozerin adı verdiği bir kadının isteği üzerine dile getiren Özdemir şöyle devam ediyor: "Rozerin şuan Antep’de hastanede tedavi görüyor. Onu, iki gün dinledim. Hikayesi bittikten sonra 63 yaşında olmasına rağmen eğilip elimi öptü. Bana ‘Senden bu hikayeyi kitaplaştırmanı istiyorum. Benim hayatım unutulmasın. Ben 14 yaşındayken babam, 3 kişiyi öldürüyor. Evlendiğim adamın babası, ağabeyi ve amcasını öldürmüş olmasına rağmen, beni bu eve 'gelin' diye verdiler. Gece beni götürdüler. Ben kapıdan çıkarken annem bana düşmanımızın oğlu ile evlendirildiğimi söyledi. Babamın öldürdüğü kişilerin kan parası niyetine. Annem 'Evlendiğim adamın ailesinin bana asla acımayacağını' söyledi. Rozerin'in annesi de meğer berdel olarak evlendirilmiş. Annesinin ona son sözü ise; ‘Biz kadınlar hep aynı kaderi yaşıyoruz’ olmuş. Onunda isteği ile arşivlediğim bu hikayeleri kitap yapma kararı aldım.”
 
KADINLARIN HİKAYELERİNİ YAZMAYA DEVAM...
 
Ataerkil bir toplumda kadınların geleneksel din anlayışı ile susturulduğunu da dile getiren Özdemir, Rozerin'in hikayesine benzer bir çok olayın hala yaşandığını kaydederek,"Bu coğrafyada kadınların yaşadıkları unutulmasın" diye belirtiyor.
 
Kadınların hala kapalı kapılar ardından şiddete maruz kaldığını söyleyen Özdemir, ne pahasına olursa olsun kadınların hikayesini yazmaya devam etmekte kararlı.  
 
MA / Arjin Dilek Öncel