HATAY - Hataylı depremzede kadınlar, yaşam koşulları ile göçe zorlandıklarını belirterek, "Devlet ister baksın ister bakmasın, gerekirse ot yiyeceğiz ama buradan gitmeyeceğiz" dedi.
Hataylı depremzedelerin barınma, beslenme, hijyen sorunları devam etse de, kadınlar doğup büyüdükleri kenti terk etmeyeceklerini söyledi. Hatay'ın Defne ilçesine bağlı Toygarlı ve Maşukiye mahallerinde yaşayan kadınlar, evleri hasarlı olduğu için çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. 10 kişiden fazla kişinin kaldığı çadırlarda yaşam şartlarının zorlaştığını belirten kadınlar, hijyen kitleri ve su ihtiyacının acilen giderilmesini talep etti.
'BURADA ÖLECEĞİM AMA GİTMEYECEĞİM'
Maşukiye Mahallesi'nde yaşayan Cida Taktuk, çok sayıda yakınını kaybetmesi nedeniyle konuşmakta zorluk çekti. Deprem nedeniyle hayatlarının değiştiğini ve artık çadırlarda yaşadıklarını, bebek, hasta sayısının fazla olduğunu belirten Taktuk, hastalık risklerine dikkati çekti. Taktuk, "Yatıyorduk, birden bomba atılmış gibi sallandı. Soba, televizyon her şey düştü. Gelinim ayağını kırdı. Hastaydılar çıkmakta zorlandık, ilk günlerde devlet gelmedi. Başka devletler geldi. Bize çadır verdiler, şu anda 7 kişi aynı çadırda kalıyoruz" dedi. Yaşam koşulları ile göçe zorlanmasına tepki gösteren Taktuk, "Burada kalacağım, burada öleceğim, hiçbir yere gitmeyeceğim. Devlet ister baksın, ister bakmasın. Gerekirse ot yiyeceğim, burada öleceğim" dedi.
'FARKLI HAYATLARIMIZ VARDI'
Toygarlı Mahallesi'nde yaşayan Nursel Sümer, depremden kaynaklı bir çadırda 12 kişi ile kalıyor. Sümer, "İlk deprem olduğunda evdeydik, koşa koşa arabalarda bindik ve 3-4 gün arabalarda kaldık. İlk önce çadır yapamadık, çadırlarımız yoktu. 4-5 gün burada kaldık ama hiç kimse buraya bakmadı. Sonra bir gönüllü gelip bize çadır verdi. Çadır geldi ama az geldi, hepimiz aynı çadırda kalıyoruz. 12 kişi aynı çadırdayız. Suyumuz yok, depo suyumuz da az kaldı. Neredeyse bir ay oldu ama sadece iki kez banyo yapabildik. Kendi imkanlarımızla, dışarıya tencere falan koyup kaynatıyoruz. İnanın çok zor. En temel ihtiyacımız şuan hijyen. Çünkü yavaş yavaş haşereler çıkmaya başladı. Bitlerin de çoğaldığı söyleniyor. Lavabomuz yok. Farklı bir hayatımız vardı, uyandığımız da ne evimiz kaldı ne başka bir şey. Evsiz uyanmak çok kötü bir duygu" diye konuştu.
ÇADIRDA HASTALIK RİSKLERİ
Bir çok eksiklik olduğunu belirten Sümer, "Kızım üniversiteye hazırlanacak. Çocuklarımın eğitim görmesini istiyorum. Ama imkanımız yok dışarı çıkmaya ve burayı da terk etmek istemiyoruz. Evimiz her şeyimiz burada. Burayı bırakmak gerçekten çok zor, çoğu kişi gitti. Bakalım ne olacak. Eğitime bir çare bulunmasını istiyoruz, konteyner getirsinler. Yemeklerimizi dışarda pişiriyoruz, çok sayıda kişi aynı çadırda kalıyoruz ve hastalar da var. Az kişi var sanıyorlar ama burada 50 kişiden fazla var. Çeşme suyundan içmeyin diyorlar ama suyumuz yok, mecbur çeşme suyu içiyoruz" dedi.
MA / Eylem Akdağ