Jineoloji merceğinden Efrin (3)
Şêrawa’da Çiyayê Lelûn ve 40 antik köy

  • kadın
  • 09:01 23 Şubat 2018
  • |
img

EFRİN – Çiyayê Lelûn, Êzidîlerin yerleşim yerleri, sezgi anlamı taşıyan “B” harfi ile başlayan köyleri, tapınak, manastır, ziyaretgah ve kaynaklarıyla çok sayıda medeniyete kucak açmış bir cennet parçası Efrin. Tarihten damıtılarak günümüze ulaşan kültür harmonisi aynı zamanda. Çilkanî, Çilmêra, Çilxane ve efsuni köylere sahip bir kent. 

Efrin’in doğusunda bulunan Çiyayê Lelûn, Robaran ve Şêrewan aşiretlerinin yaşadığı bir yerleşim yeridir. Bu dağda Semanê Kalesi ya da diğer adıyla San Simoun Kalesi bulunuyor. Efrîn’in kuzeydoğusunda ise Nebi Hurri kalesi yer alıyor. Avrupalılar da buraya Sîrûs demekte. Bu kaleye yakın bir yerde Efrin suyunun üzerine kurulmuş antik köprü yer alıyor. Cûmê Ovası da bu arada bulunmaktadır. Ve burada tarihin izlerini koynunda saklayan çok sayıda tepe bulunuyor. 
 
Çiyayê Lelûn ismine dair pek çok anlatım bulunmakta. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta ismi Nabo Dağı olarak geçiyor. Ve Nabo için “aklın peygamberi” denilir. Yazar Mervan Berekat da Lelûn isminin Kürtçe bir isim olduğunu ve zeytin tanesinin ham hali anlamına geldiğini belirtir. Kelimenin “hayal ve serap” anlamına gelen Leylan isminden gelme ihtimalinin de yüksek olduğunu ifade ediyor. Yine zambak anlamına gelen Lalan sözcüğünden geldiğine dair anlatımlar da mevcut. Kefir Nabu köyüne yakın olan Lalan Ovası da buna kanıt olarak gösterilir. Yine M.Ö. 9. yüzyıldan M.S. 2. yüzyıla kadar bu yöreye yerleşen Ezdan Şerawan’ın belirgin bir karakter olduğu ifade edilir. Çiyayê Lelûn aynı zamanda Çiyayê Seman ya da Çiyayê Simoun olarak da biliniyor. 
 
ÇİYAYÊ LELÛN’DA 85 ÊZİDÎ KÖYÜ VAR
 
Yine Çiyayê Lelûn boyunca Qibale köyünden Qimare köyüne kadar olan hat üzerinde 1935 yılına kadar 85 Êzidî köyünün olduğu, ancak soykırım politikaları ile bağlantılı bu köyler ve köylerde yaşayan Êzidîlerin sayısında ciddi bir azalma olduğu anlatılır. Çiyayê Lelûn’daki Êzidî yerleşkelerinin olması Lelûn kelimenin Êzdîyatideki anlamına dair bir arayışa da yönlendiriyor. Kelimenin Êzidîlikteki deniz kabuğu anlamına gelen Lulu, Lelu, Lelû, Leyl sözcükleri ile benzerliği dikkat çekiyor. Deniz kabuğunun Êzidîlikte kutsal bir anlamının olması da ayrıca araştırılmayı ve yorumlanmayı bekliyor. Dünyanın oluşum hikayesinden, insanın korunması hikayesine kadar bu konuda pek çok anlatım bulunuyor. 
 
Çiyayê Lelûn üzerinde yer alan köylerin bir çok uygarlığa beşiklik ettiğine ve buraya sürekli bir saldırının olduğuna dair çok sayıda veri bulunuyor. Köylerin geçmişi M.Ö. birinci yüzyıl ile ikinci yüzyıla kadar götürülse de, burada bulunan bir çok köyde neolitik kültüre dair izler bulunuyor. 
 
Qibale köyü bunlardan biridir. Bir Êzidî yerleşkesidir. Kelime olarak Qibale, Kürtlerde ekonomik olarak dayanışma, paylaşma anlamına geliyor. Qibale ismi ile benzerliği nedeniyle yöredeki sözlü kültür anlatımlarında Kibele isminin de Qibale’den geldiği söylenir. Burada bulunan Çilxane ise önünde bulunan dilek ağacı, içinde duvarlara yapıştırılan taşlar, mum yakma yerleri, su kaynağı ve siyah yılanın geçtiği iz ile dikkat çekiyor. Duvardan damlayan damlalara dokunulması halinde su kaynaklarının kuruyacağı inancı var. Tabi dokunan kişi çocuğunu emziremeyen kadınlar ise durum değişiyor. Söz konusu kadınların damlalara dokunması durumunda şifa bulduğu anlatılır. 
 
Yine her yıl Şengal’de bulunan Çilmêra’nın bu köyde bulunan Çilxane’ye gelerek ibadet ettiği ve geri döndüğüne inanılmakta. Qibale köyünün yükseğinde dağın içinde bulunan bu ziyaretin kapısının etrafında olan artı (+) işareti dikkat çekiyor. Êzidîler bu artı işaretinin inançlarının sembolü olduğunu  ifade ediyor. 
 
Qibale tepesinin altında büyük bir şehrin olduğu söylenir. Hemen Qibale köyünün yakınından görünen tepenin yanı sıra köyün kendisinde de taş duvarlar, su kanalları, su kuyuları dikkat çekiyor. Tarım köy devriminin izlerini taşıyan ve tarım yapılan köyler olarak inşa edildikleri anlaşılan bu köyler,  daha sonra hac ve mesire yerlerine dönüşmüş. Burada yer alan yerleşkeler güzellikleri ile dikkat çekiyor. İki katlı evler, tapınak, kilise, misafirhane, zeytin yağının yapıldığı üretim merkezleri, tasvirler, heykeller... 
 
SEZGİ ANLAMI TAŞIYAN VE ‘B’ İLE BAŞLAYAN KÖYLER
 
Çiyayê Lelûn’un mekanı olan Şêrawa’da bir çok köy “B” harfi ile başlar. Basûtê, Batût, Bafirîn û Basilê bunlardan birkaçıdır. “Ba“ sezgi anlamına geliyor. Sezgi, yel ve rüzgar anlamlarında kullanılır. Sümbül, güneş, yuvarlak şekillerin çok olduğu köylerdir. Bunlar Zerdeştiliğin izlerini taşıyor. Keskin rüzgar, fazla rüzgarlı, temiz rüzgar şeklindedir. 
Basufanê köyü de Seman kalesine 4 kilometre uzakta olan bir yerdir. Êzidî Kürtlerin yaşadığı bir yerdir. 360 evin olduğu bir köydür. Tarihi M.Ö. 700’e kadar uzanmaktadır. Basufanê kendini koruyan köyler arasındadır. 
 
LELÛN’UN TARİHİ YERLEŞİM YERLERİNDEN BİRİ OLAN BERADÊ KÖYÜ
 
Diğer önemli yerleşim yerlerinden biri de Beradê köyüdür. Ve Çiyayê Lelûn’da yer alan en büyük yerleşkelerden biridir. Buradaki tarihi kalıntılar biraz daha farklıdır. Piramit bir tapınak, üç kilise, altta bir tapınak ve ev bulunuyor. Aziz Julianus Maronit Manastırı (M.S. 399-402) da burada bulunmakta. Köyün kuzey kısmında 561 yılında yapılmış bir bazilika var. Mar Maron diye Hristiyan bir şahsiyetin mezarı burada bulunduktan sonra buranın önemi daha da artmış. Maronî mezhebinin merkezi haline gelmiş ve zamanla bu mezhebe inananların ziyaretgahı olmuş.
 
MERYEM ANA KİLİSESİ
 
Barjaka ya da Burj Suleyman köyü Halep'in 26 kilometre kuzeybatısında yer alıyor. Site, eski bir keşiş kulesinin kalıntıları ve 6. yüzyıldan kalma iyi korunmuş bir şapel barındırıyor. Üç eski kilisesi, köyün merkezinde bulunan yıkık bir kilise, 602'de inşa edilmiş iyi korunmuş güneydeki bir bazilika ve 5. yüzyılda inşa edilmiş ve Kuzey Suriye'nin en güzel kiliselerinden biri olarak kabul edilen Meryem Ana Kilisesi ile dikkat çekiyor. Köyün kuzey tarafında bir keşiş kulesi var.
 
Xalta, Qarmitlik ve Marate köyleri de bu köylerin arasında yer alır. Bu üç köyde de Çilkanî (kırk kaynak), Çilmêra, çilxane gibi yerler bulunuyor. Marate köyü zengin neolitik kültürü ile dikkat çekiyor. Her evin önünde neolitik dönemin izlerini taşıyan bir teknik malzemenin bulunması dikkat çekiyor. 
 
DERMIŞMIŞÊ TAPINAĞI
 
Dêrmişmişê bir diğer köydür. Hurri, Hitit, Arami, Bizans, Roma, Osmanlı dönemlerinden izler taşıyan bu köylerin bugüne kadar korunması kültürel anlamda da halkın tarihi bilincine işaret ediyor. Dêrmişmişê Tapınağı bu anlamda incelenmeye değer bir yapı olarak duruyor. Sadece çatısı olmayan bu tapınak neolitik kültür başta olmak üzere buradan geçen uygarlıkların hepsinden izler taşıyor. 
 
Kimarê köyü de Çiyayê Lelûn’un öbür ucunda Seman Kalesi’ne yakın bir yerde bulunuyor. Êzidîlerin yerleşkesi olan Kimarê’nin yukarısında bulunan kilisenin girişinin iki tavus kuşu motifi ile nakşedilmesi ve bunun içinde yer alan güneş ve onun içinde  artı (+)  sembolü bu topraklarda yer alan inanca işaret ediyor. Semboller ile korunan kültüre dair önemli verilerdir bunlar. 
 
Xirabşems de önemli Hristiyan yapılardan biridir. Dördüncü yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmekte. Bizans Kilisesi olarak da adı geçiyor. 
 
Aziz Simeon Stylites Kiliseleri (Dêr Semaan) Suriye'deki en ünlü kilise anıtlarından biri ve dünyanın en eski ayakta kalan kiliselerindendir. 
 
Fafertin Kilisesi yarı-yıkık geç Roma bazilikasının tarihi M.S. 372 yılına dayanıyor. Dünyanın en eski kiliselerindendir.
 
Kefir Kira yerleşiminde de dördüncü ve altıncı yüzyıllarda inşa edilmiş Hıristiyan yapıları bulunuyor.
 
Kefir Nabo yerleşimi, M.Ö. 9. yüzyılda bir Asur yerleşimidir ve köyde kiliseye dönüştürülen bir Roma Tapınağı bulunmakta. Köyde, beşinci ve altıncı yüzyıllardan kalma iyi korunmuş konutlar da var.
 
Kalota Kalesi ve kiliselerinin orijinali, M.S. 2. yüzyılda bir Roma tapınağı olarak inşa edilmiştir. Hıristiyanlığa geçildikten sonra, tapınak 5. yüzyılda bir bazilika haline getirilmiştir.  Hemedaniler ile Bizans İmparatorluğu arasındaki savaşlar sonucunda kilise, 10. yüzyılda kaleye dönüştürülmüş. Kalenin yakınında iyi korunmuş iki kilise var. 492 yılında inşa edilen doğu kilisesi ve 6. yüzyılda inşa edilen batı kilisesi.
 
Mushabbak Bazilikası, 5. yüzyılın ikinci yarısından (yaklaşık 470) iyi korunmuş bir kilise. 
 
Sugane köyü, iki köy ve eski su deposuna ev sahipliği yapmakta. 
 
Surganya köyü altıncı yüzyılda inşa edilmiş bir şapel ile eski bir Bizans yerleşiminin kalıntılarını barındırıyor.
 
Seman Kilisesi ya da Dêra Seman de bu alanda önemli olan yerleşkelerden biridir. M.Ö. 5. yüzyılda yapılan bu kilise de kuruluşundan bugüne kadar Hristiyanların hac yerlerinden biri olarak biliniyor.
 
Kefir Lab, Kefir Nebo, Kalûtê, Birc Heyderê, Batuta, Baziher, Benastur manastırı, Dêr Amman kiliseleri, Dêr Turmanin, Kefir Lusein, Qatura, Set Al Roum, Taqla, Zarzita köyleri de bu antik köylerdendir. Burada bulunan antik köylere dair araştırma ve incelemelerin daha da derinleşmesine ihtiyaç bulunuyor. Bu araştırmaların çok küçük bir bölümü Efrîn tarihine dair veriler sunmakta. Bölge kendi içinde tarihin yazımında devrim yaratacak hikayeleri saklamakta. Ve bunların aydınlatılmasını bekliyor. 
 
Yarın: Eyn Dara, Şikefta Du Derî, Cindirêse tepesinde saklı hakikat, Stêrk Tepesi ile korunan İştar Tapınağı, Nebî Horî ve Cindêres’te Til Xalaf kültürü etkileri.
 
MA / Nagihan Akarsel