Tecrit kadın sorununu derinleştiriyor

img

İSTANBUL - Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin İmralı’daki tecrit politikasından bağımsız olmadığını belirten İstanbul’daki kadınlar, “Bugün kadınlar katlediliyorsa bu da tecridin bir parçasıdır. Etkilerini topluma iyi anlatmak gerekiyor” dedi. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecride karşı cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemleri 51’inci gününde. İmralı’daki sistematik tecridin yansımaları ise ekonomik, sosyal ve siyasal olarak kendini hissettiriyor. Tutukluların eylemlerine duyarlılık çağrısı yapan İstanbul’da yaşayan kadınlar, tecrit politikasının ülkeyi kaosa sürüklediğini vurguladı. 
 
TECRİDE KARŞI MÜCADELE 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Tuzla İlçe Eşbaşkanı Fikriye Sarıgül, özgürlük mücadelesi veren kadınların tecride karşı da güçlü bir mücadele vermeleri gerektiğini belirterek, “Kürt kadının mücadelesi tüm dünyaya örnek oldu. Kadınlar, tecride karşı da aynı mücadeleyi vermeli” dedi. Var olan politikanın tüm topluma uygulandığını ifade eden Sarıgül, “Başta Kürtler olmak üzere, demokrasi isteyen tüm kesimlere ağırlaştırılmış tecrit uygulanıyor. Bu tecride karşı seslerini yükseltenlerin başında ise kadınlar geliyor. Çünkü iktidar kadını da tecrit ediyor” diye belirtti. 
 
KADINLAR SAHİPLENMELİ 
 
Tuzla’da yaşayan Zöhre Evren de, cezaevinde başlatılan açlık grevi eylemlerine dikkati çekerek, devlet zihniyetinin “imha ve inkar” üzerine kurulu olduğunu ifade etti. Evren, “Ötekileştiren ve kendisi gibi düşünmeyene saldıran bir devletten elbette demokratik bir anlayış bekleyemeyiz. Fakat demokrasi için biz kadınların mücadele etmesi gerekiyor. Kadınlar ve hak savunucuları başta olmak üzere herkes daha vahim sonuçlara yol açmadan açlık grevlerine sahip çıkmalıdır" ifadelerini kullandı.  
 
TECRİTTEN BAĞIMSIZ DEĞİL 
 
Öcalan’ın düşüncelerinin özgürlük mücadelesi veren kadınları daha da güçlendirdiğini söyleyen Lütfiye Baydemir ise, şöyle konuştu: “Öcalan kadın hareketini geliştiren bir çizgi yarattı. Yaratılan bu çizgiye karşı devlet, tecridi derinleştirdi. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler de tecridin bir sonucudur. Bugün kadınlar katlediliyorsa bu da tecridin bir parçasıdır. Sistem korktuğu herkesi yok etmek istiyor. 12 Eylül’den bu yana çok büyük direnişler yaşandı. Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemi ölüm orucuna dönüştüğü zaman bedenini ölüme yatıran kadın arkadaşlarımız oldu. Onların bıraktığı direnişi esas alarak mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Tecridin etkisini topluma iyi anlatmak gerekiyor. Bu kapsamda kadınlar olarak bir araya gelmemiz, mücadelemizi daha fazla büyütmemiz gerekiyor.” 
 
MA / Berna Kişin