Başaran: Gün erkek egemen sisteme direnme günüdür

  • kadın
  • 12:48 3 Aralık 2020
  • |
img
ANKARA - Erkek ve devlet saldırılarına karşı her günün mücadele günü olduğunu belirten HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Tecrit ve savaş siyasetini, kadın dayanışması ve örgütlüğü boşa çıkaracaktır” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü geride bıraktıklarını anımsatan Başaran, “HDP Kadın Meclisi olarak 7 Kasım’da Türkiye ve Kürdistan’ın birçok ilinde ‘Erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz’ şiarıyla startlar vermiş, ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle kadınlarla bir araya gelip hem bu saldırılara karşı nasıl bir dayanışma öreceğimizi hem de buna karşı nasıl ortak mücadele edeceğimizi tartıştık. En son Türkiye ve Kürdistan’ın birçok ilinde saldırı ve engellemelere, kadınların ısrarlı ve kararlı duruşu ile yürüyüş ve açıklamalar gerçekleştirdik” dedi.
 
KADINLARIN YÜKSELEN SESİ
 
Dünyanın birçok yerinde kadınların erkek egemenliğine karşı sesini yükselttiğini belirten Başaran, “Cinsiyetçi, faşist, militarist erkek iktidara boyun eğmeyeceğini ve kadın özgürlükçü bir sistem kurana kadar mücadeleyi yükselteceğini bir kez daha ifade etti. Kadınlar, hakları yaşamları ve gelecekleri için alanlarda, sokaklarda mücadele yürütürken, maalesef erkek ve devlet şiddeti de durmadı” ifadelerini kullandı.
 
ACİL EYLEM PLANI ÇAĞRISI
 
Sadece Kasım ayında 29 kadının erkekler tarafından katledildiğini dile getiren Başaran, 10 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini belirtti. AKP iktidarının sayılar üzerinden şiddeti manipüle ve kadınları hedef göstermeye devam ettiğinin altını çizen Başaran, “İktidar kadına yönelik şiddetin var olduğunu uzunca bir süreden sonra ifade etmiş oldu. Ancak iktidar sadece şiddetin varlığı üzerinden söz kurmaz, iktidar olmak buna karşı mekanizmaları işletmek ve var olan mekanizmaları tartışmaktan vazgeçmektir. Kadınlar, tabiki şiddeti sadece fiziki yaşamadı. Pandeminin ilk gününden beri ısrarla ve inatla bütün kadınlarla birlikte Kadın Meclisi olarak da ‘acil eylem planı’ açıklanması gerektiğini her yerde ifade ediyoruz” diye konuştu. 
 
YARGI ELİYLE NORMALEŞTİRİLİYOR
 
Başaran, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar büyük bir kriz ve savaş dönemi yaşarken, maalesef çocuklar ve en fazla Kürt çocukları daha büyük bir vahşetle karşı karşıya. Daha üç gün önce Hakkâri’de Özcan Erbaş adında 2004 doğumlu bir genç, ‘havadan seken bir kurşunla’ yaşamını yitirdi. Maalesef Türkiye'de Kürt çocuklarına vaat edilen ‘seken kurşunla’ hayatını kaybetme. Ceylan Önkol, Muhammed ve Furkan gibi evlerine giren zırhlı araçla uyurken yaşamının son bulması. Bazen Efe gibi yolda oyun oynarken zırhlı araçla katledilmek. Kemal Kurkut gibi Newroz alanına giderken bütün dünyanın gözü önünde katledilirken, bunun cezasızlıkla ödüllendirilmesi, İpek Er gibi tecavüze uğrayıp günlerce hürriyetinden yoksun bırakıldıktan sonra intihara sürüklenme gibi. Çok uzak değil ama Erdoğan'ın bir söylemi halen kulaklarımızda çınlamakta; ‘Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacak.’ Bütün bu katliamları ve saldırıları iktidarın, yargı eliyle cezasızlık politikasıyla üstünü örtmesi ve normalleştirmesi sürecinden geçiyoruz maalesef.”
 
BİR HAFTADA 1000 GÖZALTI 
 
HDP’ye dönük saldırıların arttığını vurgulayan Başaran, bir hafta içerisinde parti yönetici ve çalışanlarından oluşan bin kişinin gözaltına alındığını söyleyerek, “Bunların içerisinde önemli bir yer tutan Berivan Kutlu’dan söz etmek istiyorum. Berivan Kutlu, günlerce gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Seçildiği günden bugüne 4 kez gözaltına alındı. Her gözaltına alındığı dosyada tutuklanacak, suçlanacak tek bir gerekçe yoktu. Ama iktidar, partimize ve kadınlara karşı gözaltı ve tutuklamayı bir sindirme politikası olarak kullanıyor. Berivan Kutlu’nun evine baskın düzenlendi, saatlerce işkence yapıldı. 8 saat kelepçeli tutulduktan sonra dün serbest bırakıldı. Önceki gözaltısında da ‘ülkeyi terk et’ şeklinde tehditlere maruz kaldı” dedi. 
 
AÇLIK GREVLERİ VE TECRİT
 
Cezaevlerinde tecride karşı başlayan süresiz-dönüşümlü açlık grevleri eylemlerine dikkat çeken Başaran, şöyle dedi: “27 Kasım itibariyle Türkiye ve Kürdistan’daki pek çok cezaevinde tecride ve cezaevi koşullarına karşı süresiz-dönüşümlü açlık grevi başlatıldı. Bugün tecridin Türkiye’nin geleceğine, hakların birlikte yaşama umuduna dönük olduğunu hep beraber biliyoruz. Başlatılan açlık grevine iktidarın cevabı ise Kandıra Cezaevi’ndeki arkadaşlarımızın odalarına baskın yapmak oldu. Çağlar Demirel, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak dört duvar arasında olsalar bile iktidarın yürüttüğü bu savaş ve sindirme politikalarına karşı tavır gösterme amacıyla açlık grevi başlattılar.”
 
Tecrit ve savaş siyaseti devam ettiği sürece ülkenin daha büyük bir krizin eşiğine geleceğine ifade eden Başaran, “Dört duvar arasında bile, mücadeleyi ve direnişi kırma eğilimi olduğunu görüyoruz. Ancak burada iktidara bir kez daha seslenmek istiyoruz; kadınlar sokakta da meydan da dört duvar arasında da mücadele etmeye direnmeye devam edecekler. Bir adım dahi geri atmayacaklarını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bunlar gelişirken cezaevlerinde şu an onlarca hasta tutsak olduğunu biliyoruz. Cezaevlerindeki gayri insani uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz” diye belirtti. 
 
SALDIRILARA KARŞI KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
 
Tüm saldırılar karşısında kadınların mücadeleyi bırakmadıklarının altını çizen Başaran, her günün devlet-erkek şiddetine karşı mücadele günü olduğunu söyledi. Başaran, konuşmasına şöyle devam etti: “Her gün kurumsallaştırmak istenen faşizmi ortadan kaldırmak için mücadele etme günüdür. Gün kurulmak istenen erkek egemen sisteme karşı direnme günüdür. Kadınlara dönük bu saldırılarınız ve kışkırttığınız erkeklikten vazgeçin, kadınlar mücadele etmekten geri adım atmayacak. Cezaevlerinde yürüttüğünüz tecrit ve gayri insani koşullara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın mücadelesi her zaman başarılı olmuştur, biz kadın dayanışması ve örgütlüğü ile bu saldırıları boşa çıkaracağımıza inanıyoruz.”