Koçyiğit: Kürt kadınları ganimet olarak görülüyor

  • kadın
  • 09:09 25 Eylül 2020
  • |
img

DİYARBAKIR - HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, İpek Er örneğinde olduğu gibi Kürt kadınlarını hedef alan şiddet, taciz ve tecavüz vakalarının altında, Türkiye'ye Osmanlı'dan miras kalan “ganimet” kültürünün yattığını ifade etti.

Bölge kentlerinde yaşayan genç kadınların kendileriyle arkadaşlık kuran polis ve asker gibi devlet görevlilerinin cinsel taciz ve tecavüzlerine maruz kalması son yıllarda sıkça gündemde.  Bu tablonun en çarpıcı örneklerinden biri Batman’da uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğraması üzerine 18 yaşındaki İpek Er’in yaşamına son vermesi olayı oldu. Er’i yaşamını yitirmesinden sonra ancak tutuklanan zanlı uzman çavuş, sadece bir hafta tutuklu kalıp akabinde salıverildi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, bölge kentlerindeki baskı, şiddet, taciz ve tecavüzler vakaları ile bunların altında yatan zihniyete ilişkin MA’ya konuştu.
 
Failin kolluk olduğu tecavüz ve tacizin bölgede köklü bir sorun olduğunu ve devletin Kürtleri yok sayan yüz yıllık tekçi politikasından bağımsız olmadığını dile getiren Koçyiğit, Kürt halkının aslında fiili olarak yurttaşlıktan çıkarılmış durumda olduğunu dile getirdi. 
 
İpek Er’in yaşadıklarının yaşadıklarını Kürt kadınlarına yönelik ırkçı, cinsiyetçi yaklaşımın en somut örneği olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Devlette devamlılık esastır” ilkesini hatırlatarak, bu ilke ile birlikte cezasızlığın da sürdürüldüğünü belirtti.
 
DEVLET HEP FAİLİN YANINDA YER ALDI
 
Koçyiğit, kolluk kuvvetlerinin de izlenen bu ‘cezasızlık politikası’nın farkında olduğunun altını çizerek, “Biliyorlar ki daha önce işlenen suçlarda kimseye bir şey olmadı. Devlet kendi kolluğunu korudu. Her zaman failin yanında yer alan bir yargı sistemi oldu. Bir taraftan bürokrasi, bir taraftan yargı, bir taraftan askeri erkan hepsi failin yanında yer aldı” diye konuştu. 
 
Koçyiğit, “devletin Kürdistan topraklarına ve Kürt kadınına yaklaşımın en somut örneği” olduğunu vurguladığı İpek Er olayına dair şunları kaydetti: “İpek’in olayında olgular gizlenmeye çalışıldı. Fail bir asker, üniformasına, askeri gücüne, mevcut silahına yaslanarak, konumunu karşıdaki kişinin aleyhine, bir güç unsuru olarak görmüştür. Devletin mevcut politikaları da, bu güç unsurunda temel bir yerde duruyor. Olayın yaşandığı bölge ise Kürdistan’dır. Yaşandığı yer, olay bakımından çok önemli. Bu olay Muğla ya da Antalya’da yaşansaydı, yine devletin faili koruyan bir tutumu olacaktı. Ancak burası Kürdistan olduğunda iki kat daha fazla çelikleşmiş bir yapıyla karşılaşıyoruz.” 
 
SÖMÜRGE COĞRAFYASI 
 
Bu sözlerine “Kürdistan’ın sömürge coğrafyası olarak görülmesi ve Kürt halkının anayasal eşit statüsünün olmaması dolayısıyla Kürtlere karşı kaygı duyulmadan suç işlendiğini” ifade ederek devam eden Koçyiğit, işgal edilmiş topraklardan örneklerler verdi. 
 
OSMANLI’NIN ‘GANİMET’ MİRASI
 
Koçyiğit, “İşgal edilen coğrafyalara baktığımızda, işgal eden kişi toprağı fiili işgal ettiği için toprakla kadını özdeşleştirerek, kadın bedeni üzerinden de o halkın onurunu işgal ettiğini düşünüyor. Bütün savaşlarda bu böyledir. Bosna’da Sırplar, Bosnalı kadınlara tecavüz etti. Vietnam Savaşı’na baktığımızda Koreli askerler, kadını toprakla beraber bir ganimet olarak gördü. Yine Osmanlı Devleti’ndeki ganimet kültürünün yeni versiyonunun modernist tarzda devam ettirildiğini görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu mirasın üzerinde oturuyor. Nasıl ki Kürdistan’ı sömürge haline getirmeyi kendisine hak olarak görüyorsa, orada yaşayan kadınları da kendisi için bir ganimet olarak görüyor” dedi. 
 
‘TÜRKİYELİ KADIN YOLDAŞLAR SES ÇIKARMALI’
 
Özelde Kürt kadınlarına ve halkına yönelik bu anlayışa en fazla Türk halkının ses çıkarması gerektiğini söyleyen Koçyiğit, bu konuda “yoldaş” olarak tanımladığı demokrasi ve özgürlüklerden yana Türkiyeli kadınlara çok iş düştüğünü ifade etti. Koçyiğit, “Çünkü sömüren halkın mensuplarının buna itiraz etmesi gerekiyor. ‘Benim ulusuma mensup biri bir kadına, bir halka bunu yapamaz’ demeli” ifadelerini kullandı.
 
KÜRTLER FİİLİ OLARAK YURTTAŞLIKTAN ÇIKARILDI
 
İktidarın Kürt kadınına düşmanca yaklaşımının sonunda taciz, tecavüz ve cinayetlerin arttığını söyleyen Koçyiğit, “Bu yaşananlar devletin 100 yıllık politikasında Kürdü, dilini, kültürünü, coğrafyasını inkar eden, halk olarak, eşit yurttaş olarak görmeyen politikasının yansımasıdır. Son dönemde bu ayyuka vardı. Fiili olarak Kürtler şu anda yurttaşlıktan çıkarılmış durumda. Yaşanan ihlaller, Kürt halkı açısından aslında fiili anlamda yurttaşlıktan çıkarmaya kadar, onu yurttaş görmemeye kadar gitmiş. Çünkü en temel hakkı olan seçme ve seçilme hakkını kullanamıyor, en temel hakkı olan mağduriyet yaşadığında yasalar önündeki mutlak eşitliği yaşayamıyor” Dedi.
 
‘CUMHURİYET İNKARCI SİSTEM ÜZERİNE KURULDU’
 
100 yıllık Cumhuriyet tarihinin Kürtlere karşı inkarcı sistem üzerine kurulduğunu kaydeden Koçyiğit, şunları ekledi: “Yaşananlar Kürt çocuklarına ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ dedirten anlayışın dışavurumudur. Bugün mevcut siyasal İslam, AKP-MHP faşist düzeninden şikayet eden herkesin, özellikle de bu Kemalist aklın kendini sorgulaması gerekiyor. Bugün yaşadığımız birçok sorunun müsebbibi işte bu aklın kendisidir. Yok sayan, sorunu görmeyen, gerçekliği çarpıtan ve çarpıttığı gerçeklik üzerinden yeni bir gerçeklik inşa etmeye çalışan anlayıştır.” 
 
AKP döneminde kadına yönelik şiddetin yüzde bin 400 artığına dikkat çeken Koçyiğit, “Türkiye’de bu şiddeti besleyen yapısal sorunlar var. Birincisi ataerkil yapı hakim, devletin ve hukukun kendisi, kolluğun kendisi erkek. Bu erkeklik yaşamın her alanında kendini örgütlüyor” diyerek, bu erkekliğin karşısında kadınların da güçlü bir direniş sergilediğini kaydetti.
 
Kürdistan’da kadın özgürlük mücadelesi, Türkiye’de ise feminist mücadelenin yükseldiğine işaret eden Koçyiğit, hedef alınmalarının en büyük nedeninin de kadınların verdiği bu mücadele olduğunu vurguladı.
 
‘AKP KADINI EVE KAPATMAK İSTİYOR’
 
İktidarın kadınlara var gücüyle saldırdığını söyleyen Koçyiğit, “Kaybetme, tecavüz, alıkoyma, şiddet gibi tüm meseleleri bunun üzerinden görmemiz gerekiyor. Çünkü AKP, özgür kadın kimliğini parçaladığı taktirde, kadınlara biat ettirdiği taktirde, iktidarlığını daha fazla sürdüreceğini düşünüyor. AKP tamamen eril bir düzen kurmak istiyor. Kadını eve kapatmak istiyor. Buna itiraz eden kadına karşı saldırıya geçiyor” dedi.
 
Koç, bu gerçekliğe rağmen AKP iktidarının her fırsatta manipülasyona giriştiğini de dile getirdi. Koçyiğit, bunu “Soralım bir kadın neden intihar girişiminde bulunur? Bütün intiharlara baktığımızda arkasında çok uzun süren şiddetle mücadele olduğunu çok uzun süren ekonomik şiddet olduğunu, cinsel şiddet olduğunu görüyoruz. İntiharın kendisi bir neden değil, intihar bu sürecin sonucu olarak artık kadınların kendi bedenleri üzerinden ölüm çığlığı atarak mesaj verdikleri bir durum” diye belirtti.
 
TOPLUMSAL ÇÜRÜME HALİ
 
AKP’nin siyasal gücünü yitirdikçe yapay gündemler yarattığını, bu gündemlerden birinin de İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğu iddialarının olduğunu kaydeden Koçyiğit, bu konuda şunları ifade etti: “İktidar bu yapay gündemler üzerinden bir şekilde kendi tabanını kontrol etmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi bağlamında yürüyen tartışma böyle bir tartışma.  AKP, mevcut Anayasa ile çelişen bir şey yapıyor. AKP öyle bir toplumsal çürüme yarattı ki, her tarafta tarikatlar var. Tüm bu tarikatların ne yaptığı yönünde neye hizmet ettiği yönünde hiçbir bilgi yok. Bu tarikatların elinde bir kuşak yetişiyor.” 
 
AKP’NİN İSTEDİĞİ TOPLUMSAL DÜZEN?
 
AKP hükümetinin kendi ideolojik bakışına göre bir toplum yaratmak istediğini söyleyen Koçyiğit, “Çünkü önce aileyi yaratacak ki, sonra toplumu yaratabilsin. Dinci anlayışa göre, selefi akla cihatçı anlayışa göre bir aile yapısı yaratabilir ise, kadını o ailenin içinde köleleştirip yeni nesillerin yetiştiriciliğinde soyundurabilirse, istediği toplumsal düzene ulaşacak. Eğer bunu yapamazsa şimdi en fazla kadın çocukla diyalog kuruyor, kadını değiştiremezse aslında toplumu da değiştiremeyecek. Burada hedefin kadın özgürlüğü olduğunu iyi görmemiz gerekiyor” dedi.
 
‘SAVAŞA VE ERKEK AKLA MAHKUM DEĞİLİZ’
 
Son olarak kadınların kendi hakları için direnip ülkeyi değiştireceklerinin altını çizen Koçyiğit, “Eşit ve özgür bir toplumsal yapıyı inşa edeceğiz. Kürt kadınları ve Türkiye kadınları olarak bize dayatılan savaşa, erkek akla mahkum değiliz” diye konuştu. 
 
MA / Arjin Dilek Öncel - Fahrettin Kılıç