HDP Kadın Meclisi kayyım atamaları protesto etti

  • kadın
  • 21:31 25 Haziran 2020
  • |
img

İSTANBUL -  HDP İstanbul Kadın Meclisi "Kadın Mücadelesi Her Yerde" kampanyası kapsamında kadına yönelik şiddete, çocuk istismarına ve kayyım atamalarına yaptıkları açıklamayla tepki gösterdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi, "Kadın Mücadelesi Her Yerde" kampanyası kapsamında kadına yönelik şiddeti, çocuk istismarını ve kayyım atamalarını yaptıkları açıklamayla protesto etti. Kadıköy’de bulunan Eminönü İskelesi önünde gerçekleştirilen eyleme çok sayıda kadın katıldı. Eylemde, "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir" pankartı, “Kadın mücadelesi her yerde”, “İstismarın affı olmaz” dövizleri ile yerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve tutuklu kadın siyasetçilerin fotoğraflarını taşındı.

SAVAŞ HER YERDE

İlk olarak söz alan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, eş başkanlık sisteminin kendileri için mor çizgi olduğunu belirterek, kadın kazanımlarına dönük tüm saldırılara rağmen mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Mücadelelerinin tüm dünya kadınları için olduğunu söyleyen Bulut, Suriye’ye dönük askeri operasyonları ve Kobanê’de katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi anımsatarak, “Kadınlar yalnızca mensup olduğu siyasi partilerde mücadele etmez. Kadınlar özgür ve bağımsız mücadelesini her alanda yürütür. Çünkü biliyoruz ki, biz kadınlar birlikte mücadele ettikçe dünya değişecek. Erkek siyasetinin getirdiği noktayı görüyoruz. Savaş her yerde. Savaş yanı başımızda. Hiç bitmeyen bir zulüm ile birlikte yaşamak zorunda bırakılıyoruz” diye konuştu.

EŞ BAŞKANLIK KADIN MÜCADELESİ KAZANIMI

Ardından söz alan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Eşbaşkanı Ezgi Bahçesi, eşbaşkanlığın kadınların büyük mücadelesi sonucu bedel ödenerek kazanıldığını belirterek, kayyım atamalarıyla siyasetteki eşit temsiliyetin suç gösterilmeye çalışıldığını ifade etti. Bahçeci, “Bizleri tutuklayarak, kadın örgütlerini, kurumlarını kapatarak, gözaltına alarak, eylemlerimizi yasaklayarak bizlerin iradesini, mücadelesinden vazgeçiremezsiniz” dedi.

TEK YOL MEYDANLAR

Daha sonra söz alan Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi Bedia Göz ise, siyasilere dönük gözaltı ve tutuklamaları anımsatarak, halkının iradesinin gasp edildiğini kaydetti. Göz, siyasi iradeye dönük baskıları kırmanın tek çözüm yolunun meydanlar olduğunu işaret ederek, herkesi ses çıkarmaya çağırdı.

KIŞANAK’IN MEKTUBU OKUNDU

Ardından yerine kayyım atanarak tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşanı Gültan Kışanak’ın tutulduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden gönderdiği mektubu okundu.

Kışanak’ın gönderdiği mektubu şu şekilde:

“Öncelikle hepinize kucak dolusu selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. Ben de buradaki diğer arkadaşlar da iyiyiz, coşkulu ve moraliyiz. Herkesin hepinize ayrı ayrı selamları var

 Sizin dışarıda, bizim içeride yürüttüğümüz mücadele duvarları, engelleri aşarak bizleri bir araya getiriyor.

Yerel yönetimlere yönelik siyasi darbe Eylül 2016 da başladı ve günümüze kadar devam ediyor. Dört yıldan beri yerelde halkın iradesi gasp ediliyor. Hem süreci hem kapsamı itibari ile sanırım Türkiye siyasal tarihinde görülmüş “en uzun en kapsamlı” darbe süreci yaşanıyor. Bu saldırının bir kaç boyutu var. Biri tek adam rejimiyle ilgili. Hiç bir şekilde kamu yetkilerini paylaşmak, farklı demokratik yapı ve kurumlara inisiyatif bırakmak istemeyen otoriter bir yönetim, tüm gücü merkezde tek kişide toplamak istiyor.  Bu açıdan bakıldığında ve pandamı sürecinde yaşananlarda göz önünde bulundurulduğunda fiili olarak adım adım yerel demokrasi ortadan kaldırılmak, yerel yönetimler tümden merkezi hükümetin uzantısı haline getirilmek isteniyor.

Bir diğeri Kürt sorunu ile ilgilidir. Hem yerel hem genel temsiliyete yönelik siyasi operasyonlar, bu ülkede hala “yurttaşlık” sorunu yaşandığını gösteriyor.  Dört yıldan beri yerel yönetimler de “yurtaşlık hakkı”  elinden alınan, kullandığı oy-iradesi gasp edilen bir halkın, yönetime katılma imkanları tümden ortadan kalkmıştır. Bu bir kölelik statüsüdür. Ve asla kabul edilemez. Kimlik haklarımızı, kültürel haklarımız kullanabilmek için mücadele ederken, daha geniş siyasi haklar ve yönetimde adil temsiliyet talep ederken, en temel hakkımız olan “iradesini sandıkta gösterme-oy kullanma” hakkımız gasp edildi.

Saldırının diğer boyutu kadın iradesine ve kazanımlarınadır. Kadınlar olarak bizler, yerel yönetimlerde de diğer alanlarda olduğu gibi önemli kazanımları mücadele ederek sağladık. Üç meclis üyeliği ile başlayıp eş başkanlık ve eş temsiliyetle önemli bir aşamaya taşıdığımız kadın iradesi, dünya deneyimlerinde tektir. Eş başkanlık bir kadın ile bir erkeğin iktidar paylaşımı değildir. Eş başkanlık, kadın bakış açısının yerel yönetimlere yön vermesi ve kentlerimizin yaşam alanlarımızın toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine göre yönetilmesi amacıyla, eşit temsiliyet ve kollektif yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Bu da öyle teknik bir düzenleme ya da siyasi bir karar değil, bir zihniyet devrimi gerektiriyor. Yoğun bir mücadele gerektiriyor. Yoğunlaşan kadın mücadelesinin ve açığa çıkardığı kazanımları bu sebeple daha güçlü sahiplenip bir adım öteye taşımalıyız. Bunu yapacak gücümüz var, başaracak umudumuz ve kararlılığımız var. Yeterli dayanışmamızı diri tutalım.

Bizler, bize dayatılan “kölelik” düzeyini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Daha güçlü bir mücadele ile otoriter-tekçi ve köleliği dayatan bu zihniyete karşı, demokrasiyi kazanacağız, özgürlüğü kazanacağız.

Hepinizi yeniden ayrı ayrı kucaklıyor, başarılar diliyorum.”

Daha sonra HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ın yaşamından kesitler okundu.

Eylem alkış ve sloganlar eşliğinde son buldu.