Eşbaşkanlık Dosyası açıklandı: Eşit temsiliyetten vazgeçmeyeceğiz

  • kadın
  • 16:23 24 Haziran 2020
  • |
img

DİYARBAKIR - Kadınlar, Eşbaşkanlık Dosyası’nı Diyarbakır'da açıkladı. HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, eşbaşkanlık sisteminin iktidarın en büyük korkusu olduğunu belirterek, “Eşit temsiliyeti savunmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, planladığı ve bir ay sürecek olan “Kadın Mücadelesi Her Yerde” kampanyası kapsamında, “Eşit Temsiliyet ve Eşit Katılım İçin Eşbaşkanlık” başlığıyla hazırladığı Eşbaşkanlık Dosyası’nın tanıtım toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştirildi. Kayapınar ilçesinin Dicle Kent semtinde bulunan bir kafede düzenlenen toplantıya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, HDP milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, meclis üyeleri, bileşenler ve çok sayıda kadın katıldı. Toplantının yapıldığı alana “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir” ve “Kadın mücadelesi her yerde” yazılı pankartlar asıldı.
 
Toplantıda ilk olarak Kandıra Cezaevi’nde tutuklu olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gülten Kışanak’ın mektubu okundu.
 
KIŞANAK: ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ
 
Tüm kadınları selamlayan Kışanak’ın mektubu şöyle: “Öncelikle hepinize kucak dolusu selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. Ben de buradaki diğer arkadaşlar da iyiyiz, coşkulu ve moralliyiz. Herkesin hepinize ayrı ayrı selamları var. Sizin dışarıda, bizim içeride yürüttüğümüz mücadele duvarları, engelleri aşarak bizleri bir araya getiriyor.
 
EN KAPSAMLI DARBE SÜRECİ YAŞANIYOR
 
Yerel yönetimlere yönelik siyasi darbe Eylül 2016’da başladı ve günümüze kadar devam ediyor. Dört yıldan beri yerelde halkın iradesi gasp ediliyor. Hem süreci hem kapsamı itibari ile sanırım Türkiye siyasal tarihinde görülmüş ‘en uzun en kapsamlı’ darbe süreci yaşanıyor. Bu saldırının birkaç boyutu var. Biri tek adam rejimiyle ilgili. Hiçbir şekilde kamu yetkilerini paylaşmak, farklı demokratik yapı ve kurumlara inisiyatif bırakmak istemeyen otoriter bir yönetim, tüm gücü merkezde tek kişide toplamak istiyor. Bu açıdan bakıldığında ve pandemi sürecinde yaşananlar da göz önünde bulundurulduğunda fiili olarak adım adım yerel demokrasi ortadan kaldırılmak, yerel yönetimler tümden merkezi hükümetin uzantısı haline getirilmek isteniyor.
 
KÖLELİK STATÜSÜ
 
Bir diğeri, Kürt sorunu ile ilgilidir. Hem yerel hem genel temsiliyete yönelik siyasi operasyonlar, bu ülkede hala ‘yurttaşlık’ sorunu yaşandığını gösteriyor. Dört yıldan beri yerel yönetimler de ‘yurtaşlık hakkı’ elinden alınan, kullandığı oy-iradesi gasp edilen bir halkın, yönetime katılma imkanları tümden ortadan kalkmıştır. Bu bir kölelik statüsüdür. Ve asla kabul edilemez. Kimlik haklarımızı, kültürel haklarımızı kullanabilmek için mücadele ederken, daha geniş siyasi haklar ve yönetimde adil temsiliyet talep ederken, en temel hakkımız olan ‘iradesini sandıkta gösterme-oy kullanma’ hakkımız gasp edildi.
 
Saldırının diğer boyutu kadın iradesine ve kazanımlarınadır. Kadınlar olarak bizler, yerel yönetimlerde de diğer alanlarda olduğu gibi önemli kazanımları mücadele ederek sağladık. Üç meclis üyeliği ile başlayıp eşbaşkanlık ve eş temsiliyetle önemli bir aşamaya taşıdığımız kadın iradesi, dünya deneyimlerinde tektir. Eşbaşkanlık bir kadın ile bir erkeğin iktidar paylaşımı değildir. Eşbaşkanlık, kadın bakış açısının yerel yönetimlere yön vermesi ve kentlerimizin yaşam alanlarımızın toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine göre yönetilmesi amacıyla, eşit temsiliyet ve kolektif yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Bu da öyle teknik bir düzenleme ya da siyasi bir karar değil, bir zihniyet devrimi gerektiriyor. Yoğun bir mücadele gerektiriyor. Yoğunlaşan kadın mücadelesinin ve açığa çıkardığı kazanımları bu sebeple daha güçlü sahiplenip bir adım öteye taşımalıyız. Bunu yapacak gücümüz var, başaracak umudumuz ve kararlılığımız var. Yeterli dayanışmamızı diri tutalım.
 
KÖLELİK DÜZENİNİ KABUL ETMEYECEĞİZ
 
Bizler, bize dayatılan ‘kölelik’ düzeyini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Daha güçlü bir mücadele ile otoroter-tekçi ve köleliği dayatan bu zihniyete karşı, demokrasiyi kazanacağız, özgürlüğü kazanacağız. Hepinizi yeniden ayrı ayrı kucaklıyor başarılar diliyorum.”
 
Silopi Belediye Eşbaşkanı Adalet Fidan, kısa bir konuşma yaparak, kadınların mücadelesinin hız kesmeden devam edeceğine vurgu yaptı. Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Figen Altundağ ise konuşmasında eşit temsiliyetin önemine değindi.
 
3 KADININ KATLEDİLMESİ
 
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Kürtçe ve Türkçe yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Biz bugün eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyetin nereden nereye geldiğini, nasıl bir mücadeleyle nasıl kotadan eşit temsiliyete getirdiğimizi sizinle paylaşmak için burada toplandık. Hem her defasında ifade ettiğimiz gibi kayyım uygulamasının sadece Kürt düşmanı bir siyaset olmadığını, aynı zamanda kadın düşmanı olduğunu detaylarıyla açıklamak için buradayız. 15 Haziran’dan bugüne, bizim demokrasi yürüyüşümüzle beraber başlayan Maxmur ve Şengal’e yapılan saldırı, Şêladizê’ye yapılan saldırı ve en son Kobanê’de hava saldırısı ile 3 kadın siyasetçinin katledilmesi...”
 
KOBANÊ’YE SALDIRI
 
Kobanê’ye yönelik dün gerçekleştirilen SİHA saldırısı sonucu 3 kadının yaşamını yitirmesine değinen Başaran, “AKP-MHP iktidarı sadece Kürt düşmanı siyasetini yürütmüyor, Kürt düşmanı siyasetinin bir parçası da kadın düşmanı siyasettir. Kobanê’de katledilen 3 siyasetçi tesadüfen belirlenmedi. Hedef gözetilerek, kadın iradesine saldırı anlamına gelecek şekilde katledildiler. Biz bu katliamları 2015’te Paris’te katledilen 3 kadından biliyoruz. 2016’da Silopi’de katledilen 3 kadın siyasetçiden, bugün Kobanê’de katledilen 3 siyasetçi kadına... AKP iktidarı Kürdistan’ın 4 parçasında, dünyanın neresinde olursa olsun kadınları, Kürt kadınlarını hedef almaya devam ediyor. Bu kadın arkadaşlarımız IŞİD barbarlığına karşı mücadele vermiş, bugün Kuzey Doğru Suriye’de halkların bir arada yaşadığı kadın özgürlükçü, ekolojik bir sistemi inşa ediyorlar. Bu saldırı kadın özgürlükçü halkların eşit temsiliyetini sağlayan sisteme açık bir saldırıdır. O arkadaşlarımızdan Zehra’nın bir konuşması vardı. Kürtçe de ifade ettim, kadın mücadelesi açısından özeleştiri veriyordu. ‘Evet büyük mücadeleler yürüttük ancak hala kadınlar katledilmeye devam ediyor, hala özgürlükle aramızda mesafeler var’ demişti. Biz buradan kendisini minnetle anarken, bu mücadelenin mutlaka devam edeceğini, bu bayrağın asla yerde kalmayacağını söylüyor. Bu katliamı kınadığımızı bir kez daha belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
 
ERKEK EĞEMENLİĞE KARŞI BİR HAMLE
 
Eşbaşkanlık dosyasıyla ilgili konuşmasını sürdüren Başaran’ın açıklamaları şöyle: “Benden önce konuşan iki eşbaşkanımız, eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyeti ifade ettiler. Kolay olmadı eşbaşkanlık sistemine gelmek, eşbaşkanlık sistemi bir anda ortaya çıkmadı. 3 kadın meclisi üyesinden kadın kotasına, en nihayetinde bütün dünyada devrim niteliğinde örnek gösterilebilecek, yerel yönetimlerde eşbaşkanlık, eşit temsiliyet sistemine geçtik. Biz sürekli ifade ediyoruz ki eşbaşkanlık, eşit temsiliyet iki koltuğun paylaşılması, iktidarların paylaşılması değildir. Eşbaşkanlık sistemi, yüzyıllardır örgütlenen erkek egemenliğine karşı bir hamledir. İktidarın tekelleşmesine karşı, iktidarın paylaşılmasının sağlanmasıdır. Kadın bakış açısıyla yerel yönetimlerin anlayışının oturtulmasıdır.
 
AKP TEK SİSTEM KURMAK İSTİYOR
 
Kadınların kendilerine gösterilen evlerde değil, sokaklarda, alanlarda, yönetim kademelerinde de var olacağını ve en iyisini de kadınların yapacağını gösteren bir sistemdir. İktidarın eşbaşkanlık sistemine saldırısı tesadüfi değildir; tıpkı Kürtlere dönük saldırısının tesadüf olmadığı gibi. Çünkü AKP iktidarı, iktidara geldiği günden bugüne kadına sürekli yerini ve ‘makbul’ kadınlığı dayatmakta, kadını sürekli aile içinde tarif etmektedir. Bu anlayış bugün de tekçi sistemini oturtmak için kendisine alternatif olan, dünyada örnek gösterilen eşbaşkanlık sistemine saldırıyor. Çünkü AKP iktidarı bütün tekleri birleştiren bir sitem kurmak istiyor. Erkek, Türk, Sünni bir sistem karşısında kadın ve erkeğin eşit olarak iktidarı ve yönetimi paylaştığı, komünal, ekolojik, halkçı bir belediye en büyük tehlike oldu AKP iktidarı için.
 
GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ
 
O nedenle 2016 11 Eylül’ünden beri seçimde yaptığı bütün saldırılar, yönelimler ve hukuksuzluklara rağmen seçimle kazanamadığı belediyeleri ikinci defa gasp etti. 19 Ağustos 2019’tan, seçimin üzerinden henüz birkaç gün geçmişken üç büyükşehirde başlayan kayyım atamaları 45 belediyeye vardı. Bugün de maalesef dün gözaltına alınan Sarıcan Belediyesi Eşbaşkanlarının yerine kayyım atandı. Bu süreç içerisinde 21 kadın arkadaşımız gözaltına alındı. Hala 9’u tutuklu, 4’ü ev hapsinde. Bu saldırılarla geri adım attığımızı zannediyorlar. Bu saldırılarla eşit temsiliyet irademizden, özgürlük mücadelemizden geri adım atacağımızı sanıyorlar. Daha önceki dönemlerde çokça şahit olduk. Saldırılar hiçbir zaman bize geri adım attırmadı. Biz mücadeleyi her alana taşıdık. Bugün Gültan başkanın gönderdiği mektubundan görüldüğü gibi mücadeleyi zindanlara da meclise de sokaklara da meydanlara da taşıdık. Hiçbir saldırı bizi irademizden, bizi duruşumuzdan, özgürlük mücadelemizden, özgürlük tutkumuzdan geri adım attıramayacaktır.
 
EŞBAŞKANLIK İKTİDARIN KORKUSU
 
Eşbaşkanlık sistemi, şu anda iktidarın en büyük korkusudur. Eşit temsiliyet, kadınların her yerde varlık mücadelesi vermesi iktidarın en büyük korkusudur. O yüzden her alanda kadınlara saldırmaya devam ediyorlar. Kendisinin saldırmadığı alanlarda da erkekleri örgütleyerek saldırıları gerçekleştiriyor. Bunun karşısında mücadele eden kadınlar da hedef gösteriliyor. Son örneğini Diyarbakır’da yaşadık. Rosa Kadın Derneği’nin, Kanun Hükmünde Kararnamelerle onlarca kadın örgütlerinin kapatılmasından sonra Kürdistan’da kalan tek kadın kurumu idi.
 
ÖZGÜRLÜĞÜ HİSSEDİYORUZ
 
AKP iktidarı kadınları muhtaç etme, mağdur ederek biat ettirme siyasetiyle saldırı altına alıyor. Eğer siz şiddete uğruyor olsanız bile gideceğiniz mekanizmaları ortadan kaldıracağını ifade ediyor. Bu nedenle kayyımların ilk icraatı kadın kurumlarını kapatmak oldu. Batman’da, Baykan’da, Diyarbakır’da ve Kürdistan'ın dört bir yanındaki belediyelerimizin kadın kurumları ya kapatıldı ya işlevsiz hale getirildi ya da kadınlara mesaj vererek kadın kurumlarının başına erkekler atandı. Çünkü kadınlar adına erkeklerin karar vermesi gerektiği gibi bir anlayışları olduğu biliyoruz. Ama biz kadınlar 40 yıl önceki, 100 yıl önceki kadınlar değiliz. Özgürlüğü tam olarak göremesek de bunu hissediyor ve özgürlüğe çok yaklaştığımızı biliyoruz. O yüzden sizin bize dikte ettiğiniz gibi ‘evlerin içindeki makbul kadınlar’ olmayacağız. Özgürlük mücadelesi vermekten, eşit temsiliyeti savunmaktan, kendi adımıza kararlar almaktan vazgeçmeyeceğiz. Bunu cüret olarak görüyorsanız bu cüreti göstermekten vazgeçemeyeceğimi ifade etmek istiyorum. 
 
ERKEKLEŞTİRMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ
 
Bugün dört bir yandan kadınlara saldırılar geliştiriliyor. Kadınlar katlediliyor. Kadınların iradesi saldırı altına alınıyor. Kayyımlar atanıyor, kadın milletvekillerinin vekillikleri düşürülüyor. Binlerce arkadaşımız cezaevinde ama bu mücadele sürmeye devam edecek. Biz birken 100 olan, bir iken bin olan kadın mücadele geleneklerinin bileşkesiyiz.
 
KADINLAR KAZANACAK
 
Bizi yok etmek isteyen, bize makbul kadın olun diyenler, bize özgürlük mücadelesi vermeyin diyen erkeklere, iktidarlara bir kez daha sesleniyoruz. Bize geri adım attıramayacaksınız. Bütün alanları erkekleştirmenize izin vermeyeceğiz. Sizin kayyımlaştırma, erkekleştirme siyasetinize karşı biz sizi de özgürleştireceğiz, değiştireceğiz. Bu topraklarda kadın özgürlükçü bir sistem kuracağız. Kendimizi de toplumu da özgürleştirme iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Cezaevinde olan Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sara Kaya bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Mücadelemiz ve direnişimiz devam edecek. Mutlaka ama mutlaka kadınların kararlı mücadelesi kazanacak.”
 
Başaran'ın konuşmasının ardından toplantı, “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir” sloganlarıyla son buldu.
 
EŞBAŞKANLIK DOSYASI
 
Toplantıda açıklanan Eşbaşkanlık Dosyası deklarasyonu şöyle:
 
“HDP’nin yerel yönetimler anlayışı üç temel ayak üzerine kuruludur:  Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü.
 
Kadınların her kademede eşit temsil edildiği ve bütün hizmet politikalarında karar alma düzeyinde yer aldığı belediyelerimizde ‘Kadın Belediyeciliği’ pratikleştirilmektedir. Kadın Belediyeciliğinde eşbaşkanlık sistemi esas olarak uygulanmaktadır. Eşbaşkanlık ve eş temsiliyet, köklü ve uzun soluklu kadın mücadelelerinin yerel yönetimler alanında kazanımı sonucunda uygulamaya konulmuştur.
 
Eşbaşkanlık, kadınların politika üretme ve uygulama süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü esas alınarak eşit temsilin sağlanması amacıyla inşa edilmiş bir sistemdir. Eşbaşkanlık sistemi, yönetim mekanizmalarında erkek egemen iktidarla mücadele etme ve cinsiyetçiliğe son verme, tekleşmiş iktidarı dağıtma ve sönümlendirme amacıyla da hayata geçirilmiş bir uygulamadır.
 
Türkiye’de 1930’dan başlayarak 2009 yerel seçimlerine kadarki süreçte sadece 85 kadın belediye başkanı olarak seçilebilmiştir. Kota ve pozitif ayrımcılık ile birlikte, 1999 yerel yönetimler seçimlerinde Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) ile 3, 2004’te Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile 9, 2009’da ise yine DTP ile 15 belediyede kadınlar başkan olarak seçilmiştir. 2014 yılında ise Barış ve Demokrasi Partisi2nin (BDP) 102 belediyesinin 96’sında eşbaşkanlık sistemi hayata geçirilmiştir. 2006 yılından itibaren HDP’nin geleneğini aldığı siyasi partilerde uygulanan eşbaşkanlık sistemi, 2013 yılında yasal güvenceye kavuşmuştur. Bu yasa böylece kadınların eşitlik mücadelesinin önemli bir kazanımı olarak hayata geçmiştir. Öte taraftan, 2014 yılında HDP bileşeni olan BDP, eşit temsiliyete dayalı eşbaşkanlık sistemi ile yerel yönetimler seçimlerine girmiştir. Hâlihazırda yerel yönetimlerde eşbaşkanlığı uygulayan HDP, dünyada yerel yönetimlerde eşbaşkanlığı uygulayan tek parti olmaya devam etmektedir.
 
CİNSİYETÇİLİĞE SON VERME MEKANİZMASI
 
Eşbaşkanlık, merkezileşmenin karşısında inşa edilen kolektif iradenin açığa çıktığı bir sistemdir. Benzer şekilde bu sistem, yalnızca kadınların ve erkeklerin temsilini değil, iktidarın merkezciliğini dağıtmak ve tekelciliğe karşı mutabakata dayalı karar almayı yerleştirmeyi amaçlar, eşbaşkanlık aynı zamanda gücün merkezde ve erkeklerde toplandığı bir siyasi anlayışa karşı yerel/yerinde/ adem-i merkeziyetçi yönetim anlayışıyla, siyaseti halkın katılımına açık bir yapıya kavuşturmaktadır.
 
Bu sistemle, kadınların siyasete eşit katılımının sağlanması amaçlanmış, eşbaşkanlığın yasal güvenceye kavuşmasıyla BDP, parti tüzüğüne eşbaşkanlık sistemine ilişkin madde ekleyerek, pratikte uygulanan sistemi resmiyete kavuşturmuştur.  2006 yılından beri pratikte yürürlükte olan uygulama, halk tarafından benimsenmiş,  2014 yerel seçimlerinde ise yüksek oy oranları ile halktan onay almıştır. Ayrıca belediye ve il genel meclislerinde fermuar sistemi uygulayarak, meclislerde de eşit temsiliyeti sağlamaya çalışmıştır. Eşbaşkanlık yerel yönetimlerdeki hakim erkek egemen siyasetin temellerine esaslı bir müdahale ve dönüştürme aracı olarak bir toplumsal özgürlük projesidir.
 
KADIN BELEDİYECİLİĞİ
 
HADEP 1999’daki yerel yönetim seçimlerinde pilot bölge olarak belirlediği üç ilçedeki (Doğubayazıt, Kızıltepe, Derik) seçimlere pozitif ayrımcılık ilkesi temelinde ‘Pilot Kadın Belediye Başkanlıkları Belirleme’ yöntemiyle kadın belediye başkan adaylarıyla girdi ve bu üç ilçede kadınlar belediye başkanlığını kazandı. Bu dönemde ilk kadın danışma merkezi Doğubayazıt’ta açıldı.
 
Van Bostaniçi ve Diyarbakır Bağlar’da ilk ‘Kadın Kooperatifleri’ kuruldu.  Belediyelerin sendika sözleşmelerine ilk defa kadın başlığı eklendi. Bu tarzda ilk sözleşme dönemin Küçükdikili Belediye Başkanı Leyla Güven tarafından hazırlandı. 2009 yılında BDP yerel seçimlere kota sistemiyle girmiş ve 15 il ve ilçede kadınlar belediye başkanlığı kazanmıştır. Böylece bu dönem kadın kazanımları daha da artmıştır.  Bu dönem: Kadın stratejik planları hazırlandı. Belediye bütçeleme çalışmalarına ‘toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe’ eklendi.
 
Kadın dayanışma merkezlerinin ve kadın sığınma evlerinin sayısı arttı. Alo Şiddet Hatları kuruldu. İlk Adım İstasyonları kuruldu. Kadın Politikaları Daire Başkanlığı ve Kadın Politikaları Müdürlüğü ve bunlara bağlı, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Birimi,  Kadın Eğitimleri Birimi ve Kadın Ekonomisini Güçlendirme Birimi gibi birimler oluşturuldu. Çok dilli kreşler açıldı. Mor Satış Noktaları hayata geçirildi. Belediye Kadın Meclisleri kuruldu. Yerel Yönetimler Kadın Akademileri oluşturuldu. Kooperatifleri oluşturuldu. Kadınlara yönelik Kültür Sanat Faaliyetleri, yapıldı.
 
Belediyeler bünyesinde Diyarbakır, Van ve Mardin’de ‘Kadın Politikaları Daire Başkanlıkları’ ve il-ilçelerde de ‘Kadın Politikaları Müdürlükleri’ oluşturuldu. Van, Diyarbakır, Bağlar ve Akdeniz Belediyeleri bünyesinde Kadın Sığınmaevleri açılmış, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde ‘İlk Adım İstasyonu’ ve ‘Alo Şiddet Hattı’ kurulmuştur. Yine 43 Belediyemizde Kadın Merkezleri açılmıştır.
 
Belediyelerin, karar alma süreçleri kollektifleştirilerek, ‘Belediye Kadın Meclisleri’, ‘Kadın Kurulları’ ve ‘Kadın Koordinasyonları’ oluşturuldu.
 
KAYYIMLARIN SALDIRILARI
 
2016 yılından itibaren belediyelerimizin, kadın politikalarına yönelik yeni bir ideolojik saldırı konsepti devreye kondu. Bu saldırılarla eşbaşkanlık sistemimizi hedef alınmıştır. 11 Eylül 2016 tarihinden 25 Mart 2017 tarihine kadar 95 DBP’li belediyeye kayyum atanmıştır. Kayyum atamalarıyla, DBP belediyelerinin kurumsallaştırmaya çalıştığı kadın belediyeciliği yok edilmeye çalışılmıştır. Kadın merkezleri ve sığınaklarının tamamına yakını kapatılmıştır. Kapatılmayan merkezler ise tamamen işlevsizleştirilmiştir. Kadın politikaları müdürlükleri kapatılmıştır. Kapatılan kadın merkezlerine başvuru yapan, buralardan danışmanlık hizmeti alan ve sığınaklardan faydalanan kadınların bilgilerine el konulmuş ve bu bilgilerin büyük çoğunluğu teşhir edilmiştir.
 
31 Mart Yerel Seçimleri’nden bir hafta sonra, Yüksek Seçim Kurulu, HDP’li belediyelerin eş başkanlarına ve belediye meclis üyelerine, KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmemesini kararlaştırmıştır. KHK gerekçesi ile Diyarbakır, Hakkari, Edremit Çaldıran belediye eşbaşkanlarımıza mazbataları verilmedi. KHK gerekçesi ile mazbatası Verilmeyen 11 kadın meclis üyemiz bulunmaktadır.
 
31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nin ardından 19 Ağustos tarihinden itibaren Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere 45 HDP’li belediyeye yeniden kayyım atanmıştır.  41 kadın belediye eş başkanımız bu süreçte görevden uzaklaştırılmıştır. 21’i gözaltına alınmış 16 eş başkanımız tutuklanmış, hala 9 kadın belediye eş başkanı tutuklu, 4 kadın eş başkanımızda ev hapsindedir.”