'Savaşlara ilk başta kadınlar karşı çıkmalı' 2019-10-23 09:04:49 ADANA / MERSİN – En çok hemcinslerini ve çocukları etkileyen savaşlara karşı çıkan kadınlar, savaş ve sömürü çarkından çıkışı kendi öz güçlerinde aradıklarını dile getirdi. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 9 Ekim’de başlattığı askeri operasyon sonucu sınırın her iki yakasında yaşayan aralarında kadın ve çocukların da olduğu çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Savaş nedeniyle yaşanan göçlerin mağdurlarının başında da yine kadın ve çocuklar geldi.   Adana ve Mersin'deki kadın örgütü temsilcileri, hemcinslerini vuran bu savaşın etkilerine dikkat  çekip, savaşı durdurmak için neler yapılabileceğine dair görüşlerini dile getirdi.   ‘SAVAŞ KAYIP DEMEK’   Mersin Kadın Platformu üyesi olan Fatma Sarıkaya, savaşın kadınlar için taciz, tecavüz, yoksulluk ve kayıp demek olduğunu ifade etti. Buna en yakın örneğin de, Suriye iç savaşı olduğunu söyleyen Sarıkaya, “Suriye’de kadınlar bu savaşın öznesi olmamalarına rağmen tacize, tecavüze uğradılar” dedi. Kadınların tarih boyunca yaşanan tüm savaşlarda aynı travmatik sorunlara maruz bırakıldıklarını vurgulayan Sarıkaya, “Bu nedenle kadınlar olarak her zaman için savaş karşısında barışı, ölüm karşısında yaşamı savunmaya devam edeceklerini” ifade etti. Sarıkaya, savaşa ayrılan bütçenin kadınlara sığınma evi açılmasına harcamasını savundukları belirtti.   ‘VİCDANI OLAN KARŞI ÇIKMALI’    Aynı zamanda bir eğitimci olan Adana Kadın Platformu üyesi Seher Kılıç da, yaşadıkları bu coğrafyada aslında yıllardır bir savaş hali yaşandığını dile getirdi. Dün olduğu gibi bugünde en çok kadınları ve çocukları etkileyen savaşlara her zaman karşı durduklarını belirten Kılıç, "Şavaş; yoksulluk, göç ve kötülük demektir. Savaş bütün kötülüklerin başlangıcı demektir. Bu yüzden de vicdanı olan bütün insanların savaşa karşı çıkması gerekir. Savaşta en çok kadınların zarar görmesinin nedenlerinden biri de, tecavüze ve tacize uğramalarıdır. Sosyolojik açıdan baktığımızda kadın toplum demektir. Kadının yoksullaştırıldığı, tecavüze ve tacize uğradığı bir yerde yaşamdan bahsedilemez" diye konuştu. Kılıç, bu yüzden hangi koşulda olursa olsun savaşı değil, barışı istediklerini de ekledi.     'SAVAŞA KARŞI DURACAĞIZ'   Bu amaçla kadınlar olarak savaşın kötü olduğunu, halkları yoksullaştırdığını, özellikle kadın ve çocukları mağdur ettiğini anlatmaları gerektiğini dile getiren Kılıç, “Savaşa her alanda karşı çıkıp önünde durmalı ve örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz. Yoksa hiçbir şekilde barışı elde edemeyiz" ifadelerini kullandı.   'HAK İHLALİNİ ARTIYOR'   Savaşların ve şiddete yönelik tüm eylemlerin eril ve ataerkil edimler olduğunu ve cinsel saldırıyı artırdığına dikkat çeken Ebru Özel ise, "Savaşların eril bir oyun ve şiddet alanı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda kadınlar olarak bu denli şiddetle yüz yüze gelmemizin nedenlerini toplumsal yapıda ve ataerkil sistemde aramak zorundayız” dedi.   Özel, bununla birlikte tüm bu ataerkil edimleri bizzat hayata geçiren iktidarlardan medet ummanın da yine büyük bir yanılgı olacağının altını çizdi.    “Demokrasiden, birlikte yaşam arzusundan, barıştan yana tutum alan tüm toplumsal dinamiklerin, özellikle de kadınların bu savaş ve sömürü çarkından çıkışı kendi öz gücünde araması elzemdir” diyen  Özel, bu nedenle kadın emeğinin sömürüsüne karşı çıkan tüm kadınlar ve yapılarının, aynı şekilde savaşa karşı da tutum almasının öncelikli tarihsel ve insani bir sorumluluk olduğunu ifade etti.