TJA 5 aylık eylem planını açıkladı: Özgürlük için sen de ayağa kalk

img
DİYARBAKIR - TJA, bölge kentlerinden bir araya gelen yüzlerce kadınla birlikte 5 aylık yapacağı “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk" eylem planının eylem startını verdi. 
 
Özgür Kadın Hareketi (TJA), kadın katliamları, kültürel soykırım, çocuk istismarı ve doğa katliamlarına karşı, 5 bölgede Aralık ayına kadar sürecek olan eylem planını çıkardı. Bölge kadınlarının bir araya geldiği Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde bulunan Sümerpark’ta yapılan kitlesel basın açıklamasıyla, “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk” şiarıyla gerçekleştirecekleri eylem planı kamuoyuna deklare edildi. 
 
Yüzlerce kadının yöresel kıyafetleriyle katıldığı açıklamada, zılgıtlarla halaylar çekildi. Kadınlar, 19 Temmuz Rojava devriminin yıl dönümünü de “Bijî şoreşa Rojava" sloganlarıyla kutladı. TJA’lı kadınlar ve HDP’li milletvekillerinin katıldığı açıklama, yapılan saygı duruşuyla başladı. 
 
Açıklamanın Kürtçesi TJA aktivisti Berivan Elter, Türkçesi ise HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay tarafından okundu. 
 
‘MÜCADELE HALİNDE OLACAĞIZ’
 
TJA’nın açıklaması ve eylem planı şöyle: 
 
“Bugün 19 Temmuz Rojava Kadın Devriminin yıl dönümü. Rojava kadın devrimi,  kadın öncülüğünde dünya kadınlarına yeni bir mücadele deneyimi yaşatmış ve demokratik komünal tarzda bir yaşamın nasıl inşa edileceğini hepimize göstermiştir. Bu anlamda bizler, 21. yüzyıl sosyalizminde Rojava kadın devrimini, kendi devrimimiz olarak kabul ediyor bu kadın devriminin enternasyonal ağını düşündüğümüzde de dünya kadın devriminin son halkası olarak da tanımlıyoruz. Bu devrime sahip çıkmak, genişletmek ve büyütmek hepimizin tarihsel sorumluluğu kapsamındadır.
 
TOPYEKUN MÜCADELE 
 
Rojava devriminden aldığımız feyz ve dünya kadın hareketinden devraldığımız miras ile ortak mücadele hattında buluşan biz kadınlar, kapitalist modernitenin dayattığı kadınlık rollerinin karşısında durmak ve kadını yeniden kendi özüne kavuşmasını sağlamak ve bu anlamda bizi biz yapan dilimiz, inancımız, kültürümüz ve rengimiz ile çok önemli kazanımlar elde ettik. Elde ettiğimiz kazanımlar aynı zamanda tahayyül ettiğimiz yaşamın ta kendisidir. İşte tam da bunun için yaşamımıza ve kazanımlarımıza gerçekleştirilen her tür saldırıyı, ‘Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü2 paradigmamıza olan saldırı olarak görüyor, bunun karşısında topyekûn bir mücadele halinde olacağımızı belirtiyoruz.
 
SEN DE AYAĞA KALK
 
Geride bıraktığımız süreç itibari ile birçok kadın yapısıyla farklı zeminlerde yapmış olduğumuz tartışmalar neticesinde, kadın meselesini konuştuk, açığa çıkan öneriler ve görüşler doğrultusunda birleşenimiz olan tüm kadın yapılarımız ile gerçekleştirdiğimiz tartışmalar sonucunda, TJA olarak bunu bir kampanyaya dönüştürme kararı aldık. Kampanyamızın tanımlama ihtiyacını da ‘Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk’ başlığı ile kapsamlaştırarak sürdüreceğimizi buradan tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.
 
SESSİZ KALMAYACAĞIZ
 
Bugün erkek egemen kapitalist sistem, yarattığı ulus-devlet anlayışını ayakta tutmak ve yaşatmak için her türlü kirli savaş politikasını devreye koymaktadır. Bizler çok iyi biliyoruz ki, kapitalist sistemin ulus devlet formu, toplumlara ne yeni bir yaşam nede yeni bir siyaset tahayyülü sunmaktadır. Tam tersine Ortadoğu’yu kaosa sürükleyerek kendini yaşatmayı esas almaktadır. Bunun için de Ortadoğu zenginliği olan toplumların, varlıklarına, dillerine, kültürlerine, inançlarına savaş açarak bu toplumların zenginliklerini ganimet görerek talan zihniyetini kurumsallaştırıyor. Bu anlamda biz kadınlar bu saldırıları, kendi değerlerimize ve sistemimize yöneltilmiş saldırılar olarak görüyor ve buna sessiz kalmayacağımızı belirtiyoruz.
 
YAŞAMI SAVUNUYORUZ
 
Yaşadığımız ülkede ve coğrafyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dayatmış olduğu roller, erkek egemen sitem tarafından, kadını yaşamın her alanında erkeğin kölesi haline getirmek istemektedir. Bizler yeni bir yaşamın inşasının mümkün olduğuna olan inancımızla değişim ve dönüşümü bu kampanyada esas alacağız. Şimdiye kadar erkek egemen anlayış karşısında yürüttüğümüz mücadeleyi bu kampanya kapsamında daha aktif bir şekilde sürdüreceğiz.
Her zamanki gibi bu süreçte de gücünü savaştan, talandan, gasptan alan,  zorunlu göçe tabi bırakan erkek egemen zihniyetin militarist, cinsiyetçi ve milliyetçi yaklaşımları karşısında biz kadınlar onurlu barışta ısrar ediyor, coğrafyamızı terk etmeden yaşam alanlarımızı koruyarak kendi topraklarımızda yaşamayı esas alacağımızı belirtiyoruz.
 
GÖÇMEN VE MÜLTECİ KADINLAR
 
Yaşadığımız ülkede hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan mülteci ve göçmen kadınlar bugün sokak ortasında katledilmekte, istismara açık bir ortamın içine sürülmekte, ucuz işgücü olarak kullanılmakta, fuhuşa sürüklenmektedir. Bizler mülteci kadın ve çocuklara yönelik gerçekleştirilen bu saldırıların arkasında, mülteci ve göçmen yasalarının uygulanmadığını, imzalanan anlaşmaların gereğinin yerine getirilmediğini buradan bir kez daha belirtiyoruz. Mülteci ve göçmen statüsünde olan kadın ve çocuklarla dayanışma amacıyla, mülteci kadın ve çocukların güvenli bir ortamda kalmaları ve yine en sağlıklı şekilde tekrar kendi kararları ile kendilerini var edebileceği yaşam alanlarına dönmelerine yönelik çalışmaları daha da derinleştirerek mücadele edeceğiz. Tüm bu yaşanılan sorunların tamamı, savaşçı ve militarist politikaların sonucu olduğunu bir kez daha belirtmek istiyoruz.
 
Yine geçirdiğimiz süreç itibari ile savaşçı ve militarist anlayışın sonucunda açığa çıkan hepimizin tanıklık ettiği insanlık suçu kapsamında da ele alınması gereken durumlara hep birlikte tanıklık ettik. Cenazesi yedi gün sokakta kalan Taybet ana, cesedi buzdolabında saklanan Cemile Çağırga, Şule Çet ve daha nice kadın ve çocuğunun katledilmesinin bu kirli zihniyetin bir ürünü olduğunu biliyoruz. Bu anlamda baskı ve zulüm yöntemleriyle kadın şahsında tüm yaşamı tahakküm altına almak isteyen erkek egemen sistemler savaşçı ve militarist politikalar ile milliyetçiliği yaymak ve faşizmi kurumsallaştırmak istemektedir.
 
DÜNYAMIZI YAŞATALIM
 
Kadınlara yaşam alanı bırakmayan erkek egemen sistem, yine yaşam alanlarını betonlaştırarak, doğanın dengesiyle oynayarak, tarihsel ve kültürel mirasları sular altında bırakarak bütün ekosistemi alt üst etmek istemektedir. Nefes alacak bir ortam dahi bırakmak istemeyen ve bütün doğayı kar amaçlı bir sermaye ve rant aracı olarak gören bu sisteme karşı doğayı ve yaşam alanlarımızı koruma adına yine biz kadınlar ortak mücadele alanlarında buluşacak ve doğa tahribatına ve betonlaşmaya dur diyeceğiz.
 
Kadına yöneltilen saldırıları ideolojik ve politik olarak görüyoruz. Bunun karşısında ideolojik ve politik mücadele yürüteceğimizi belirtiyoruz! Bu yüzden, kadın kırımı ve katliamlarına karşı, örgütlü gücümüz ile tüm alanlarda çocuk istismarına, şiddet ve kadın cinayetlerine karşı ortak tepki göstereceğiz!
 
Yaşamın her alanında uygulanan şiddet politikalarına karşı öz savunma gerçekleştirmek suç değil, devletin yetersiz politikaları karşısında biz kadınların en doğal hakkıdır. Bugün birçok kadın yaşadığı şiddete karşı öz savunmasını gerçekleştirdiği için cezalandırılmıştır. Bizler yaşam hakkımıza yapılan saldırılara karşı öz savunma hakkımızı her yerde kullanmamız gerektiğini ve bunu her yerde gündeme alacağımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz.
 
ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇECEĞİZ
 
Kadına yönelik şiddetle mücadelede bugün uygulanan cezasızlık politikaları kadına yönelik şiddetin önünü açmakta ve bu durum iktidarlar eliyle meşrulaştırılmaktadır. Bu anlamda kadının yaşamın her alanında uğradığı şiddet devlet şiddetinden bağımsız düşünülemez. Kadınları ucuz iş gücü olarak gören, bedenini bir sermaye aracı olarak kullanan, fuhuşa yapmaya zorlandıran erkek egemen sistemin dayatmış olduğu politikalar karşısında biz kadınlar sokaklarda alanlarda işyerlerinde sesimizi daha güçlü ve gür çıkarmanın gerekliliğine inanıyoruz. Örgütlü gücümüz ve özgürlük inancımızla bu kampanya kapsamında gerçekleştireceğimiz eylem ve etkinlikler ile bu şiddetin önüne geçeceğiz. Ev içine hapsedilen, kamusal alandan uzak tutulmak istenen biz kadınlar yaşamın her alanında değişim ve özgürlük için örgütlenme ağımızı geliştireceğiz. Çocuk ihmal ve istismarcılarının elini kolunu sallayarak toplum içerisinde dolaşmasını cezasız kalmasını kabul etmeyeceğiz. Bu anlamda toplumsal örgütlenme gücümüz ile, yaşatılan bu şiddete karşı duracağız ve yasal düzenlemelerde dâhil olmak üzere her alan da mücadele edeceğiz.
 
HUKUKSUZLUĞUN KAYNAĞI TECRİT
 
Yaşadığımız ülkede temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında adeta bir katliam yaşanmaktadır. Bu hukuksuzluğun en büyük örneğini Sayın Öcalan şahsında bütün topluma dayatılmak istenen tecritten de biliyoruz. Nitekim bizlere dayatılan hukuksuzlukların tamamının kaynağını tecritten almaktadır. Elbette ki bu hukuksuzluk sadece bizlere değil toplumun bütün katmanlarını içine almış bulunmaktadır. Memuru, işçiyi öğrenciyi barış isteyeni, kadını çocuğu kısacası bütün toplumsal kesimleri kapsam alanına almak istedi. İşte tam da bu yüzden bu kampanyada bizlere yöneltilen bütün hukuksuzluklara karşı sessiz kalmayacağımızı, sokak da, işte, mecliste, mahallelerde barışı inşa etme kapsamında 3. yol stratejisini esas alacağız. Bu stratejinin öncü gücü kadındır.
 
Startını bugün vermiş olduğumuz kampanyamız Aralık ayının sonuna kadar sürecektir. Kampanyamız kapsamında;
 
* Kapitalist moderniteyi eleştiri yönelteceğiz.
 
* Erkeğin değişim ve dönüşümüne yönelik sorgulayarak bilinçlendirme faaliyetini esas alacağız.
 
* İşgal, göç ve savaş kapsamında açığa çıkan sorunlara yönelik çok yönlü planlamaya gideceğiz.
 
* Kadın varlığına yönelen saldırılar karşısında kadın savunmasını ve öz savunmayı etkili kılmaya çalışacağız.
 
* Kasım ayı boyunca kadına yönelik şiddet ile mücadele eksenli eylem ve etkinlik halinde olacağız.
 
* Aralık ayı boyunca insan hakları kapsamında her türlü hukuksuzluğa karşı kadın siyasi tutsaklar başta olmak üzere her türlü hukuksuzluğa karşı kampanya tarzında bir örgütlenmeye gideceğiz.
 
* Sokaklarda özgürlük şarkıları söyleyeceğiz.
 
* Ekolojik tahribata dur diyeceğiz.
 
* İş önlüğü giyip kadın nöbetini devralacağız.
 
* Anadilimiz ile kültür kuşağı haftası ve programları yapacağız.
 
* Kadın platformları ile ortaklaşarak, kadın yaşam alanlarının açılmasına dair planlamalara gideceğiz.”
 
Açıklama, sloganlarla son buldu.