Gazeteciler medyadaki nefret söylemini tartıştı

img
DİYARBAKIR - Diyarbakır’da düzenlenen ''Nefret Söylemine Karşı Yerel Medya Ağı Gazetecilik Semineri’ne katılan gazeteciler, medyada giderek yaygınlaşan nefret söylemini tartıştı. 
 
Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Merkezi’nin (TÖZ) yürüttüğü ''Nefret Söylemine Karşı Yerel Medya Ağı Gazetecilik Seminerleri'' projesi kapsamında Diyarbakır’da gazeteciler ve kimi STK temsilcilerin katılımıyla toplantı düzenlendi. Nefret söylemi konusunda farkındalık yaratmak amacıyla yapılan tartışmalarda artan nefret suçlarının ana akım medyanın yayın dilinden bağımsız olmadığı üzerinde duruldu. 
 
Toplantıda yine ülkede yaratılan korku ikliminde gazetecilerin maruz kaldığı sansür ve oto-sansür sorunu üzerinde de duruldu. 
 
Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Merkezi üyesi Ruşen Perinçek, yürüttükleri bu çalışma konusunda Mezopotamya Ajansı’na (MA) bilgi verdi.
 
Medyadaki nefret söyleminin ana akım televizyon kanallarında ve sosyal medyada ''tık'' haberciliği üzerinden insanları kuşatan bir ağ şeklinde olduğunu söyleyen Perinçek, “Son yıllarda medyada nefret suçlarında bir yaygınlaşma olduğu gözleminden yola çıkarak bu suçların yaygınlaşmasının en önemli nedenini ana akım medyadaki habercilik anlayışından kaynaklandığına inanmaktayız” dedi. 
 
‘YALAN HABERLER HAKİKATİ ORTADAN KALDIRIYOR’
 
Perinçek, medyada artan nefret söyleminin nedenlerini ise şöyle açıkladı: “Özellikle son 15 yıl içerisinde yalnızca medya sektöründe faaliyet göstermeyen sermayedarların medya sektörüne el attığı ve büyük yatırımları olan bu sermayedarların iktidar ile olan ilişkileri malumdur. Bu ilişkiler ağı içerisinde iktidar iktidarını ayakta tutmak adına ve kitleleri arkasına almak için hep bir sanal düşman yaratma çabasına girmektedir. Bu anlamda iktidara en yardımcı olan kesim büyük yatırımları olan sermayedarların medyalarıdır. Yaratılan sanal düşmanların toplum nezdinde içselleştirilmesi için işaret edilen sanal düşmana atfedilen nefret söylemlerinin insanlara medya ile ulaşması gerekiyor. Bu sebeple çok fazla manipülatif ve yalan haber dolaşımda olabiliyor. Manipülatif ve gerçekliği sorgulanmamış yalan haberler ise, hakikati ortadan kaldırıyor. İletişimin zirvesinde olduğumuz bir zamanda hakiki bilginin nasıl ortadan kalkabileceğine şahitlik ediyoruz.”
 
‘NEFRET SÖYLEMİ SEBEPSİZ CİNAYETLERE YOL AÇIYOR’
 
Nefret söyleminin yükseldiği bir toplumda sebepsiz cinayetlerin yaşandığını vurgulayan Perinçek, bu koşullar altında nefret söyleminin ilk hedefinde olanların ise toplumun en kırılgan grupları olan kadınlar, azınlık gruplar, LGBTI bireyler, çocuklar, engelli vatandaşlar olduğunu belirtti. Perinçek, nefret söylemi ile beraber eşitsizlik olgusunun toplumun en kırılgan kesimleri üzerinden yeniden ve yeniden üretildiğini de ekledi. 
 
Nefret söylemi kimi zaman hedef kişiyi, etnik grubu, dini grubu ya da kurumu kriminalize ederken, kimi zaman da lince uğramasına sebep oluyor” diyen Perinçek, devamında şunları kaydetti: “Ayrıca savaş olgusu kendi diliyle, nefret diliyle toplumsal mutabakatı parçalayarak gelir. Nefretin manipülasyonlarla arttığı bir toplum silahı olmasa dahi savaşa hazırdır. Nefret söylemine karşı duyarlılığın artırılması için ana akım medyanın muhtevasına dair müdahaleyi ve toplumsal barışın kurgulanacağı bir dilin nasıl olacağını yerel medya üzerinden gerçekleştirebilme çabamız ana amacımızdır.” 
 
‘EĞİTİM SEMİNERLERİ BAŞLATACAĞIZ’
 
Nefret söylemine karşı duyarlılığın artırılması için ana akım medyanın muhtevasına dair müdahaleyi yerel medya üzerinden gerçekleştirebilecek inancında olduklarını söyleyen Perinçek, bu anlamda ise yerel medya çalışanlarına yönelik eğitim çalışmalarının büyük bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
 
Perinçek, bu konuda sansasyonel ''tık'' haberciliğinden uzak, haberin izini süren araştırmacı medya mensupları arasında ağ oluşturulması, bilgi paylaşımı yapılması ve eğitim çalışmaları nefret suçlarıyla mücadelede önemli bir kazanım olacağını ifade etti.
 
Ayrıca nefret söyleminin toplum içerisinde bilinçli bir şekilde yükseltilmesindeki esas amacın toplumsal mutabakatı engellemek olduğunu düşüncesinde olduklarını paylaşan Perinçek, “Eğer bir toplumun siyasi kurumlarında illegallik artmışsa; bu koşullarda iktidar meşruiyetini sürdürebilmek için toplumsal mutabakatın olmasını arzu etmez. Bu anlamda nefret dilinin dozunu bizzat siyasal iktidar kendisi artırıp, yönetim biçimi yapar. Bu sebeple çok fazla manipülatif ve yalan haber dolaşımda olabiliyor. Manipülatif ve gerçekliği sorgulanmamış yalan haberler ise hakikati gerçek bilgiyi ortadan kaldırıyor” dedi.