‘Rakka sokaklarında umudun sesi yankılanıyor’

img

RAKKA - DAİŞ karanlığından kurtulan Rakka, 19 Ekim kutlamalarına hazırlanıyor. Aylarca takip ettiğim operasyondan bir yıl sonra tekrar Rakka’dayım. Operasyonlar dönemi hayalet kenti andıran Rakka, insanlarla dolu haliyle başka bir renge bürünmüş. Göz alabildiğine bir kalabalık ve o kalabalığın umut dolu sesi yankılanıyor sokaklarda.

Suriye iç savaşında Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) çatısı altında toplanan selefi grupların eline geçen ilk kent Rakka oldu. Gruplardan en etkini şimdiki adı ile Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) El Nusra olurken, kentin kontrolü 2013’ün sonlarına kadar bu grupların elinde kaldı. Daha sonra DAİŞ karanlığına teslim edilen kent, 19 Ekim 2017 tarihindeki Kadın Savunma Birlikleri'nin (YPJ) El Neim Meydanı'ndaki özgürlük ilanına kadar Ortadoğu'ya yayılmak istenen karanlığın merkezi oldu.
 
KORKUNUN BAŞKENTİYDİ!
 
Hem uluslararası hem de bölgesel güçlerin desteği ile sahaya inen DAİŞ; ilk önce Irak’ta büyük bir nüfuz alanı elde etti. Kısa süre içinde Rakka’yı teslim alan DAİŞ, kontrol ettiği alanı Suriye sahası içinde de genişletmeye başladı. Rakka’dan başlayarak, Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok kentini işgal edip, sadece Suriye halkları için değil bütün dünya halkları için bir korku haline dönüştü.
 
KARANLIĞA GÖMÜLEN BİR DÖNEM
 
DAİŞ’in halifelik ilan ettiği Rakka, artık giderek daha fazla karanlığa gömülüyordu. Kendisine biat etmeyen bütün halkları ya göçertip ya da katliamdan geçirerek tek tip bir anlayış geliştirmeye çalıştı. Mozaik bir yapıya sahip olan kentin sokakları, caddeleri ve mahalleleri, artık ölümün adresleri olmuştu. Bunlardan bilinenleri El Neim Meydanı, Delle Kavşağı, Stadyum ve rejim döneminde kalan devlet binalarıydı. Bu adresler adeta Rakkalıların hafızalarına kazınmıştı. Toplumu dize getirmek için bu adresler başta olmak üzere kentin çeşitli yerlerinde toplu öldürme gösterileri, recm ve infazlar gerçekleştirilip ibretlik olsun diye herkes toplatılarak izlettiriliyordu. Bu katliamlar Irak ve Suriye sınırını aşarak, dünyanın diğer bölgelerine de taşınmıştı.
 
Okullar kapatılmış, onun yerine cihatçıların yetiştirildiği yerler açılarak cihad dersleri veriliyordu. Kız çocukları dahil bütün kadınlar, siyah çarşaflar giymek zorunda bırakılarak yaşamdan izleri silinmeye çalışıldı. Bunlarla sınırlı kalmayan DAİŞ, işgal ettiği yerlerde esir aldığı kadınları Rakka’ya getirerek, burada kurduğu köle pazarlarında sattı. Kimi kadınları ise, kentin bazı bölgelerinde yaptığı yeraltı zindanlarında tutuyordu. Bu kadınlar, Kobanê’ye saldırmadan önce Şengal’de gerçekleştirdiği 73’üncü fermanda esir aldığı Êzidî kadınlardı. Birçoğu gerçekleştirilen operasyonlar sonucu kurtarılırken, halen binlercesinin akıbeti bilinmiyor.
 
BİR YIL ARADAN SONRA
 
Kobanê’de ilk yenilgisini alan DAİŞ, Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) karşı adım adım mevzi kaybetti. Rakka kent merkezi 6 Haziran 2017’da başlayıp 19 Ekim’e kadar süren operasyonla DAİŞ'ten alındı. 
 
OPERASYONDAN SONRA YENİDEN RAKKA’DAYIM
 
Aylarca o operasyon takip edip yer yer DAİŞ’in en çıplak halini fotoğraflayıp, görüntülemiştim. Aradan bir yıl geçtikten sonra bu sefer tekrar Rakka yolunu tuttuk. Operasyonlar dönemi hayalet bir kenti andıran Rakka, insanlarla dolu haliyle başka bir renge bürünmüş. Göz alabildiğine bir kalabalık ve o kalabalığın umut dolu sesi var. Kentin hangi bölgesine gidersen git, o sesi duymak mümkün.
 
SOKAK VE CADDELER YAŞAM BULMUŞ
 
Savaş sırasında mayın olur endişesiyle yürüyemediğimiz cadde ve sokaklar, şimdilerde kadın ve çocuklarla dolup taşıyor. Mat haline hareketli bir renklilik gelen kentte, hummalı çalışma devam ediyor. Yıkık çarşı ve pazarlarda meyve ve sebze satan seyyar satıcıların eksik olmayan sesine, renkli giyinen kadın ve çocukların sesi de karışıyor. Kadınların siyah giymek zorunda olmadığı kentin inşasında, en fazla rol alan yine kadınlar. Sadece inşasında değil, aynı zamanda kent yönetiminde de erkeklerden çok kadınlar yer alıyor. DAİŞ’ten yara almış kadınlar bir araya gelerek örgütlenirken, bunun yanında psikolojik destek merkezleri açılarak dayanışma sağlanıyor.
 
AYDINLIK BİR RAKKA’YA
 
Bilime, kültüre, sanata, edebiyata ve sinemaya düşman olan DAİŞ, bulunduğu sürece bu anlamdaki gelişmelerin üstünü bir beton gibi örtmüştü. Operasyonlar sürecinde kentin güneyinde DAİŞ’ten alınan bir evde ünlü Arap şairi Nizar Kabbani’nin kitap ve fotoğrafları bulunmuştu. Evin depo kısmına saklanan kitap ve fotoğraflar, QSD savaşçılarının evi araması ile ortaya çıkmıştı. Onu tanımayan kimi savaşçılar fotoğraflarının üzerine basarak geçiyorlardı, tanıyanlar ise fotoğraflarını yerden kaldırarak kim olduğundan söz ederlerdi. Yine kentin batısında özgürleştirilen bir okulun kullanılmayan bir bölümüne saklanmış yüzlerce kitap bulunmuştu. Bu kitaplar DAİŞ’in şeriata ve cihada uymayan bütün kitapları yakmasına karşı, kentin bazı aydınları tarafından saklanmıştı. DAİŞ’in karanlığına karşı aydınlığı esas alan anlayış ise, bugün onlar anısına kentin bazı yerlerinde kitap yerleri ve kütüphaneler açmış. DAİŞ’ten saklanan o kitaplar da raflardaki yerini almış.
 
DAİŞ’TEN SONRA HUGO, CHAPLİN VE EİNSTEİN
 
Kentteki değişimin en büyüğü Rakka Halk Belediyesi’nde meydana gelmiş. DAİŞ döneminde işkence merkezi ve zindan olarak kullanılan bu bina, belediyeye çevrilerek halkın hizmetine konulmuş. Şimdilerde uğrak bir yer olan binanın alt katı işkence, diğer katları ise DAİŞ’in elinde esir tutulanların kaldığı yer olarak biliniyordu. Binanın tüm katları belediye hizmetlerine ayrılırken, en dikkat çekici katı en üst kat olarak göze çarpıyor. Burası belediye işçilerinin eğitim göreceği yer olarak hazırlanmış. Kentin özgürleşmesinin birinci yılına yetiştirilen salonda, Nelson Mandela’dan Albert Einstein’e, Charlie Chaplin’den, Victor Hugo’ya kadar pek çok kişinin fotoğrafları asılmış. Fotoğrafların üzerine her birisinin ünlü birer sözü yazılırken, en dikkat çekeni söz ise Albert Einstein’in Arapça yazılmış olan “Yerinizde durmayın her zaman sorgulayın” sözü oluyor. 
 
MA / Nazım Daştan