İktidarın yargı karnesine bakılırsa seçimler şimdiden şaibeli

img
ANKARA - OHAL, KHK, ihraçlar ve muhalefete yönelik yargı baskısını değerlendiren Yargıçlar Sendikası eski Başkanı Mustafa Karadağ, 24 Haziran seçimleri şimdiden şaibeli. 
 
AKP-MHP ittifakı “2019’a kadar dayanamayız” diyerek Türkiye’yi baskın seçime götürüyor. 24 Haziran gibi oldukça erken bir zamana alınan seçimlere Türkiye’yi götüren nedenler tartışılıyor. Ekonomiden, siyasete, toplumdaki kutuplaşmadan artan baskıya birçok neden varken yargıdaki son 3 yıllık durum da Türkiye’deki yöneteme krizinin göstergelerinden biri. 
 
Hükümetin muhalefet üzerindeki baskıyı artırdığı en önemli değişiklik 27 Mart 2015 yılında getirilen “iç güvenlik paketi”  oldu. Hükümet, yasa ile HDP ve muhalifleri başta olmak üzere kendisi dışında olan herkesi de baskı altına almayı hedefledi. Polis devleti olma yolunda atılan bu adım sonrası gözaltı furyaları 7 Haziran seçimlerine kadar devam etti. Darbeye giden sürecin ilk adımları arasında yer alan bu yasa tasarısında vali ve kaymakamlara kolluğa talimat yetkisi verilirken, kolluğa da müdahale yetkileri verildi.
 
ASKERE YASAL ZIRH, MİLLETVEKİLİNE CEZAEVİ
 
2015 yılı Temmuz ayı ardından darbe girişimine de katılan askerlere yasal zırh verilirken, HDP’li vekillere ise yargı yoluyla cezaevi yolu gösterildi. HDP’li vekilleri Meclis’ten uzaklaştırmak için dokunulmazlıkların kaldırılması için Anayasa değişikliği önerisinde bulunuldu. AKP, MHP'nin önerisine CHP’nin “Anayasa’ya aykırı ama evet” ortaklığıyla 20 Mayıs 2016’da kaldırılan dokunulmazlıklarla milletvekilleri tutuklandı. HDP’li 12 vekil 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınırken, aynı gece dönemin HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş da dahil 9 vekil tutuklandı. Son bir yıl içinde toplam 15 HDP milletvekili tutuklandı. Halen 8 HDP’li vekil tutuklu bulunurken, 11 HDP’linin de vekilliği düşürüldü.
 
Sokağa çıkma yasakları sırasında devlet güçlerinin Kürt illerinde yaptığı, yıkım, katliamlara ise 14 Temmuz 2016 yılında “yasal zırh” getirildi. Asker ve kolluğun yaptıklarından yargılanmasını engelleyen bu yasal zırh ardından muhalif kesimler “darbe yasası” eleştirisi yaptı. Yasanın yürürlüğe girmesi ve Cizre, Sur, Nusaybin, Silopi, Gever, Yüksekova, Silvan’da yaşamını yitiren yüzlerce sivilin katledilmesi ardından da 15 Temmuz darbe girişim gerçekleşti. Sivil ölümlerde yer alan birçok asker darbe girişiminde bulunanlar arasındaydı.
 
OHAL İLE YARGI ORTADAN KALKTI
 
Darbe girişimi ardından 20 Temmuz 2016 tarihinde, 7 kez uzatılacak olan Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. OHAL’in devamında Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yargılanma hakkı yok sayıldı. KHK’lerle yüz binlerce kamu çalışanı ihraç edilirken, KHK’lerde anayasal düzenlemelerde getirildi. 30 KHK ile 369 yasada, toplam bin 125 maddede düzenleme yapıldı. Yayımlanan KHK’lerle kamu kurum ve kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, akademisyenler, yazılı ve görsel medya organları, şirketler ve belediyeler üzerinde, herhangi bir yargı kararına dayanmayan idari tedbirler uygulandı. Son çıkarılan 697 ve 698 sayılı KHK ile “sivillere cezasızlık” ve “tek tip kıyafet“ dayatması getirildi.
 
OHAL sonrası Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) olarak değiştirilirken, 4 bin 238 hâkim ve savcı ihraç edildi.
 
SAVCILARA SINIRSIZ YETKİ, SAVUNMAYA KISITLAMA
 
Savcıların geniş yetkilerle donatıldığı KHK’lerde savunmaya müdahalenin yanı sıra hukukçuların da tasfiyesi başladı. Savcılara dinleme yetkisinden, gizli soruşturma yetkisine kadar birçok düzenleme yapıldı.  Yargılamaların, yürütme erkinin istekleri doğrultusunda hızla tamamlanması bahanesiyle, duruşmaların avukatsız da sürdürülebilmesinin önü açıldı.  Avukatın, müvekkilinin dosyası üzerinde inceleme yapma ve belgelerden örnek alma hakkı da kısıtlandı.
  
‘VEKİL YARGILAMALARINDA ANAYASA YOK SAYILDI’
 
OHAL ardından Anayasa’nın hiçe sayıldığı en iyi örneklerden biri milletvekillerinin yargılanması süreci oldu. HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Demirtaş, bu durumu mahkemede şöyle açıklamıştı: “Bu dava diğer davalardan farklı değil. Bu davanın ayrı görülmesi adil değildir. Anayasanın 83/2 maddesinde  ‘Meclis kararı olmadan dokunulmazlıklar kaldırılamaz, tutuklama yapılamaz’ diyor. Sizin elinizde 6718 sayılı kanun var. Benim elimde Anayasa var. Anayasayı esas almanız lazım. Şu an Anayasaya, yasaya ve Meclis İç Tüzüğü’ne aykırı bir işlem söz konusu.”
 
10 BİNE YAKIN HDP’Lİ GÖZALTINA ALINDI ÇOĞU TUTUKLANDI
 
OHAL’in ilan edilmesi ardından başta HDP olmak üzere bir çok muhalif demokratik kitle örgütü üyesi, yöneticisi ve muhalif kişiler sosyal medya, cumhurbaşkanına hakaret, ihbar gibi çeşitli gerekçelerle gözaltına alındı. Bu süreçte yaklaşık 10 bin HDP üyesi ve yöneticisi gözaltına alındı, birçoğu tutuklandı. 
 
SON ÜÇ YILDA TOPLAM 39 BİN KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
 
İHD’nin 3 yıllık verilerine göre; 2015 yılında 637 si çocuk olmak üzere 13 bin 189 kişi gözaltına alınırken, 99’u çocuk olmak üzere bin 860 kişi tutuklandı. 2016 yılında 504’ü çocuk olmak üzere 13 bin 957 kişi gözaltına alınırken bunlardan 133’ü çocuk olmak üzere 3 bin 361 kişi tutuklandı. 2017 yılında 84’ü çocuk olmak üzere 12 bin 145 kişi gözaltına alınırken, 30’u çocuk olmak üzere bin 783 kişi tutuklandı.
 
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI: 44 BİN KİŞİNİN HESABI İNCELENDİ
 
İçişleri Bakanlığı’nın sayfasında hazırlanan her hafta yayınlanan verilere bakıldığında ise 7 Haziran seçimleri sonrası yapılan operasyonlarda PKK/KCK ile bağlantılı operasyonlarda 20 bin 955, DAİŞ 6 bin 656, Gülen cemaati operasyonlarında 49 bin 204 ve Sol- sosyalist gruplara yönelik operasyonda ise bin 160 kişi gözaltına alınmış durumda.
 
24 Nisan -1 Mayıs 2017’den sonra yayınlanan veriler toplandığında ise karşımıza 44 bin 104 kişinin sosyal medya hesabının incelendiği gibi korkunç bir tablo çıkıyor. Özellikle 2017 yılından bugüne kadar yapılan sosyal medya incelemelerinde 16 bin 514 kişinin tespit edildiği ve işleme maruz bırakıldığı da yer aldı.
 
3 YILDA TUTUKLU SAYISI 60 BİN ARTMIŞ!
 
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verileri de son 3 yılda tutuklu sayısının 60 bin arttığını gösteriyor.  Bu verilere bakıldığında 1665’i çocuk olmak üzere 25 bin 220 kişi tutuklanırken bu sayı 1 Kasım 2016 yılında artarak 1795’i çocuk olmak üzere 68 bin 6 kişi tutuklanmış. 2018 verileri yayınlanmazken en son yayınlanan 2 Ekim 2017 verilerinde ise 1825’i çocuk olmak üzere 88 bin 745 kişi tutuklandı.
 
BİR TARTIŞMALI SEÇİM DAHA
 
Yargı üzerinde ve yargı yoluyla oluşturulan bu baskı sürecinin ortasında, 16 Nisan 2017 tarihinde Türkiye, parlamenter sistemden, partili cumhurbaşkanı sistemine geçti. 16 Nisan 2017 yılında gerçekleştirilen referandum ile birlikte “tek adam” sistemi olarak da adlandırılan süreç başladı. Şaibe olmasıyla hafızalara kazınan seçimde Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oyları kabul etmesi “seçimlerin meşruiyetini yitirdi” değerlendirmesine yol açtı.
 
16 Nisan referandumu ardından “tek adam” süreci fiili olarak başladığı, OHAL’in defalarca uzatıldığı ve baskının daha da artığı 2018 yılında Türkiye’de bir kez daha seçimlere gidecek. 
 
KARADAĞ: SEÇİMLER ŞİMDİDEN ŞAİBELİ
 
Tabloyu değerlendiren hukukçulara göre ise 24 Haziran seçimleri şimdiden şaibeli. Yargıçlar Sendikası eski Başkanı Mustafa Karadağ, Mezopotamya Ajansı’na şöyle değerlendirdi: “16 Nisan referandumu ile getirilen bazı hükümler ve son seçim yasaları da dikkate alındığında AİHM kararlarını uygulayacak seçmenin rahat ve özgür bir şekilde iradesini kullanmasını sağlayacak bir hâkim ve savcı deneyim ve yeteneği kalmadı. Seçimlerin terörize bir ortamda yapılıyor olması nazara alındığında ne yazık ki seçimler şimdiden şaibeli bir hal almıştır. Sivil Toplum Örgütleri (STK), emek ve demokrasi güçlerinin, siyasi partilerin bu seçimde demokrasiden yana taraf alıp, sandıklara sahip çıkmalıdır.”
 
MA / Berivan Altan