Kerem ve Erkul davası görüldü: Tanık polis çelişkili ifadeler verdi

img

İSTANBUL - Gazi'de polisin açtığı ateş sonucu yaşamı yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul davasının ilk duruşması görüldü. Avukatlar, davanın ses ve görüntü kaydının alınmasını, sanık polislerin tutuklanmasını istedi. Ancak talepleri reddedildi.

İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi mahallesinde 14 Nisan 2017 akşamı polisin açtığı ateş sonucu arabada yaşamı yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’a ilişkin açılan davanın ilk duruşması İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.  “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçuyla tutuksuz yargılanan sanık polisler E.E, K.A, Z.S. ve D.B. duruşmaya katılırken, Kerem ve Erkul’un aileleri de hazır bulundu. Avukatların hazır bulunduğu duruşmaya aileler dışında kimse alınmadı.
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ailenin avukatlarından Av. Meral Hanbalat davanın ses ve görüntü kaydı alınmasını talep etti. Müsait salon olmadığı gerekçe gösterilerek reddedildi. 18 yaşından küçük yaralı 2 mağdurun pedagog eşliğinde dinlenmesine karar verildi.
 
TALEP REDDEDİLDİ
 
Ardından söz alan Avukat Leyla Han Tüzel, "Soruşturma aşamasında gerçek bir meslektaş dayanışması yapılmış, deliller tam toplanmamış, kopyala yapıştır metin ifadeler yazılmış, sanıklar arasında ast-üst ilişkisi var, maddi gerçek tespiti için ayrı ifadeleri alınsın" dedi. Mahkeme bu talebi de reddetti. 
 
POLİS: KILIF GÖRDÜM SİLAH OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM
 
Ardından olay günü karakolda nöbetçi olan polislerden biri ifade verdi. Polis ifadesinde şunları söyledi: “Karakola Gazi Kent Ormanı’nda yüzleri puşili, elleri silahlı kişilerin yol kesip haraç topladığı ihbarı geldi. DHKP-C’nin devrim şehitleri haftasıydı, çok eylem ihbarı geliyordu. OHAL vardı, referandum öncesiydi. Shortland ve bir zırhlı araçla orman girişinde mevzi aldık. İçinde orta yaşlı iki kişinin olduğu bir Audi araç geçti. Sonra siyah Renault marka bu araç geldi, hızlıydı. Araç yavaşladı, camlar filmliydi görünmüyordu. Zafer amirim, sol ön kapıyı araladı. Öndeki şahsın bacakları arasında silah gördüm, bağırdım, araç durmadı, cama birkaç kez ‘dur’ diye seslendim, sonra soldan silah sesi duydum (aracın içinden ateş edildiğini ima ederek) aracı durdurma amaçlı ateş açtım, bel altı ve lastiklere doğru. Biz yolda girişteki kapanları indirmiş, Scotland zırhlılar ile yolun geçişini engellemiştik. Siyah renkli aracın dar yola rağmen hızı fazlaydı. Araç yavaşladı, durur gibi yaptı. Ben sağ taraftaydım Zafer amirim sol arka taraftaydı, kapıyı araladı. Sağ ön cam aralıktı, orada oturanın bacakları arasında siyah kılıf içinde silah gördüm, yani kılıf gördüm silah olduğunu düşündüm.(hakim düzeltti; öyle sandın silahı görmedin mi?) Silah var diye bağırdım, araç hareket etti, 4-5 el sol taraftan silah sesi duydum." 
 
İFADELER ÇELİŞKİLİ
 
Emniyet ifadesinde kılıftan bahsetmeyen tanık polisin mahkemedeki ifadesinde kılıftan bahsetmesi dikkat çekti. Yine tanık polis lastiklere ateş açtığını ifade ederken, arabada yapılan olay yeri incelemede lastiklere hiç bir kurşunun isabet etmediği görülmüştü.
 
'7 EL ATEŞ ETTİM'
 
Ardından sanık polis K.A.'nın savunmasına geçildi. K.A. savunmasında şunları dile getirdi: "Gittiğimizde özel güvenlik oradaydı, tim amirlerimiz konuştu. Beyaz Audi araç geçti, kontrol edip gönderdik, kısa süre sonra 150-200 metre ilerden bir araç gördük, durdu sonra bize doğru gelmeye başladı. Ben ön taraftaydım. Bize hızlı geldi. Uyarılara rağmen araç durmadı. Zafer amirimle araca yöneldik, aracın kapısını hafif araladı. Camlarda film vardı, kapalıydı. Şoförün üstünde mont ve şapka vardı. Bize doğru gelirken kapattı. Yan koltuktaki şahsı hatırlamıyorum ama bacak arasındaki silahı gördüm. Araç bana çarptı, bacağımdan. Sonra zırhlı araca da yan taraftan çarptı. Refüjden yola girdiği zaman ben de ateş ettim. Uyarı ateşini diğer arkadaşlar yaptı. Ben 6-7 el ateş ettim. Diğer arkadaşlar da ateşe devam ettiler. Bizim araçlarımızın manevra kabiliyeti zayıf, araç görüş seviyemizden çıkınca takip edemedik, ateşi kestik."
 
‘UZUN NAMLULU SİLAHLA ATEŞ ETTİM’
 
Tutuksuz sanıklardan emniyet amiri Zafer S. de bulundukları yere gelen otomobilin önce yavaşlayıp ardından hareket etmesi ve sanık polislerden Erkan E.'nin de "Silah" diye bağırması üzerine önce havaya 5-6 el ateş ettiğini aracın "dur" ihtarına uymayarak kaçmaya devam etmesi üzerine de uzun namlulu silahıyla aracın arkasından 3-4 el ateş ettiğini söyledi. 
 
Tutuksuz sanık Davut B., de, kaçan otomobili durdurmak için peşinden 8-9 el ateş ettiğini belirterek, aracın sağ arka lastiğine ateş ettiğini aracın içindekilere ateş etmediğini savundu. 
 
‘YANIMIZDA SAZ VARDI SİLAH YOKTU’ 
 
Sanık savunmalarının ardından araçta bulunan ve yararlanan müşteki Ramazan Altürk, liseden mezun oldukları için eğlenmek amacıyla Mimar Sinan Kent Ormanı'na gittiklerini anlatarak, "Yanımızda saz vardı. Uzun namlulu silah yoktu. Okuldan çıktıktan sonra gittik. Fotoğraf filan çekilecektik. Arabayı Demirhan sürüyordu. Ben de tam arkasında oturuyordum. Ormanın çıkışında polis bizi durdurdu. Demirhan'la konuşurken ben de arkadan onları dinliyordum. Polis birden bana dönüp, 'Sen ne bakıyorsun lan' diyerek silahını kafama doğrultu. Ben refleksle kendimi geri doğru attım. Sonra polisler de arabayı taramaya başladı" diye konuştu. Altürk, iddia edildiği gibi aracı hızlı kullanmadıklarını ve "dur" ihtarına uyduklarını savundu. 
 
‘CANIMI KORUYACAK OLAN İNSANLAR OĞLUMU ÖLDÜRDÜ’
 
Olayda ölen Barış Kerem’in annesi Melike Altınışık da, "Çocuğumun hiçbir günahı yoktu. Saz çalmak için pikniğe gitmişti ve suçsuz yere öldürüldü. Sanıkların tamamından şikayetçiyim" dedi. Altınışık, "Benim oğlum 21.00'de beni aradı. 'Anne 15 dakika sonra çıkıyorum' dedi. Gerçekten de çıkmış ama katiller oğlumu benden aldı" diye konuştu. Altınışık, devamında ise şöyle konuştu: "Biri bana söylesin 9 kurşunu benim oğluma kim sıktı. Benim oğlumun vücudundan 9 kurşun çıktı. Ben şimdi kime güveneceğim. Benim canımı koruyacak olan insanlar benim oğlumu öldürdü. Hala benim oğlumu öldürdükleri yerde görev yapıyorlar."
 
Ölen Oğuzhan Erkul'un annesi Seyran Erkul da, "Üniversite kazanacağına söz vermişti. Sabah işe başlayacaktı. İzin istedi 'işe başlamadan önce arkadaşlarla buluşayım' dedi. İzin verdim. Tıraş makinesi fişe takılı kaldı benim oğlumun" dedi.
 
Sanık polislerin savunmasının ardından avukatlar polislerin tutuklanmasını talep etti. Bu talebi reddeden mahkeme duruşmayı 27 Haziran'a erteledi.