'Salgın değil, algı yönetililiyor'

img

ADANA – Adana'da Kovid-19'a yakalananların sayısının her geçen gün arttığına dikkati çeken sağlık meslek örgütü yöneticileri, "Salgın değil, algı yönetilmeye çalışılıyor” diyerek, iktidara tepki gösterdi. 

Adana Tabip Odası  Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal, kentteki vaka sayısının Mayıs ayı ortalamalarına döndüğünü "Şu anda bütün önlemleri gevşeterek, insanlar ne kadar enfekte olabilirse, o kadar olsun görüşündeler. Herhalde enfekte olabildiği kadar insanın enfekte olmasını bekliyorlar" dedi.
 
Atılan normalleşme adımları ile birlikte koronavirüsü (Kovid-19) vakalarının yeniden artış gösterdiği kentlerden biri Adana. Kentteki vaka sayılarının artmasının nedeni olarak halkın “rehavete kapılması ve tedbirsizliği”ni gösteren Vali Mahmut Demirtaş, bu durumun sürmeesi halinde ek tedbirler alacaklarını duyurmuştu.
 
Ancak alınacağı dile getirilen önlemler bu zamana kadar alınmadı. Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal ile SES Adana Şube Başkanı Dr. M. Enir Akyüz kentteki vaka artışı üzerinde durup, olası tehlikere işaret etti. 
 
BİLGİ PAYLAŞILMIYOR
 
Geçen hafta Adana'da hastanede yatıp, tedavi gören kişi sayısının 280 kişi olduğu bilgisini paylaşan Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Hilal, kaç kişinin bu salgından ötürü ayakta tedavi edildiğinin bilmediğini, yetkililerin kendilerine açıklamada bulunmamasından ötürü vaka sayılarını net olarak bilmediklerini dile getirdi.
 
"Normalleşme" süreciyle birlikte vaka sayılarında artış yaşandığına dikkat çeken Ahmet Hilal, "Meslektaşlarımızda aldığımız bilgilere göre son zamanlarda hastane polikliniklerine gelen vaka sayısı Mayıs ayı ortalamalarına dönüş durumdadır. Türkiye'deki ortalama da öyledir. Daha fazla hasta enfekte olarak geliyor" dedi.
 
SONBAHARDA İKİNCİ DALGA
 
Hükümetin "Ekonomi mi, sağlık mı?" diyerek, ekonomiyi öncelediğini ifade eden Hilal, "Herhalde enfekte olabildiği kadar insanın enfekte olmasını bekliyorlar. Salgın eğer bu hızla devam ederse sonbaharda ikinci bir dalga ile daha şiddetli olacağı düşünülüyor. Umarız olmaz. Şu anda bütün önlemleri gevşeterek, insanlar ne kadar enfekte olabilirse, o kadar olsun görüşündeler" ifadelerini kullandı. 
 
Prof. Hilal, pandemi sürecinin sağlık çalışanlarında tükenmişliğe ve umutsuzluğa olay açtığını da dile getirdi. Sağlık çalışanlarının enfekte olma korkusu yaşadıklarını söyleyen Hilal, kentte kaç sağlık çalışanın enfekte olduğuna dair bilgilerinin olmadığını, bu konuda bilgi almak için yetkililere sordukları sorularında cevapsız kaldığını vurguladı.
 
AKYÜZ: SUÇU HALKA ATMA EĞİLİMİ VAR
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Sendikası Şubesi Eşbaşkanı Dr. M. Enis Akyüz ise, sözlerine salgın sürecinde 13 bin sağlık emekçisinin enfekte olup, 43 emekçinin yaşamını yitirmesini hatırlatarak başladı.
 
Yoğunluk nedeniyle Aile Sağlığı Merkezleri'nde (ASM) çalışan sağlıkçıların iş yükünün arttığını belirten Akyüz, birinci basamak sağlık hizmet görevlilerinin asıl işlerini yapamaz hale geldiğini kaydetti.
 
Hükümetin "normalleşme" süreciyle bulaşıyı yaygınlaştırdığını ve her geçen gün vaka sayısında ciddi artışlar yaşandığını söyleyen Akyüz, "Başlangıçta bu virüs için zengin, yoksul ayırt etmiyor deniliyordu. Şimdi ise varlıklı kesimin kendisini koruyabildiği, ancak yoksul kesimin virüs tehlikesi ile başbaşa kaldığı bir ortamdan söz edebiliriz. Halkın rehavete kapıldığını söyleyip, suçu halka atma eğilimi var. Ancak bilim kurulundakilerin dahi '15 Haziran'da rahatlama olacak, Temmuz'da günlük vaka sayısı 100'e düşecek' gibi söylemlerini hatırlıyoruz. Tüm tedbirleri kaldırdıktan sonra insanlar neden önlem almıyor diyemezsiniz. İnsanlar işine gitmek zorunda, insanlar hükümete güvenmek ister" diye konuştu. 
 
Akyüz, artış gösteren vakalara baktıklarında  çalışmak zorunda olan, işe gitmek zorunda olan kesim ile sağlık emekçilerinin daha yoğunlukla hastalığa maruz kaldığını gördüklerini de ifade etti.
 
Yine temaslı olan bir kişide belirti yoksa hekimin işlem yapmasını yasaklanmasını eleştiren Akyüz, bu konuda şunları söyledi: “Amaç nedir? Neden bir hekimin istem yapmasını kısıtlamaya çalışırsınız? Kit mi az? Yoksa vaka sayısını mı belli bir oranda tutmak istiyoruz? Eğer riskli grubu yeterince tespit etmezsek virüs dolaşmaya devam edecek ve en riskli grup da sağlık emekçileri.”  
 
İKİNCİ DALGANIN ÖNÜNE NASIL GEÇİLECEK? 
 
Salgının bu şekilde yönetilemeyeceğinin altını çizerek, “Salgın değil, algı yönetilmeye çalışılıyor” diyen Akyüz, salgının bu şekilde devam etmesi halinde sonbaharda olası bir patlamanın önüne nasıl geçeceklerinin önlerinin soru işareti olarak bulunduğunu ifade etti.