‘Mecbur olduğumuz için katlanıyoruz’

img

MUĞLA – Kimisi ailelerine bakmak, kimisi ise okul harçlığını çıkarmak için inşaatlarda çalışmak üzere yaşadıkları kentlerden Bodrum’a gelenler, zorlu ve güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda kalıp, yaptığı işin karşılığını alamamaktan şikayetçi. Mutfak ve lavabonun iç içe olduğu 10-15 kişilik koğuşlarda kalan işçiler, bayramda bile ailelerini görmeye gidemediklerini anlattı. 

 
Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik kriz ve işsilizk nedeniyle yaşadıkları kentlerde iş bulamayan binlerce insan, mevsimlik işçi olarak tarla ve bahçelerde ya da inşaatlarda, tekstil atölyelerinde çalışmak üzere batı kentlerine gitmekte. Emeklerinin karşılığını alamadıkları uzun, yorucu ve güvencesiz çalışma koşullarda yaşam mücadelesi veren bu binlerce insandan bazıları, inşaatlarda çalışmak için Muğla’nın Bodrum ilçesine gelenler. Çoğunluğu Kürt kentlerinden gelen inşaat işçileri, Yalıkavak Sanayi Bölgesi’nde bulunan ve mutfak, lavabo dahil her şeyin iç içe olduğu 10-15 kişilik koğuşlarda oldukça zor şartlarda  kalmakta. Kimisi geride bıraktığı ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak, kimisi de okul ihtiyaçlarını karşılamak için buralara gelen işçiler, işsizlik nedeniyle katlanmak zorunda kaldıkları zorulukları anlattı.
 
İşsizlik ve yoksulluğun sadece bu günle sınırlı olmadığını bunun yapısal bir sorun olduğunu ve bu sorun çözülmediği takdirde yaşam koşullarının düzelmeyeceğini dile getirdi işçiler.
 
‘GÖZÜMÜZÜ AÇTIĞIMIZDAN BERİ YOKSULLUK İÇİNDEYİZ’
 
Yaşadığı Van’dan çalışmak için buralara gelen işçilerden biri olan Aydın Çelik’e (30) göre, bölge kentlerindeki yüksek işsizliğin en büyük sebeplerinden birinin kamu yatırımlarının olmaması. Yıllardır çalışmak için batı metropollerine geldiğini ve işçi koğuşlarında kaldığını dile getiren Çelik, “Bizi buraya getiren koşullar maalesef ki maddi koşullar. Küçüklüğümden beri batı illerine gelerek inşaat sektöründe çalışıyorum. Kendi memleketimde kalmak ve orada ailemin yanında bir işte çalışmayı ben de istedim. Ama gözümüzü açtığımızdan beri yoksulluk içindeyiz. Başka bir çaremiz olamadığı için burada kalıyoruz” diyor. 
 
10-15 kişi birlikte yattıkları, insani koşulların uzağındaki bu koğuşlarda kalmak için kira ödediklerini söyleyen Çelik, “Kışın daha da şartlar ağırlaşıyor böyle yaşamayı kimse tercih etmez. ödüyoruz. Temizlik koşulları yok. Neredeyse her koğuşta bir banyo ve lavabo bulunuyor ve herkes onu kullanmak zorunda kalıyor.  Yemek yapma ve çamaşır yıkama yeri aynı mekanda  yapılıyor. Çok hijyenik şartlarda yaşadığımız söylenemez” diye belirtti.
 
EŞİ VE ÇOCUKLARINI YILDA 1-2 DEFA GÖREBİLİYOR
 
Ağrı Diyadin’den gelen Mehmet Yıldız da, 16 yıldır inşat işçisi. Yıldız, özellikle bölge kentlerinde hissedilen işsizlik ve neden olduğu yoksulluğun sadece bu günün sorunu olmadığını, artık yapısal bir soruna dönüştüğü düşüncesinde. 
 
Sürekli Türkiye ekonomisinin büyüdüğünden bahsedildiğini ama bölge kentlerinde bunu göremediklerini söyleyen Yıldız, hangi koşullarda çalıştıklarını şöyle dile getirdi: “Evliyim ve iki çocuğu var. Bazen 6 ay bazen de 1 yıl gibi zaman aralığında ailelerimizi görmeye gidiyoruz. Kim bunu gönüllü ister ki? Üstelik koşullarımız ortada. Bazen sular iki gün gelmiyor. Biz o zamanlarda tankerle taşıyoruz. Kaldığımız koğuş fiyatlar aylık 500 ile 700 lira arasında değişiyor. Yani koşullarına göre, koğuş fiyatları da değişiyor. Kirayı kendi aramızda ödüyoruz. Burada çalışan birçok kişinin sigortası yok. Bazı işverenler sigorta yaparken, bazıları da yapmıyor. Yani koşulların kötü olduğunu biliyoruz ama ekmeğimizin peşindeyiz, yapacak bir şey yok.” 
 
‘BUNUN BİR KADER OLAMADIĞINI BİLİYORUM AMA…” 
 
Onunla akraba olan Nimet Yıldız da, 23 yıldır inşaatlarda çalışarak geçimini sağladığını dile getiriyor. 
 
Buradaki işçilerin çoğunun birbirleri ile akraba olduğunu belirten Yıldız, inşaatlarda sıvacı olarak çalıştığını, her yıl sezon kapanıncaya kadar burada gelip, çalıştıktan sonra terkardan memleketine döndüğünü kaydetti. Çalışmak için buralara gelmesi gibi, çalışma koşşulları için “Bunun bir kader olamadığını biliyorum ama” diyen Yıldız, cümlenin devamını ise “bizim orada her şey farklı işliyor" diyerek getiriyor.
 
‘MECBUR OLMASAK KİM KALIR Kİ BURADA’
 
Henüz 24 yaşında olan Erdal Çayla ise, 12 yaşından beri inşatlarda çalıştığını dile getiriyor.  Yaptığı iş karşılığında günlük 100-120 TL yevmiye aldığını söyleyen Çayla, “8 kardeşiz, çalışmak zorundayım. Fakat bizim oralarda iş olmadığı için mecbur buralara geliyoruz. Çoğumuz iki seneye yakındır ailesini bile görmeye gitmiyor. Bayram geldi geçti gidemedik. Ailemiz orada biz burada, hayat koşulları işte” ifadelerini kullandı.  
 
Çalışma koşulları kadar yaptıkları işin karşılığını alamaktan şikayet eden Çayla, bu durum için “İşverenlerin umurunda değil zaten. Umurlarında olsa bu halde olmazdık. Mecbur olmasak kim kalır ki burada hep mecburiyetten” diye belirtti.
 
MA / Esra Solin Dal