Türkiye'de madencilik sektörünü oluşturan birlik ve sivil toplum örgütü başkanları İzmir’deki Ege Maden İhracatçıları Birliği binasında bir araya geldi. "Madencilik Sektörü İstişare Toplantı”sında bir sektörün yaşadığı yatırım sorunları tartışıldı. 

 

Toplantı sonrası, yazılı ortak bir açıklama yapıldı. Açıklamada, yatırım ortamının bozulduğuna vurgu yapılarak orman bedellerinin ödenemeyecek seviyedeki yüksekliği, orman izin başvurularının sonuçlanmasının yıllar alması, güvenlik soruşturmalarının çok uzun sürmesi, her işlem için ayrı güvenlik soruşturması yapılması, Zeytincilik Kanunu'nun madencilik yapılamaz boyutta uygulanması, kamu kurumlarının madenciliğe olumsuz yaklaşımları ve tüm süreçlerin öngörülemez hale gelmesi gibi sorunlardan kaynaklı madencilik sektörünün bozulduğu belirtildi. 

 

‘ORMAN İZİN BELGELERİNİ SADECE BAKANLIK VERSİN’

 

Sektöre karşı olumsuz yaklaşımlar nedeniyle madenciliğin 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 küçüldüğünün belirtildiği açıklamada, sektörde ciroların düştüğü, ihracatın da 5 milyar dolardan 4 milyar dolara gerilediğine dikkat çekildi. Madencilik sektöründe 2008 yılında orman izin belgesi 3 haftada alınırken, 2010 yılında bu sürenin 12 haftada, 2012 yılında ise 40 haftada sonuçlandırıldığının ifade edildiği açıklamada, “Orman izin belgesi için karar veren kurumların ortadan kaldırıp sadece Tarım ve Orman Bakanlığı'nın orman izin belgesi için kendisinin karar vermesi yeterlidir” denildi. 

 

 ‘ÖDENECEK BEDEL HAKKANİYETLİ OLSUN’

 

Açıklamada, madencilik sektöründe, özellikle izin prosedürleri, mülkiyet sorunları, orman mülkiyet bedellerinin yüksekliğinin madencilik projelerine ve yatırımlarına olan ilgiyi azalttığı belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Orman izin bedelleri bugün birçok altın madeni projesinde yatırım bedelinin yüzde 50’isini bulacak düzeye gelmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde mülkiyet bedeli yatırım bedelinin yüzde 2’isini geçemez. Bugün Kanada, Amerika, Avusturalya ve AB ülkelerinde alınan orman mülkiyet bedelleri bizim yaklaşık 35 katımız daha düşüktür. Bu da ister istemez yerli veya yabancı yatırımcının elini taşın altına koymasına engel oluyor veya gözünü korkuyor. Biz, üreticiler olarak hiç para alınmasın demiyoruz; ödenecek bedellerin hakkaniyetli olmasını talep ediyoruz. Bu sorunların çözümü için birçok alternatif üretilebilir. Biz burada her türlü katkıyı sunmaya hazırız” çağrısına yer verildi.     

 

‘CEZAİ YAPTIRIMLAR ÇOK AĞIR’     

 

”Yerli Madencilik" söylemini desteklediklerini ifade eden maden patronları, maddi ve cezai uygulamaların ağırlaştırılmasının çelişki olduğunu, yeni çıkan her yasa ve yönetmeliğin sektörün yükünü azaltmak yerine, daha da ağırlaştırdığını hatta sektörünün yüklerini kaldırılamayacak derecede arttırdığını ileri sürdü. Açıklamada, “Sadece ekonomik olarak büyümek için değil, daha sağlıklı ve iyi bir yaşam için de yeraltındaki varlıklarımızı değerlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu inanç ve bilinçle, topraklarımızın altında işletilmeyi bekleyen madenlerimizi işleterek milletimizin yararına sunmak istiyoruz. Ancak karşımıza çıkan engelleri ‘Yerli Madencilik’ söylemiyle bağdaştıramıyoruz” denildi.