İhraç edilen emekçiler: Gereken cevabı seçimde vereceğiz

img

VAN – İhraç edilen ve başvurdukları OHAL İnceleme Komisyonu tarafından olumlu yanıt alamayan emekçiler, ihraçların bir işten atma durumu değil sindirme politikası olduğunu belirterek, "Bu duruma gereken cevabı seçimlerde vereceğiz" dedi.

Türkiye’de ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası Van’da binlerce emekçi ihraç edildi. OHAL İnceleme Komisyonu'nu şuana kadar yüzlerce emekçinin yaptığı başvuruya ret kararı verirken, bu da "kurum kanaati" gerekçelerine dayandırılıyor. 
 
'ZULÜM HEP BİZİM PAYIMIZA DÜŞÜYOR'
 
Darbe girişimi ardından asıl baskının Kürt emekçilere yönelik olduğunu belirten Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Üyesi Adem Şahin de ihraç edilenler arasında. Son yıllarda baskıların şiddet ve savaş boyutunda olduğunu belirten Şahin, “15 Temmuz’dan itibaren bize bunun yansımaların ne olacağını düşünüyorduk. Nihayetinde eğitim emekçisiyiz, beli bir görüşümüz, ezilen halklar noktasında belli bir tarafımız vardı. Daha önce de bir saldırı yapılacağını düşünüyordu ve nihayetinde 15 Temmuz bunu tescilledi. Darbe bahane edilip Kürt muhaliflere saldırıldı. Çünkü biz biliyorduk ki bütün baskı ve zulümler bizim payımıza düşüyor. Nitekim o payımızı da fazlasıyla aldık" dedi. 
 
'TOPYEKUN MÜCADELE GEREKİYOR'
 
Kürt ve muhalif kimliğiyle mücadele ettiğini dile getiren Şahin, OHAL komisyonunun hukuki bir komisyon olmadığını belirtti. İhraç edildikten sonra dosyalarının OHAL Komisyonu'na devredildiğini belirten Şahin, 3 yıldır ihraç olmasına rağmen ne ile suçlandığını bilmediğini ifade etti. Tüm bu haksızlığa halk olarak ve ihraç edilen insanların birlikte mücadele etmesi gerektiğini belirten Şahin, "Bu zulmü bize reva görenler elbette bu halkın karşısında geri adım atacak ve biz bu şekilde işimize geri döneceğiz” dedi.
 
‘SEÇİMLERDE MESAJIMIZI VERECEĞİZ’
 
OHAL Komisyonun etkisiz ve yetkisiz olduğunu dile getiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Van Şube Eşbaşkanı Fatma Arslan, “Kurumsal ve kişisel bazda suçlamalardan dolayı ihraç edildik. OHAL Komisyonunun tek işi süreci uzatarak bizleri daha çok mağdur etmektir. OHAL Komisyonu bizim nazarımızda anlamsız ve hükümsüzdür. Bu hukuksuzluğa karşı mücadelemizi her alanda yapacağız. OHAL Komisyon'unda bu hukuksuz kararları alan kişiler bir yerden sonra mutlaka bu vicdani yükün altında kalacaklar. Bu açıdan seçimler kendimizi ifade etmenin tek aracıdır. Biz bu sistemin kuran ve bu sistemi istedikleri gibi yürütmeye çalışanların karşısında yapabileceğimiz tek şey sistemi değiştirmek. Sistemi değiştirmenin en büyük aracı da seçimlerdir. Seçimlerde 'biz varız biz buradayız siz bizi ekmekle işle terbiye etmeye kalkamazsınız' mesajını vereceğiz” diye konuştu.
 
‘ONURUMUZDAN VAZGEÇMEYİZ'
 
OHAL İnceleme Komisyonu’na yaklaşık 150 bin insan başvuru yaptığını belirten Serdar Çevik, ihraç edilenler olarak OHAL Komisyonu'na yaptıkları başvuruların büyük bir bölümünün reddedildiğini söyledi. Devletin yıllardır Kürtlere uyguladığı politikalardan birinin de ihraç politikası olduğunu ifade eden Çevik, "Tansu Çiller’in ‘nerede bir Kürt olursa oraya müdahale ederiz’ anlayışı halen hakim. Bizler maddi olarak çok sıkıntı yaşayabiliriz ancak şunu bilsinler ki bedenlerimizi veririz ama onurumuzdan olmayız. OHAL Komisyonu'na yapılan başvuruların büyük bir bölümü ret ile sonuçlanıyor. Ret kararı verilenler için yeni bir hukuki süreç başladı ancak bunun sonuçlanması da çok uzun sürecek. Bu AKP hükümetinin bir politikasıdır" diye konuştu. 
 
‘MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK’
 
Hukuksal olarak hiçbir şey yapamadıklarını belirten Eğitim Sen'li Meftun Atakan, OHAL Komisyonu'nun yaptığı başvuruya ret cevabı verdiğini söyledi. İhraç edilmelerine neden olarak çevresel ve istihbarı bilgilerin gerekçe gösterildiğini söyleyen Atakan, "İhraç edilen insanlar adeta tecrit altına alındı. Gelecek için olumlu bir şey öngöremiyorum. Geleceğimizin daha iyi olması için yapmamız gereken tek şey mücadele etmektir. Siyasal iklim değişmeden hiçbir şey olumlu gitmeyecektir. Sadece bizim açımızdan değil, ihraç olmayan emekçiler de ciddi bir korku ve her an ihraç olma tehdidi altındalar. Şuanda mücadele etmekten başka bir alternatif olmadığını düşünüyorum” ifadesinde bulundu. 
 
'İHRAÇ POLİTİKASI BİR SİNDİRME POLİTİKASIDIR'
 
OHAL İnceleme Komisyonu’ndan kendisine ret kararı verildiğini aktaran Tüm Bel Sen üyesi Ayfer Gelibolu, ihraç edildikten 6 ay sonra DTK delegesi olmasının dahi gerekçeye konulduğunu ifade etti. Türkiye'deki var olan hukuk sistemi değişmediği sürece bir şeylerin de değişmeyeceğini vurgulayan Gelibolu, "İhraç bir sindirme politikasıdır, işten atma politikası değil. Türkiye siyaset tarihine baktığımız zaman hükümetler bir yerel seçim sonrası devrilmişlerdir. O yüzden ben yerel seçimi saf bir seçim olarak görmüyorum. Tüm Türkiye’nin yerel seçimlerde bunlara cevap vermesi gerekiyor. Biz burada kayyumlara en iyi cevabı verirken batıdaki insanlar ise İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri hükümete kaybettirirse bu önemli bir gelişme olacaktır" dedi.