17 aydır eylemdeler: Alınterimizi istiyoruz

img

İSTANBUL - Hak gaspına karşı 17 aydır mücadele eden Real Market işçileri, bir yazı bir kışı geride bıraktı, fakat hala bir muhatap bulamadı. İşçilerden Ahmet Bağcı, “10 yıldır gecemi gündüzüme katarak çalıştığım alınterimi istiyorum” dedi. 

İstanbul’da Real Marketler zincirinin hileli iflas iddiasıyla kapanmasının ardından işsiz kalan ve tazminatları ödenmeyen işçiler, haklarının gasp edilmesini 17 aydır yaptıkları eylemlerle protesto ediyor. Haftanın 3 günü bir Metro Market önünde bir araya gelen Real Market işçilerine Uyum Macro Market işçileri de destek veriyor. 
 
Aylardır verdikleri mücadelede hala bir muhatap bulamamaktan yakınan işçiler, yaptıkları basın açıklamaları ve kasa kilitleme eylemleriyle mücadeleye devam etmede kararlı. Soğuk havaya rağmen eylemlerine devam eden işçiler, bir yandan hak arama mücadelesini sürdürürken, diğer yandan da yaşanan ekonomik krizden dolayı geçinememekten dertli. 
 
Real Market işçileri, 17 aydır verdikleri mücadeleyi ve yaşadıkları sorunları anlattı.
 
BİR YAZ BİR KIŞ 
 
Real Market’de 10 yıldır çalışan ve iflas ardından işten çıkarılan işçilerden Ahmet Bağcı, eylemde olma gerekçelerinin kıdem ve ihbar tazminatlarının verilmemesi olduğunu söyledi. Real Hipermarketlerinin Beğendik Şirketi’ne satılması ve hileli iflas etmesi ardından yaklaşık 500-600 işçinin mağdur edildiğini belirten Bağcı, “18 aydır bu eylemde olma amacımız bu hak gaspına dur demek içindir” dedi. Bu süre zarfında 10 yıl boyunca aidat ödediği Tez-Kop Sendikası tarafından hiçbir destek görmediğini de sözlerine ekleyen Bağcı, yaşadıkları deneyimleri şöyle anlattı: “Sendika demek örgütlülük demektir. Ama biz bunu kendi sendikamızdan görmedik. 17 ay önce hem işyerinden hem sendika tarafından kapı dışarı edildiğimizde bu vesileyle Nakliyat İş Sendikası ile tanıştık. Onlara derdimizi anlatıp sıkıntılarımızı söyledik. Bu konu hakkında bize haklı olduğumuzu söylediler. 17 ay önce de Güneşli Metro mağazasında eylemlere başladık. Bu eylemlerde bir yaz bir kış atlattık. Bununla birlikte para babalarını, sarı sendikaları gördük. Bu sendikalara ve patronlara provokatörlük yapan işçileri de gördük. Bizim amacımız işçi sınıfı mücadelesidir.”
 
İZİNDE EYLEMDE 
 
İşten çıkarıldıktan sonra 3 ay boyunca çalışmadığını ve ekonomik sorunlar yaşadığını dile getiren Bağcı, buna rağmen mücadeleyi sürdürdüğünü belirtti. Bağcı, devamla şunları söyledi: “Bu süreçte duyarlı olan arkadaşlarımızı bu haklı mücadeleye teşvik etmek için çalışmalar yaptık. Mücadeleyi ve haklı olduğumuzu anlattık. Daha yeni 6-7 aydır çalışıyorum. Haftada bir gün iznim var. Özel sektörde çalışıyorum. 12 saat çalışıyorum ama haftalık bir gün iznimi her gün sabah işe kalkar gibi kalkıyor, çocuğumdan feragat ederek eylem alanına geliyorum. Akşam saat 17.00’a kadar da arkadaşlarımızla eylemimizi yaparak hakkımızı arıyoruz. Gün sonunda da bir sonraki eylemde ne yapabiliriz diye ortak karar alıyoruz.” 17 aylık süre zarfında hiçbir yetkilinin kendilerine cevap olmadığını kaydeden Bağcı, “Biz dolaylı yollarla araya birilerini sokarak derdimizi anlatmaya çalıştık ama baktık ki ters tepiyor. Kendi hakkımızı kendimiz arıyoruz” diye belirtti. 
 
HAYAT ŞARTLARI ZORLAŞTI
 
Ekonomik krizle birlikte hayat şartlarının çok zorlaştığını ve asgari ücretin bunu karşılamaktan uzak olduğunu söyleyen Bağcı, “Eylem alanına gelebilmek için çok sıkıntı yaşıyoruz ama bu bizim haklılığımızın önüne geçemez. Ulaşımda 3 vasıta değiştiren ve çalışmayan arkadaşlarımız var ama biz bunları aştık” dedi. 
 
‘ALINTERİMİ İSTİYORUM’
 
Bağcı, şunları ifade etti: “10 yıldır marketlerde gecemi gündüzüme katarak çalıştığım alınterimi istiyorum. Bu talep değil aslında benim hakkımdır. Ben hakkımı istiyorum. Bu ülkede hak aramak suçsa onu bilmiyorum. Anayasa maddeleri çiğnenmek için mi var bu ülkede? Biz diyoruz ki Anayasa’nın gereğini yapın. Kıdem tazminatlarımızı istiyoruz. Talep etmiyor hakkım olanı istiyorum.”
 
'MÜCADELEMİZİ BİRLEŞTİRDİK'
 
14 yıldır Uyum Macro Market’de çalışan işçilerden Hasan Mercanoğlu da çalıştığı işyerinin Migros’a satılması ardından hak arama mücadelesini Real Market işçileriyle birleştirme kararı aldıklarını söyledi. Bu süre zarfında büyük direniş ortaya koyduklarını belirten Mercanoğlu, “Macro Market 2017 yılında ilk konkordato ilan eden firmalardan bir tanesiydi. Şimdi bu sayı binleri aşmış durumda. Birçok işçinin bizim yaşadığımız mağduriyeti yaşama olasılığı çok yüksek. 2018 Mart ayında şirketi kurtarmaya yönelik yapılan çalışmalarda küçülme kararı alındı. Küçülmenin bedelini de ilk biz işçiler ödedik. Firmamız Migros’ satıldı ve bizlere de ihbar süreleri bildirildi. Tazminatlarımızın ödeneceği söylendi ama net bir tarih verilmedi. Aylar geçti. Firma yetkililerine ulaşmaya çalıştık ama muhatap alınmadık. Eylemlerde darp edilerek gözaltına alındığımız da oldu ama biz vazgeçmedik” dedi. 
 
'GİDERLERİMİZİ KARŞILAYAMADIK'
 
İşverenlerin işçilerin alınterine göz diktiğini kaydeden Mercanoğlu, “İşsizlik maaşı yeni bir iş bulana kadar bize nefes aldırtacak diye düşünmüştük ama maalesef öyle olmadı. Bir başımıza kaldık. Maddi olarak direk sıkıntı yaşadık. Giderlerimizi karşılayamadık. Çevrenin, arkadaşlarının ve yakın dostlarımızın katkılarıyla bu aşamaya kadar geldik” diye konuştu. 
 
MÜCADELEYE DEVAM
 
Verdikleri mücadele sonucunda geçtiğimiz haftalarda Macro Uyum işçileri olarak kazanımlarını elde ettiklerini ama mücadelenin bitmediğini sözlerine ekleyen Mercanoğlu, “Real Market işçisi arkadaşlarımızın amacının da zafere ulaşması gerekiyor. Bu bağlamda eylemlerine katkı sunmak bir sorumluluktur. Bir birey olarak empati kurduğumuzda da o arkadaşımızın da desteğe ihtiyacı olduğunu anlarız. Halkın da bu işçileri desteklemesi gerekiyor. Biz de o sorumlulukla arkadaşlarımız haklarını alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Şu an ülkenin birçok yerinde işçiler mağdur ediliyor. Direnişimizin o tür direnişlere de vesile olmasını istiyorum” şeklinde konuştu. 
 
SENDİKALAR DİRENİŞİ GÖRMÜYOR
 
Aylardır eylemde olan işçilere destek veren Sendika Örgütlenme Uzmanı Mehrali Yücedağ ise, 13-14 yıl boyunca işçilerden aidat alan Tez-Kop Sendikası’nın bu süreçte işverenlerle birlikte hareket ettiğini hatırlatarak, “Bu direnişi, eylemleri engellemeye yönelik davranışlar içerisine girdi. Biz de bu anlayışa karşı Nakliyat İş Sendikası’yla birlikte işçilere destek olmak için eylemlerindeyiz” dedi.
 
Yücedağ, yaşanan iflas örneğinde yasal olarak ilk önce devletin sonra da işçilerin alacağının ödendiğini söyleyerek, “Devletin alacağı toplamda 10 milyon civarında. İşçilerin alacağı 30 milyon. Tüm alacaklıların alacağı 200 milyon. İflas masasında da 10 milyon var. Devlet alacağını aldıktan sonra geriye hiçbir şey kalmıyor. Sendika avukatlarının da muhatap olarak gösterdikleri yer iflas masası. Bu bizim için muhatap değildir, olamaz da. Yıllar sonra belki sonuçlanacak bir dava var ve o davanın sonucunda orada bir para da kalmayacak. Kazanılacak bir davada da sadece işçilerin ellerinde bir kağıt parçası kalacak. 
 
Aradan geçen 17 aya rağmen görüşmeler yapılarak randevular verildiğini belirten Yücedağ, “Her ne hikmetse randevulardan vazgeçiliyor. Altında yatan nedenlerden biri sarı sendikacılıktır. Tez-Kop ve Sosyal İş Sendikası arada olmasaydı şimdiye kadar bu iş çözülmüş olacaktı. Türkiye’de DİSK de dahil hiçbir sendika bu direnişi görmüyor. İşverenin en fazla güvendiği durum da bu” diye ifade etti.
 
‘İŞÇİLERİN ALACAKLARI VERİLSİN’
 
Yücedağ, son olarak şunları söyledi: “Talepler çok açık. İşçiler yasal haklarının tamamının ödenmesini istiyor.  Bütün alacaklarını alsalar bu iş bitecek. Metro, yasal olarak bunu vermek zorundadır. Burasını kazandığımızda işçiler sadece kendi gasp edilen haklarını kazanmış olmayacak. Burada aylarca sarı sendikacılığa karşı da bir mücadele veriyoruz. Onlar da kaybedecek. Sendikacılar da kendilerine çeki düzen vermek zorunda kalacak. İşçiler sadece kıdem tazminatlarını kazanmayacak, aynı zamanda kendilerine özgüvenleri de gelecek. Eylemlerimiz şu an için böyle devam edecek ama önümüzdeki günlerde başka bir noktaya evirilip evirilmeyeceği daha net ortaya çıkacak.”
 
MA / Necla Demir