Genel-İş: Krizin faturasını emekçiye değil sermayeye kesin

img
İSTANBUL- DİSK’e bağlı Genel-İş İstanbul Şubeleri, ekonomik krizin faturasının emekçilere değil sermayeye kesilmesini istedi.
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) İstanbul Şubeleri, ekonomik krizin faturasını çalışanlara kesilmesine tepki göstermek amacıyla Kadıköy İskelesinde bir araya geldi. Yapılan açıklamada, “Taleplerimizi haykırıyoruz. Krizin faturasının emekçiler ödemeyecek. Ücretler derhal artırılsın. Vergi adaleti sağlansın. Krize karşı direnişçi. Elektriğe, suya, doğalgaza zam yapılmasın. Kamuda kadro istiyoruz” pankartı açıldı. “Krizin faturasını işçiler ödemeyecek” ve “Maaşlara ek zam istiyoruz” dövizleri taşınan eylemde sık sık “Kadro hakkımız söke söke alırız”, “Susma sustukça sıra sana gelecek” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganlarının atıldı. Açıklama yoğun polis ablukası altında yapıldığı görüldü. 
 
‘KRİZİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEK İSTEMİYORUZ’ 
 
Burada basın açıklamasını Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan yaptı. Yaşamın emekçi ve işçi sınıfı için zorlaştığına dikkat çeken Çalışkan, “Hayat pahalılığı sonucunda eriyen ücretler yaşamı işçiler için giderek zorlaştırıyor. İnsanlar iş arıyor ama bulamıyorlar. Enflasyon son 15 yılın en yüksek düzeyine ulaştı. Temel tüketim maddeleri iki katına çıktı. Faturalarımız kabarıyor. Elektriğe ve doğal gaza yapılan zamlar hepimizi etkilemekte. Artık temel gıda ihtiyacımızı bile karşılayamayacak duruma geliyoruz. Evet kriz var ancak bu krizin bedelini biz ödemek istemiyoruz. Bu krizin bedelini bu krizi yaratanlar ödesin” diye konuştu. Ekonomik politikalar sonucu işsizliğin 6 milyonu aştığı bilgisini veren Çalışkan, bunun çok büyük bir toplumsal sorun haline geldiğini de söyledi.
 
 ‘KHK İLE GELEN DÜZENLEMELER HAKKANİYETE UYGUN DEĞİL’
 
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK)  yapılan düzenlemelerin eşitsiz ve hakkaniyete uygun olmadığını ifade eden Çalışkan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “KHK’yla gelen düzenlemede sendikal haklar ihlal edildi. Ortada Anayasa ile garanti altına alınmış sendika, toplu iş sözleşmesi ve grev hakları varken, üstelik bu haklar ayrıca uluslararası sözleşmelerin güvencesi altındayken işçilerini evrensel sendikal hakları merkezi idareye geçişi yapılanlar için 31 Aralık 2020’ye; belediye işçilerinin belediye şirketlerine geçişi yapılan işçiler için 30 Haziran 2020 tarihine kadar askıya alınmıştır. Ayrıca işçilerin bu haklarını askıya almak yetmezmiş gibi ücret artışları 6 ayda bir kez yüzde 4 artışla sınırlanarak işçiler ekonomik açıdan cezalandırılmıştır.”
 
‘İŞÇİLERİN TALEBİNİ KARŞILAMALI’
 
Çalışkan, iktidarın alması gereken somut önlemleri sıraladı. Önümüzdeki aylarda enflasyonun daha artacağını ve hayatın pahalılaşacağını belirten Çalışkan, “Bu durumda üreticilerin yarıya yakının oluşturan asgari ücretle geçinen işçilerin ücretlerinde artış yapılması asgari ücretin artırılması zorunlu hale gelmiştir. Bu işçiler açısından yaşamsal bir gerekliliktir. Siyasi iktidar işçi sınıfının bu talebini karşılamalıdır” ifadelerin kullandı. OHAL döneminde işten çıkartılan ve ihraç edilen üyeleri için adalet istediklerini belirten Çalışkan, ihraç edilen üyelerinin işe iadesini talep etti. Çalışkan, hakları ve emekleri için demokrasi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.
 
‘KRİZİN FATURASI SERMAYEDARLARA KESİLSİN’
 
Ardından söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’nin son derece tehlikeli bir krize sürüklendiğini söyleyerek, “Bu krizin sorumluları yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin uyguladığı politikalar ve onların tercihleridir. Yıllardır dış borçlanmaya dayanan, aldığı borcu da betona gömen üretimi değil sürekli tüketimi artıran politikalar Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Ve bu kriz bu ülkeyi yönetenlerin ve bu politikalardan nemalanan sermaye çevrelerinin yarattığı bir krizdir. Bu krizi biz yaratmadık. Bizler yıllardır bu ülkede iş yerlerimizde kimi zaman ölümü göze alarak alnımızın teriyle çalışıyoruz. Bu krizin faturasını ücretlerimizde azalmayla, kıdem tazminatına el uzatılmasıyla, zorunlu bireysel emeklilik sigortasıyla ve hatta yıllardır bizim alın terimizle birikmiş olan işsizlik sigortasına el uzatılarak sermayeye peşkeş çekerek krizin bütün yükü bize ödetilmek isteniyor” diye belirtti. “Bugün Türkiye’nin 467 milyar dolar borcu var” diyen Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Bu borcun üçte ikisi sermayenin borcudur. İşçi sınıfı borçlu değil tersine işçi sınıfı alacaklıdır. Yıllardır alnımızın teriyle ürettiğimiz değerlerden payımızı alamadığımız için alacaklıyız.  Ve bu krizin faturasını bizler ödemeyeceğiz.”