‘Her 4 saatte bir işçi yaşamını yitiriyor’

img

İZMİR – İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü dolayısıyla açıklama yapan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Türkiye’de her dört saatte bir işçinin evine ekmek götürmek isterken yaşamını yitirdiğini açıkladı. 

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü dolayısıyla şube lokalinde açıklama yaptı. TMMOB’a bağlı odaların yöneticilerinin katıldığı açıklamayı Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şube Yöneticisi Cengiz Göltaş yaptı. 
 
3 Mart tarihinin Türkiye’nin en önemli maden facialarından biri olan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği 1992 Kozlu Maden Faciasının yıldönümü olduğunu hatırlatan Göltaş, 2013 yılından bu yana iş cinayetlerine karşı çıkmak için her 3 Mart’ta sokağa çıktıklarını söyledi. Türkiye’de çalışma yaşamında yaşanan ölümlerin uzun zamandan beri sistematik bir hal aldığını belirten Göltaş, “Bu yüzden yaşanan ölümler kamuoyu tarafından kaza değil, cinayet olarak adlandırılmaktadır. Bu cinayetin failleri, kâr hırsını can güvenliğinin önünde tutanlardır. Bu durumu görmezden gelen, gerekli denetimleri yapmayan, sorumluları hak ettikleri biçimde cezalandırmayanlar da iş cinayetlerinin müşterek failleridir” dedi. 
 
‘HER 4 SAATTE BİR İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRİYOR’
 
Basına yansıyan rakamlara göre 2017 yılında Türkiye’de en az 2 bin 6 işçinin yaşamını yitirdiğini kaydeden Göltaş, “Yani ülkemizde her 4 saatte bir emekçi, evine ekmek götürebilme gayretinin bedelini hayatıyla ödemektedir. Daha ucuza, daha çok ve daha hızlı üretim yapabilmek için kimileri tersanede, kimileri inşaatta, kimileri boyahanede, kimileri madende, kimileri tarla yolunda, kimisi yüksek gerilim hattında can vermektedir” ifadelerini kullandı. 
 
İş cinayetlerinin her yıl artmasının Türkiye’de insan hayatına verilen değeri ortaya koyduğunu belirten Göltaş, “İş cinayetlerini önlemek için atılması gereken ilk adım, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna kamusal bir anlayışla yaklaşmaktır. Başta, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olmak üzere bu alana ilişkin tüm yasalar, kamusal bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir. Her şeyden önce emekçilerin gelecek kaygısı hissetmeyeceği, güvenli bir çalışma ilişkisi yaratılmalıdır. Bunun için de İş Kanunu’nda yer alan ‘telafi çalışması’, ‘denkleştirme’, ‘çağrı üzerine çalışma’, ‘kısmi süreli çalışma’, ‘asıl işveren-alt işveren ilişkisi’ ve ‘geçici iş ilişkisi’ gibi esnek ve kuralsız çalışma hükümleri derhal kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
 
‘DEVLET VE İŞVERENLER SORUMLULUKLA YAKLAŞMIYOR’
 
“İşçi sağlığının korunması ve iş güvenliğinin sağlanması devletin ve işverenin sorumluluğundadır” diyen Göltaş, “Ne var ki, devlet kurumları da, işverenler de, konuya bu sorumlulukla yaklaşmamaktadır. 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na rağmen iş cinayetlerinin her geçen yıl artması, Soma’da, Ermenek’te, Elbistan’da, Şirvan’da, Şırnak’ta ve 3. Havalimanı’nda birbiri ardına yaşanan iş facialarının nedeni devletin ve işverenin bu sorumsuz tutumudur. Eksiklikleriyle yasalaşan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, zaman içinde yapılan değişikliklerle tamamen işlevsiz hale getirilmiştir. Kanun, TMMOB ve TTB başta olmak üzere meslek örgütlerinin katkı ve önerileriyle, kamusal bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir” dedi. 
 
Göltaş, tüm kamuoyunu iş cinayetleri konusunda duyarlı olmaya çağırdıklarını söyledi.