68 yaşında 21 gündür Kaz Dağları’nda nöbette: Nefesimize sahip çıkalım

img

BALIKESİR - Kaz Dağları için 21 gündür süren Su ve Vicdan Nöbeti’ne Çanakkale'nin Keçihanlı köyünden katılan 68 yaşındaki Asiye Kreşir, “Kaz Dağları bizim nefesimiz, hep birlikte nefesimize sahip çıkalım” çağrısı yaptı. 

Kanada merkezli Alamos Gold’un taşeronu olan Doğu Biga Madencilik Şirketi’nin Çanakkale’deki Kaz Dağları çevresindeki Kirazlı köyü yakınında çıkarmak istediği altın madeni için yapılan ağaç kıyımlarına tepki amaçlı Keçihanlı köyünden gelen 68 yaşındaki Asiye Kreşir 26 Temmuz'dan bu yana Su ve Vicdan Nöbeti eylemine katıldı.  Kreşir, 7’den 70’e herkesi Kaz Dağları’na sahip çıkmaya davet ederek, “Kaz Dağları bizim nefesimiz hep birlikte nefesimize sahip çıkalım” dedi. 
 
'KAZ DAĞLARI ÇÖL OLMASIN’
 
Çanakkale'nin Çan ilçesine bağlı Kaz Dağları eteklerinde bulunan Keçihanlı köyünde 45 yıldır ikamet eden Kreşir, çocuk yaşta zorla evlendirildiğini belirterek, 2 çocuğunun olduğunu söyledi. Kreşir, eşinin fabrikada kendisinin ise tarım ve hayvancılık yaprak geçimlerini sağladıklarını söyledi. Çanakkale’yi, ülkenin doğal güzelliklerini sevdiğini dile getiren Kreşir, “Kaz Dağları bizim nefesimiz orayı daha çok seviyorum. Kaz Dağları’nın çöl olmasını istemiyorum. Kaz Dağları hep yeşil kalsın. Bitki örtüsü devamlılığı, Kaz Dağları’nda dünya döndükçe dursun” diye belirtti. 
 
'ÇANAKKALE KAZ DAĞLARI DEMEKTİR'
 
Kaz Dağları’nın dünyada bir tane olduğunu vurgulayan Kreşir, bitki örtüsünün dünyanın hiçbir yerinde olmadığını söyledi. Çanakkale'nin Kaz Dağları olduğunu ifade eden Kreşir, “Bir ağacın, bir çekirdekten bir yılda büyütüp, 30-40 yılda meydana geldiğini bütün insanlar bilmeli. Ve bu ağaçlar, bir günde meydana gelmiyor, bu yüzden bir günde bu ağaçlar kül olmamalı, buna sahip çıkmalıyız" ifadelerini kullandı. 
 
'EYLEMİMİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİM’
 
Dağların üzerinden bir rant sağlamak yerine başka yerlerde fabrikaların kurulması gerektiğini söyleyen Kreşir, doğasının tahrip edilip, kazanç sağlanmasını istemediklerini belirtti. Doğayı kirletmeden burada yaşayan insanların yaşamsal ve geçim kaynaklarının yok edilmemesi gereğinin altını çizen Kreşir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nereye bakarsanız Rüzgâr Enerji Santrali (RES) ve Jeotermal Elektrik Santrali (JES) var. Çan'ın etrafına kurulan termik santralden dolayı doğamız çok kirleniyor. Çan'ın bitki örtüsünün yüzde 50’si öldü. Ben köye yeni gelin geldiğim zamanlar, köye bir domates ekerdik bin domates olurdu. Şimdi ise bir domatesi ekiyorsun tam meyve veriyor, hava kirliliğinden dolayı hemen ölüyor. Burada fabrika, kömür ocağı ve iki tane termik santral var. Bütün bunlar hiçbir önlem alınmadan yapıldı. Kaz Dağlarındaki maden çıkarma işlemleri konusunda halkın yeterince bilinçlendirilmedi. Eğer bu maden arama gerçekleşirse, bizden sonraki kuşaklara koca bir çöl bırakmış olacağız. Doğanın yok olmasına karşıyım. Dünyanın neresinde olursa olsun doğayı ağaçları çok seviyorum. Direnişin sonuna kadar arkasındayız. Yabancıları köyümüzde istemiyoruz. Kanada'da altın var, neden orada çıkarmıyorlar? Gitsinler Amerika’da arasınlar. Neden Kaz Dağları, burası sahipsiz mi? Bu yüzden kanımın son damlasına kadar bu eylemi sürdüreceğim."
 
MA / Esra Solin Dal – Zemo Ağgöz