Yılmazköy’e yeni JES’ler kuruluyor

img
AYDIN - Yılmazköy’de yeni JES kurmak için harekete geçen Maren Ken-Kipaş isimli şirkete köylüler izin vermiyor. Köy halkından Şermin Çetin, şirketin yasal hiçbir izni bulunmadığını belirterek, “Bile bile bizi zehirliyorlar. Bu bir cinayettir” diye tepki gösterdi. 
 
Aydın Merkez ilçesi Efeler'e bir kilometre uzaklıkta olan Yılmazköy Jeotermal santral istilası altında. Köyü de içine alan ve Dikilitaş Mevki olarak isimlendirilen bölgede 5 yıl önce birkaç köylünün arazilerini satmaya başlamasıyla JES’ler kuruldu. Maren Ken-Kipaş adlı şirket JES borularını köy içinde evlerin arasından, yolların kenarından, altından, üstünden, derelerden geçirerek kurmuş. 
 
Tüm köyü JES’e boğan şirket bununla da yetinmeyip Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne ait olan su kanalı üzerinden protokol imzaladığını ileri sürerek, tarım arazilerinin ortasından bora döşeme çalışmalarına başladı. Köylüler günlerdir tarlalarının kıyısından geçecek olan borulara karşı çıkıyor. 
 
‘KANUNA UYSALAR BU İŞLEMLERİ YAPAMAZLAR’
 
Yılmazköy’lü olan Aydın Çevre ve Kültür Platformu (AYÇEP) Üyesi Şermin Çetin, şirketin elinde ÇED raporu, kamulaştırma kararı ve mahkeme kararı bulunmamasına rağmen JES barosu döşemek için ağaç kesmeye başladıklarını kaydetti. Çetin, “Biz bu kanalı zamanında sulama kanalı olsun diye DSİ’ye yer verdik. Bunu getirsinler sonrada JES döşesinler diye vermedik. JES kanuna göre tarım arazilerinin olduğu belli bir uzaklık mesafesi olması gerekiyor. Bunlar hiçbir şeyi kanuna göre yapmıyorlar, kanuna uysalar bu işlemlerin hiçbirini yapamazlar. Beş gün önce köye geldiler. Özellikle boruların arazilerinin kıyısından neredeyse içinden geçecek olan köylüler karşı koymaya başladı. Karşı koymalarına rağmen kimi çalışmalar yapılmış burada. En önemlisi meyve veren zeytin ağaçlarını kesmişler. Bizimle onlarla arasında olaylar yaşandı. Jandarma geldi karakola götürdüler. İfadelerimiz alındı. Ama sonuna kadar bu şirketten şikayetçiyiz” ifadelerini kullandı. 
 
‘BU BİR CİNAYETTİR’
 
Çetin, Türkiye’nin en verimli topraklarının zehirlendiğine dikkat çekerek, “Bakın nereden bakarsak bakalım bu iş yanlış. Köyün içindeki kanaldan su geçiyor. Köylüler bu kanalın suyuyla toprak sulaması yapıyor. Peki bu JES boruları kanalın etrafına kurulmaya başlandığında onların açılan vanaları var, o vanalardan zehirli gazlar çıkıyor. İster istemez o vanaları açmak zorundalar. Bu kimyasal akıntılar bizim su kanalımıza karışacak. Sadece DSİ’nin izin vermesiyle olacak bir iş değil. Çevre Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere her yerden izin almaları gerekir. Bile bile bizi zehirliyorlar. Bu bir cinayettir. Doğadaki tüm canlıları öldürüyorlar” diye belirtti. Çetin şirketin tüm faaliyetlerine karşı ellerinde onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen, JES’leri durduramadıklarını ifade etti. 
 
‘JES’E KARŞI NÖBETE BAŞLIYORUZ’
 
JES borularının arazisinden geçtiğini belirten Ali Şahan, günlerdir çalışma yapmak isteyen şirket yetkililerine karşı direndiğini söyledi. Köyün tamamen JES’ler tarafından işgal edildiğini belirten Şahan, “Gece saatlerinde bu borulardan köye yayılan bir lağım kokusu var. Bütün köyü zehirliyor bu koku. Hepimiz kanser hastalığıyla karşı karşıya kaldık. Bu JES yetmezmiş gibi bide yenilerini yapmaya çalışıyorlar. Bu yapmak istedikleri JES’ler benim gibi birçok köylünün arazilerini bitirecek. Bir yasal belgeleri olmamasına rağmen devletin resmi yetkilileri hiçbir şekilde sesini çıkarmıyor. Kesinlikler birileri para kazanacak diye hem sağlığımızdan hem de toprağımızdan olmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Şahan JES’lere karşı köylüler olarak örgütlenerek nöbete başlayacaklarını duyurdu. 
 
MA / Nimet Ölmez