EGEÇEP'ten su ve ormanları koruma çağrısı

img

İZMİR - EGEÇEP, Dünya Ormancılık ile Dünya Su günlerine ilişkin yaptığı açıklamada, canlı yaşamı için önemli olan su ve ormanların korunması çağrısı yaptı. 

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 21 Mart Dünya Ormancılık Günü ile 22 Mart Dünya Su Günü'ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Birbiriyle bağlantılı olan 2 önemli günün dünya iklim döngüsüyle doğrudan ilişkili olduğunun belirtildiği açıklamada, "Tüm canlıların en doğal hakkı olan su, uygulanan yanlış politikalar sonucu günümüzde hızla azalmakta, kirlenmekte ve tekelleşmektedir. Ormanlarımız ise yangınlar, madencilik, sanayi, kentleşme baskıları altında tüketilmektedir. Bu nedenle Dünya Ormancılık günü ve Dünya Su Günü, giderek 'kutlanacak' birer gün olmaktan çıkmaktadır.Kullanılabilir sularımız azalıyor. Bir yandan küresel iklim değişikliği sonucu kuraklık artışları, diğer yandan suların yanlış kullanımı, sularımızın hızla azalmasına neden olmaktadır. Hızlı nüfus artışı, kişi başına düşen su miktarının azalmasındaki bir başka etmendir. Hepimiz, sağlıklı suya erişimin her yıl daha da zorlaştığının farkındayız" denildi. 

 
SU TİCARİ METAYA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
 
Türkiye'de kullanılabilir toplan su miktarının 112 milyar m3 olduğu ve kişi başına yıllık su tüketiminin ise 2011 verilerine göre bin 519 m3 iken günümüzde bu rakam bin 333 m3'e düştüğü ve bu rakamlara göre su fakiri bir ülke olduğu vurgulanarak, su gibi yaşamın temel kaynağının ticari metaya dönüştürülmesi eleştirildi. 
 
EGEÇEP suyun korunması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
 
"* Suyun ve enerjinin ticarileştirilmesi amacıyla kurulan ve kurulacak olan tüm barajların yapılmasına karşıyız. 
* Bütün su havzalarının koruma altına alınması, su havzalarında madencilik ve kirletici sanayi faaliyetleriyle mevcut havza işgallerine son verilmesini istiyoruz. 
 
* Yaşamlarını geçimlik tarım yaparak sürdüren küçük çiftçilerin sulama sularının paralı hale getirilmesine karşıyız. Akarsuları, gölleri, göletleri şirketlere teslim ederek, sadece parası olan çiftçilerin suya erişimine neden olacak olan su özelleştirmelerine göz yummayacağız.
 
* Suyun ticarileşmesi sonucunda, yeterince su kullanabilme olanağı bulamayacak olan halkların, toplumsal ölçekte artacak zehirlenme, bebek ölümleri, salgın hastalıklar, sakat doğumlar ve benzeri sağlık riskleri ile karşı karşıya kalmaktadır. 
 
* Evlerde, 4 kişilik ailenin gereksinimini karşılayacak miktarda su tüketiminin ücretsiz sağlanmasını talep ediyoruz. 
 
* Yeni sulama barajları yapmak için harcanacak paraların, damla sulama tesislerinin kurulmasına harcanması gerektiğine; böylece üretimin daha çok artacağına ve maliyetin düşeceğine inanıyoruz.
 
* Enerji amaçlı barajların ve HES regülâtörlerinin, ekolojik dengeyi bozduğunu, baraj ve HES yapımı yerine kayıp–kaçak oranının düşürülmesinin ve enerjinin etkin kullanımının sağlanmasının şart olduğunu vurguluyoruz.
 
* Aşırı su tüketen kirli sanayilerden vazgeçilmelidir.
 
* Başta Gediz ve K. Menderes olmak üzere akarsularımızın havzalarında kurulu sanayi tesislerinin, en az sulama suyu seviyesinde arıtma yapmaları sağlanmalı, bunu yapmayan kuruluşlar kapatılmalıdır. Bu akarsularımızdaki aşırı kirliliğin giderilmesi için bilimsel çalışmalara hızla başlanmalıdır."
 
ORMAN BEKÇİSİ OLMA ZAMANI
 
Ormanların da canlı yaşamının sürmesi için korunması gereken ekolojik bir varlık olduğuna dikkat çekilen açıklamada,  talancı zihniyet tarafından ormanların yalnızca "odun" olarak görüldüğü, "Küresel iklim değişikliği, atmosferdeki karbon oranının ve sera gazlarının artışı, hava kirliliği, çölleşme, kuraklık, temiz su rezervlerinin azalması, toplumları ve dünyayı tehdit etmekte, ormanların önemini bir kat daha artırmaktadır. Şimdi herkesin ormanların bekçisi olma zamanı. Canlı yaşamının sürmesinden, hukukun üstünlüğünden yana olan herkesi, ormanları 'odun' olarak gören zihniyete karşı mücadele etmeye çağırıyoruz" ifadelerine yer verildi.