Barka: Kurşun fabrikası 219 kat radyasyon saçıyor

img

İZMİR - Gaziemir’de faaliyet gösteren kurşun fabrikasının atıklarına yıllardır çözüm bulunmuyor. Ekolojist Ertuğrul Barka, “Kurşun fabrikası 219 kat radyasyon saçmaya devam ediyor. Yaklaşık 3 yıldır bertaraf edilmesine yönelik hiçbir çalışma yapılmadı" dedi. 

İzmir'in Gaziemir ilçesine bağlı Aydın mahallesinde 1944 yılından bu yana faaliyet gösteren Sedat Avcı Kurşun Fabrikası 2010 yılında kapatılmıştı. Binlerce insanın yaşadığı ilçede, AVM'lerin ve şehirlerarası yolun yakınlarında bulunan eski kurşun fabrikası bahçesinde radyoaktif atıklar olduğu geçtiğimiz yıllarda ortaya çıktı.  Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), 2012 yılında yaptığı incelemede bölgede radyoaktif atıkların olduğunu belirterek, düzenli bertaraf edilmesi gerektiği tespitinde bulundu. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca adım atılmazken, hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’ndaki eksiklikler nedeniyle Ekolojistler ve mahalle sakinleri itiraz etti. İtirazın ardından 2015 yılında çalışmalar durduruldu. 2017 yılında yeniden başlayan çalışmaların da firmanın yapısında yaşanan değişiklikler nedeniyle durduğu ortaya çıktı.
 
‘RADYOAKTİF ÇÖPLÜK HALİNE GELDİ’
 
Atıklar halen uluorta dururken, tehlike saçmaya devam ediyor. Kapatılan fabrikanın yaklaşık 300 metre mesafesinde çevresinde bir ilkokul bulunurken, kimyasal koku mahalleyi sarmış durumdadır. Nükleer atık nedeniyle bölgede kanser vakalarında yaşandığı yurttaşlar sık sık dile getiriliyor. Ekolojist Ertuğrul Barka, Kurşun fabrikasının kuruluş amacının hurda akülerden kurşunun geri kazanılması için olduğunu hatırlatarak, çıkarılan atıkların atılmadığı ve fabrikanın bulunduğu bölgenin bir radyoaktif çöplük haline geldiğini dile getirdi. Barka, “Fabrika alanındaki cüruf döküm alanından alınan atıklar, Kocaeli'ndeki İZAYDAŞ tesislerine gönderildiğinde yüksek oranda radyoaktivite tespit edildi. Sorumlular ve yetkililer bu olayı yedi yıl gizledi. Sonunda uzmanlara yaptırdığımız ölçümlerde de radyoaktiviteyi doğrulayan verilere erişildi. Türkiye'de nükleer enerjiyle çalışan bir tesis, bir enerji santrali yokken Türkiye'de radyoaktif atıklar vardı. Bu radyoaktif atıklar Türkiye'ye hangi yolla ve nereden girmişti? Kurşun fabrikası 219 kat radyasyon saçmaya devam ediyor. Yaklaşık 3 yıldır bertaraf edilmesine yönelik herhangi bir çalışma yapılmıyor” diye konuştu.
 
‘ŞİRKETE 50 MİLYON TL VERİLDİ’
 
Türkiye'nin nükleer atık çöplüğüne dönüştüğünü vurgulayan Barka, nükleer atıkların güçlü siyasal destek olmadan ülkeye sokulamayacağını belirtti. Barka, Gaziemir ilçesinde radyoaktif cüruf döküm alanında TOKİ projeleri hayata geçirilmek istendiğinin altını çizerek, “Bu bölgede ayrıca kentsel dönüşüm direnişleri de var. Halk tedirgin ve huzursuzdur. Bu tedirginliği ve huzursuzluğu gidermek için şirkete 50 milyon TL İdari para cezası verildi. Ancak şirket buna itiraz etti. Paran tahsil edilip edilmediği bilinmiyor. Üstelik buraya bir de tehlikeli atık geri dönüşüm tesisi yapılmak istendi. Halkın direnişiyle ve yerel seçimler nedeniyle şimdilik bir durgunluk söz konusu. Şirket aynı yatırımını Torbalı ilçesinin verimli tarım topraklarında gerçekleştirdi. Bu tehlike devam ediyor demektir. Radyoaktif atıkların Türkiye'ye nereden girdiği ve kimlerin bu belayı başımıza sardığını açıklamadan sorun aynı yöntemle ve artarak sürecek demektir” diye belirtti.
 
‘KANSER ARTIŞININ NEDENİ AÇIKLANSIN’
 
Gaziemir ilçesinin bulunan halkın radyoaktif atıkların etkilediği ve kanser hastalandığına yakalananların sayısında artış olduğuna dikkat çeken Barka, şunları söyledi: “Sağlık taraması yapılmasını, istatistiksel karşılaştırılmalar yapılarak artışın ne kadar olduğunun belirlenmesini istiyoruz. Kanser vakalarındaki artışın nedeni bu radyoaktif atıklar mı? Belli olsun diyoruz. Devlet gerekli çalışmaları ve araştırmaları yapsın ve bizi yanıltsın. İlgilenen yok, gerçekten sorunu tespit etmek ve iyileşmeden yana olan yok. Genel çevresel ve ekolojik politikalara ve uygulamalara bakınca bu hükümetlerden ümidimiz kesiliyor. Ülke ekonomisinin hali ortadadır. Bu yarattıkları krizi aşmanın bir yolu da Türkiye'nin ekolojisini, yaşam alanlarını, koylarını, ormanlarını ve benzerini satmak yağmalatmaktadır.”
 
MA / Ruken Demir