İHD İzmir Şubesi: Maden faciasının sorumluları hesap vermeli

img
İZMİR - Licik’teki maden faciasına dikkat çeken İHD İzmir Şubesi, Cumhuriyet tarihinden 2002’ye kadar verilen maden ruhsatı sayısının bin 186 olduğunu, bu sayının son 20 yılda 386 bine yükseldiğini belirterek, asıl sorumluların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini ifade etti. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Ekoloji Komisyonu,  Erzîngan'ın Licik (İliç) ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen göçüğe ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi. İHD İzmir Şubesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısına, İHD üyeleri ve çok sayıda insan hakları aktivisti katıldı. Basın metnini İHD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Altan okudu.
 
Çöpler Altın Madeni’nde yaşanan felaketinin telafisi mümkün olmayan yansımalarının olduğunu belirten Altan, “Şu an itibariyle atık toprak yığını altında kalan işçilerimize ulaşılamadığı gibi çevreye verdiği zarar, etkilediği coğrafi sınır tahmin dahi edilemez boyutlardadır. Bu bir kaza değildir, bütün uyarılara rağmen, açılan davalarda somut deliller ve örnekleri olmasına rağmen başta kapasite artırımını onaylayan zamanın Çevre Bakanı Murat Kurum olmak üzere Adalet Bakanlığı ve diğer kamu yöneticilerinin suç ortaklığıyla işlenen bir cinayet ve eko kırımdır” dedi.
 
‘İKTİDARIN VAHŞİ TALANI’ 
 
Cumhuriyet tarihi boyunca 2002 yılına kadar verilen maden ruhsatı sayısının bin 186 iken son 20 yılda 386 bin ruhsat verildiğine dikkat çeken Altan, “Ülkemiz topraklarının yarıdan fazlası iktidar tarafından bu şirketlerin vahşi talanına terk edilmiş durumdadır. Bu anlayış, toprağın üzerinde halkın emeğiyle yetiştirdiği zeytini, cevizi, elmayı, pamuğu, üzümü asıl zenginlikleri görmeyip, altındaki para kaynaklarını bir avuç sermayedarın kar hırsına feda eden anlayıştır” şeklinde konuştu.
 
‘HEPİMİZİN SORUMLULUĞU’ 
 
Licik’in bir başlangıç olduğunu kaydeden Altan, bu talanın engellenmezse çok daha yıkıcı sonuçlara yol açacağını söyledi. Altan son olarak şunları ifade etti: “Maden çıkarma bahanesiyle doğayı katleden, yüzbinlerce ağacı, su kaynaklarını yok eden uluslararası şirketler ve yerli ortaklarının devletten aldıkları ruhsatlar derhal iptal edilerek bu ruhsatları verenlerden yargı önünde hesap sorulmalıdır. Bunu sağlamak hepimizin anayasal ödevidir. Bergama’dan Kütahya’ya, Akbelen’den Cudi’ye, Kazdağları’ndan Erzincan’a, Fatsa’dan Efemçukuru’na, Zonguldak’tan Akkuyu’ya binlerce yıldır bu topraklarda medeniyetler kuran kadim halkların bizlere emaneti olan doğamızı, havamızı, suyumuzu gelecek kuşaklara iletebilmek için herkesi, bütün kurumları ve yurttaşları duyarlılığa ve mücadeleye çağırıyoruz”