AYDIN - Deniz patlıcanı avının serbest bırakılması kararına tepki gösteren Didim Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Saime Özarslan, bu kararın denize zarar vereceğini söyledi.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün 28 Eylül itibariyle Aydın’ın Didim ilçesinde deniz patlıcanı avını serbest bırakması tepki topladı. Didim Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Saime Özarslan, deniz patlıcanlarının denizleri temizleyen bir çöpçü olduğunu belirterek, avlanmasının denizlere zarar vereceğini dile getirdi.
Özaslan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan “4/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği’ne göre Türlere İlişkin Düzenlemeler” başlığı altında belirlenen Deniz Patlıcan Avcılığına ilişkin düzenlemelerin, avlanma sürelerinin bitimini beklemeden ivedilikle yasaklanması gerektiğinin söyledi. Özaslan, avcılığın yasaklanması için imza kampanyası başlatacaklarını kaydetti.
DENİZ TEHLİKE ALTINDA
Didim’in ekosistemine zarar veren birçok projeye izin verildiğini ifade eden Özaslan, 2011 yılında Mendereste, dalyan balıkçılığın yapıldığı özel kuş ve balık türlerinin yaşadığı bölgeyi, Su Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi yapılmasına yönelik mücadele ettiklerini ve balık çiftlikleri ile ilgili her biri yılda bin ton parça parça balık çiftliklerini kurulacağı bilgisini aldıklarını söyledi. Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) raporlarına izin verildiğini belirten Özaslan, Didim’de 11 balık çiftliği varken 12 adet daha balık çiftliği kurulmasının planlandığının bilgisini verdi. Bakanlığın deniz patlıcanlarıyla ilgili av yasağının kaldırılmasına ilişkin açıklamasının edişe verici olduğunu sözlerine ekleyen Özarslan, deniz patlıcanı bilimsel araştırmalara göre yılda yaklaşık 150 ton kumu filtrelediğini söyledi. Deniz patlıcanı denizleri temizleyen varlıklar olduğunu hatırlatan Özaslan, “Deniz patlıcanları denizlerin çöpçüsü. Denizleri temizleyen ve koruyan canlılardır. Didim denizi şu anda tehlike altındadır. Avlanma yasağının kaldırılması gibi bir yanlıştan derhal dönülmesi gerekir” diye belirtti.
400 TEKNE BEKLİYOR
Didim'de balık çiftlikleri kurulduktan sonra korkunç bir kirliliğin baş gösterdiğine dikkati çeken Özaslan, balıkların bölgeyi terk ettiğini, dalış yapanların da aynı kirlilikten şikâyet ettiklerini dile getirdi. Özaslan, şöyle devam etti: “Biz böyle bir tehlike ile karşı karşıyayken 28 Eylül’de denizlerin en büyük temizleyicilerinden bir olan deniz patlıcanlarının av yasağı Didim’den kalkacağı söyleniyor. Şuanda hazırda avlanmayı bekleyen 400 tekne olduğu belirtiliyor. Bu gelen tekneler yalnızca deniz patlıcanlarını değil denizin altındaki tüm canlıları ticari meta olarak kullanılacak. Deniz patlıcanları sadece denizdeki çöpleri toplamıyor. Yılda bir ila iki milyon arası yumurta bıraktığı söyleniyor. Yani deniz patlıcanlarını avladığınız zaman aslında bir milyon ila iki milyon arasındaki yumurtayı yok ederek diğer canlılarında besin kaynağını yok ediyorsunuz. Bu bütün ekosisteme zarar veriyor” diye konuştu.
KAÇAK AVLANMA DEVAM EDİYOR
İki yıldır deniz patlıcanlarının av yasağının olmasına rağmen kaçak avlanmalar yapıldığını vurgulayan Özaslan, şunları söyledi: “Didim’de kaçak avlanma hep sürdü. Arada medyaya yakalanan bir kişi oluyordu ama önlem hiç alınmadı. Yakalanan teknelerin ödediği para cezalar çok komik rakamlardır ve asla caydırıcı değil. Yakalanan kişilerin avlanmadan elde ettiği gelirin yüzde 10’u bile değil. Biz bu tehlikeyle nasıl baş edebileceğimizle ilgili şuan bütün herkesle ilişki içindeyiz. Bu sadece Didim'in sorunu değil. Çünkü şuan ülkenin her yerinde doğa talanı söz konusu ve birlikte mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
YENİ BİR SİSTEM KURULMALI
Deniz patlıcanlarının daha çok yurtdışı ve uzak doğu ülkelerine ihraç edildiğini belirten Özaslan, bunların da ilaç sanayisinde tüketildiğini söyledi. Özaslan, İzmir'in Çeşme ilçesinde yoğun olarak Deniz patlıcanı avının yapıldığını ve artık denizin dibinin görünmediğini belirterek, avlamanın Mandalya Körfezi olarak tabir edilen Didim Bodrum Güllük’ü içine alan bir talan başlanacağını ifade etti. Özaslan, ekolojik talana tek başına mücadeleyle başarılamayacağını anımsatarak, şunları dile getirdi: “Türkiye genelinde çalışan ekolojistlerin hepsiyle göç birliği yapmayı düşünüyoruz. Nasıl ki, Kaz Dağlarında madenler için sessiz kalmadıysak onlarla birlikte ses olmaya çalıştık. Hasankeyf yaptıkları nasıl bizi ilgilendiriyorsa burada olan da bütün ülkeyi ve bütün dünyayı ilgilendiriyor. Bu yüzden bütün insan türünün, yeni bir sistem kurması ve doğayla barışık yaşamayı öğrenmesi lazım.”
MA / Esra Solin Dal