ANKARA - İktidarın “müjde” olarak açıkladığı Karadeniz’deki gazın yeni bir felakete yol açacağını dile getiren enerji ve iklim uzmanı Önder Algedik, “Bu proje çevre, iş güvenliği, iklim krizi açısından büyük bir maliyet ve fatura getiriyor” dedi.
Enerji ve iklim uzmanı Önder Algedik, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “müjde” olarak açıkladığı doğalgaz rezervinin ekolojik boyutunu değerlendirdi. Karadeniz’deki doğalgaz rezervinin felaket ve skandal olduğunu söyleyen Algedik, “Bu proje çevre, iş güvenliği, iklim krizi açısından büyük bir maliyet ve fatura getiriyor. Daha fantastik olan boyutu ise bu yatırımın her aşamasını toplum finanse edecek” dedi.
İNANDIRICI DEĞİL
Algedik, yapılan resmî açıklamaların “müjde” olarak sunulmasının gerçeklerle uyuşmadığını söyledi. Sondaj çalışmalarına dair herhangi bir raporun olmadığını belirten Algedik, “Üç hafta gibi bir sürede bu sondajı yapıp, 2 bin metre suyun altına girip, deniz tabanında da bin 400 metre sondaj yapması çok müthiş bir şey. Bu haliyle müjde ama bu gerçekte de böyle mi? Dolayısıyla inandırıcı değil” ifadelerini kullandı.
GAZ MESELESİNİ TUTTURAMIYOR
AKP dönemiyle birlikte yapılan resmi açıklamaların ispattan yoksun olması itibariyle inandırıcılığını yitirdiğini dile getiren Algedik, iktidar tarafından yapılan her türlü açıklamaya şüpheyle baktığını söyledi. Mevcut iktidarın gaz meselesini bir türlü tutturamadığının altını çizen Algedik, “Türkiye’nin şuan 72 milyar metre küp gaz satın alma sözleşmesi var. 2019 hedefi 52 milyar küptü ama tutturamadı ve 7 milyar metre küp altında tüketim yapabildi. Bu ne demek? 2019 tüketimimiz bu kadar pompalanmasına rağmen, yaklaşık olarak 2015’in daha gerisinde. Yani ülke gaz tüketsin diye köylere kadar boru hattı çekiyor, AVM’ler açılıyor ama hiçbir olmuyor” diye belirtti.
‘ÇOK DAHA FAZLA FELAKET GETİRECEK’
Algedik, Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervinin doğaya ciddi olumsuz etkiler yaratacağını belirterek, şunları ifade etti: “Karadeniz yaylalarına, vadilerine döktüğümüz asfalt betonu, yaptığınız enerji santrallerinin felaketi ortadayken, Giresun’da 7’den fazla insanın canını kaybettiği feci bir sel baskını yaşadık. Bir de Karadeniz’in ortasına sondaj yaptıklarında, bunun ne kadar büyük felaket getireceğini herkes tahmin edebiliyor. Çok daha fazla felaket getirecek.”
‘KİMSE BUNU MÜJDE DİYE ALMADI’
İklim krizinin olduğunu hatırlatan Algedik, Türkiye’de sadece Haziran ayında 67 su baskını yaşandığını kaydetti. Bir yılda yaşanan su baskını sayısının AKP döneminde bir ayda yaşandığına dikkati çeken Algedik, “Biz neredeyse bir yılda yaşananın 3 katını bir ayda yaşadık. Dolayısıyla bu aslında müjde falan değil tamamen skandaldır. Kimse bunu müjde diye almadı. Almadıkları için tepki gösterenlere karşı; TV’lerde ‘vatan haini’ şeklinde söylemler üretiliyor. Çok açık bir şekilde kendileri de inanmıyorlar. Bu tartışmalarla kendilerini inandırmaya çalışıyorlar” dedi.
'TOPLUM FİNANSE EDECEK’
Türkiye’nin çevre standartlarının çok düşük olduğunu da vurgulayan Algedik, bu tür yatırımların da denetlenmediğini belirtti. Türkiye’nin iş güvenliği açısından da kötü bir ülke olduğunu sözlerine ekeleyen Algedik, şöyle devam etti: “Bunları topladığımız zaman, bu tesisin ne yapacağı çok açık bir şekilde ortada. İklim açısından sonuçların eklediğimiz zaman daha da felaket halini alıyor. Bu rezervin Türkiye’nin 7 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacağı söyleniyor. Demek ki Türkiye’nin yıllık gazdan kaynaklı emisyonlarının 7 katını atmosfere salacağız. Bu hesabı yaptığımız zaman aslında iklim açısından felaket demek. Bu proje çevre, iş güvenliği, iklim krizi açısından büyük bir maliyet ve fatura getiriyor. Ama daha fantastik olanı da bu yatırımın her aşamasını toplum tarafından finanse edilecek olması. Her sondajın maliyeti yaklaşık 200 milyon dolar. Hepimizin faturasına yansıyacak çok bir reçete olarak karşımızda duruyor.”
‘PARAMIZLA SOYULUYORUZ’
Türkiye’nin Karadeniz’de gaz çıkarmayacağını savunan Algedik, şunları söyledi: “Daha fazla fosil yakıt üretip, yakıt ithal edip, vergi verip, daha fazla çevre kirliliğine, doğa katliamına, iklim krizine sebebiyet veriyoruz. Paramızla soyuluyoruz. Yapmamız gereken şey; AKP’nin ‘halkın mülkiyetini, doğayı nasıl kendi mülküme geçiririm’ şeklindeki klasik neo-liberal kapitalist ekonomi sistemini reddetmemiz.”
MA / Diren Yurtsever