Ekoloji örgütleri: Ekolojik yıkıma karşı dayanışma var 2018-06-05 22:15:16   İZMİR - İzmir'deki ekoloji örgütleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenledikleri açıklamada, “İzmir halkı yasal hakkını, korumak için mücadele ediyor. Doğadan ve yaşamdan yana bu mücadeleyi destekliyor” dedi.   İzmir'de bulunan ekoloji örgütleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Kıbrıs Şehitleri Caddesinde bulunan ÖSYM binası önünden Alsancak İskelesi önünde yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe HDP’li, CHP’li ve İYİ Parti vekil adaylarının yanı sıra çok sayıda sivil toplum temsilcileri destek verdi.   Alsancak İskelesi önünde yapılan yürüyüşe çevrede bulunan yurttaşlar alkış ve ıslıklar ile destek verdi. Vapur iskelesi önüne gelen kitle, İzmir Müzisyen Derneğinin şarkılarını eşlik etti. Gezi direnişinde yaşamını yitiren isimleri sayılarak, bir dakikalık saygı duruşuna geçildi.   ‘180 ÜLKEDEN 99’UNCU SIRADA YER ALIYOR’   Müziğin ardından kitle adına açıklamayı Çevre Mühendiser Odası İzmir Şubesi Başkanı Helin İnay Kınay yaptı. Kınay, dünya doğal dengesinin korunması için insan ve doğal varlıklara öncelik veren bir anlayış egemen olması gereği ile Birleşmiş Miletler tarafından 5-16 çevre günü olarak ilan edilerek çeşitli etkinlikler ile kutlandığını belirtti. 5 Haziran Dünya Çevre Günü bir kutlama olmadığını söyleyen Kınay, çevre sorunları ekolojik yıkıma dikkat çektiğimiz ve mücadeleye çağırı yaptıkları gün olduğunu dile getirdi. Yıllardır iktidarı partileri değiştiğini hatırlatan Kınay, “Emeğin ve doğa sömürüsünün üzerine kurulmuş olan yönetim politikaları değişmiyor. Ülkemizde ve kentimizde yurttaşlarımızın yaşam alanlarının ranta ve talana karşı korumak adına yaptığı mücadeleler, çevre sorunları ile toplumsal sorunlar arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu, çevrenin korunmadığı bir demokrasi olmayacağı gibi demokrasinin olmadığı bir ülkede çevrenin korunmayacağını göstermiştir. Yala üniversitesi tarafından 180 ülkenin 99’u sırada yer bulmaktadır” şeklinde konuştu.   ‘DOĞADAN YAŞAMDAN YANA MÜCADELEYİ DESTEKLİYORUZ’   Aliağa’da Kömürlü termik santral yatırımı ile sürecin devam ettiğini kaydeden Kınay, İZSU tarafından İzmir’in gelecekteki su kaynağı olarak planlanan Çamlı baraj havzasında faaliyet sürdüren Efemçukuru Alın Madeni ile ilgili çevresel risklere dair hukuki sürecin devam ettiğini söyledi. Gaziemir’de 2007 yılında tespit edilen nükleer atıkların hala alanda durduğunu aktaran Kınay şöyle devam etti: “İzmir’de tarım alanlarımız, orman alanlarımız doğal sit alanlarımız yapılan mevzuat değişiklikleri ile yapılaşma, kontrolsüz plansız RES’lerle, Kentin her bölgesinde Taş ocakları elden çıkıyor. Kentin planlanması ve gelişimi adı altında sadece ekonomik kaygı odaklı, ekolojiyi, çevresel yaşam kalitesini dikkate almayan bölgenin yaşam kalitesinin olumsuz etkileyecek tüm projelerin ÇED süreçlerinde ortak senaryonun tekrarlandığını görüyoruz. İzmir Halkı yasal hakkını, sağlıklı yaşam hakkını, yaşam alanlarını, havasını suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Doğadan ve yaşamdan yana bu mücadeleyi destekliyor, Bu kentte ekolojik yıkıma karşı dayanışma var diyoruz.”   ‘TORUNŞARIMIZ YEŞİL BİR ALAN GÖREMEYECEK’   Öte yandan etkinlik devam ederken, Karşıyaka ilçesinde bulunan yamanlar tarafından yangının çıkması dikkat çekti. Basın açıklamasının ardından Aydın’ın Efeler ilçesinde bulunan Yılmaz köyünde JES projeleri için acele kamulaştırılmasına kararına zeytinliklerini korumak için direnen Ayşe Çetin de, verimli ve vitaminli meyve ve sebze yetiştirmek istediklerini belirtti. Temiz bir doğa istediklerini aktaran Çetin, “ Bu doğayı torunlarımıza nasıl bırakacağız. Balıklarımız hayvanlarımız ölüyor. Biz bunları yaşıyoruz.  Bu memleket bizim değil mi? Torunlarımız yeşil bir alan göremeyecek. Kanserlerimiz çoğaldı. Bütün doğayı JES’ler her tarafı talan eti. Biz temiz bir hava istiyoruz. Mücadelesinin her zaman devam edeceğini belirtti” diye ifade etti.   ‘KAZANACAĞIZ’   İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Yörük anası Gülü Tekin de, kadın mücadelesinin önde olmadığı sürece hiçbir şey değişmeyeceğini aktararak, “Kadınlar olmasa hiçbir şey olmaz. Geri durmak ve birbirinden bir şey beklemek ile kazanılmaz. Geçen ilçe Kaymakamı köyümüze geldi. Herkes bir şikayetini dile getiriyordu. Sonra kaymakam dedi sizi asker polis kimse korumaz. Sizi ancak siz korursunuz. Biz anayız, kazanacağız” dedi.   ‘KAPİTALİZİM SATAMADIĞI AĞACI KESER’   Konuşmalar ardından açık hava forma geçildi. Forumda konuşan HDP İzmir Milletvekili adayı Serpil Kemalbay ise,  bugün dünya çevre günü olduğunu hatırlatarak, dünyanın her tarafından ekolojik mücadeleyi yükselten herkese selam gönderdi. Dünya’nın bir yangın yerine dönüştüğünü söyleyen Kemalbay, “Bunun altında yatan en önemli sebep insanın kendini doğadan üstün görmesi ve düşünmesidir. Görüyoruz ki aslında insan doğayı ekolojiyi yıkıma uğratan bir noktada. Gezi direnişinde ağaçlar için insanlar direndi. Gezi direnişinde ortaya çıkan şey sadece doğayı savunmak değil aslında yeni bir yaşamı savunmaktır. Sermayenin bir saldırısıdır. Topyekün bütünsel bir mücadeleye ihtiyacım var. İzmir’de sanayi ile büyük bir ekolojik yıkım yaşanıyor. Yeni bir yaşamı yükseltmek için ekolojik yaşamı yükseltmeliyiz. Mücadeleyi bulunduğumuz alanlardan yerlerden yükseltmeliyiz. Bugün İzmir’deki ekolojik yıkımın aynısı Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Hevsel bahçelerinde gerçekleşiyor. Sadece yaşadığımız yerde değil bütün coğrafyamız da ekolojik mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bütün bunların karşısında yapmamız gereken aşağıdan mücadeleyi yükseltmek ve ağacımıza, toprağımıza ve bütün yaşam alanlarımıza sahip çıkmak. HDP olarak her şey biz hallederiz yaparız değil. Birlikte ağacı kesmek isteyenlere karşı birlikte direneceğiz. Kapitalizim satamadığı ağacı keser” dedi.