DOĞADER: Bursa’ya ihanet ediliyor 2018-06-03 09:09:22 BURSA - DOSAB'ın Osmangazi'de kurmak istediği termik santral nedeniyle 24 saat zehir soluyacaklarını belirten DOĞADER Başkanı Caner Gökbayrak, temyizde olan davalarının mutlaka bozulması gerektiğini söyleyerek, "Temyiz başvurumuz kabul edilmezse santralin olduğu yerde nöbet tutacağız” dedi. Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'nde, DOSAB yönetimi tarafından, bölgedeki fabrikaların buhar ihtiyacı ve elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla 524 bin ton kömürün yakılacağı termik santral kurulmak istenmesine tepkiler sürüyor. 32 dönümlük alanda kurulması planlanan termik santral, DOSAB'ın ilk başvurusunda Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu almıştı. Çevrecilerin itirazı üzerine 2015 Ekim ayında Bursa 2’nci İdare Mahkemesi DOSAB’ın ÇED olumlu raporunda eksiklikler bulunduğuna hükmederek yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Kararın üzerine DOSAB ikinci kez ÇED olumlu raporu aldı. Çevrecilerin yeniden itiraz etmesi üzerine bu sefer Bursa 2’nci İdare Mahkemesi, Ocak 2017’de verdiği kararla, çevrecilerin itirazını ret etti. ÇED raporu itirazı temyizde bekliyor.    Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Başkanı Caner Gökbayrak termik santraldeki son süreci ve santralin yaratacağı etkiyi değerlendirdi.    ‘BURSA OVASINA İHANET EDİLİYOR’   Bursa'da çevre sorunlarının en başında DOSAB'ın geldiğini söyleyen Gökbayrak, "Şehrin merkezine mahallelerin dibine termik santral kurulması, ne bizim ne de Bursa halkının aklından geçmiyordu. Kaldı ki DOSAB zaten Bursa'nın içinde kaçak yapılaşan fabrikaların bir araya gelerek sonradan organize sanayi bölgesi niteliği kazanmış bir alan. Bursa ovası korunması gerekirken, ihanet edilerek sanayileşen, fabrikaların oluşturduğu bir alan haline geldi. Sanayileşme ile gittikçe büyüyen alana birden bire termik santrali gündeme getirdiler. Mahalleler ile iç içe olan bir bölgeye termik santral yapılmasındaki tehlikenin çok iyi farkındayız" dedi.    'SANAYİLEŞMENİN BURSA'YA ETKİSİ ORTADA'   Bursa’nın zaten havasının kirletildiğini ve oluşturulacak olan termik santral ile bunun daha da kirletileceğinin altını çizen Gökbayrak, “Zaten Bursa'daki sanayileşmenin etkisini yavaş yavaş da görüyoruz. Bursa'da Mayıs ayında hiç bu kadar sıcak yaşamadık. Geçtiğimiz günlerde önce bir mahallemizde, Bursa'da yaşamadığımız türde yoğun bir çamur ve sel bir köyümüzün üzerine aktı. Hiç alışık olmadığımız sayıda dolu yağışları, birden bire başlayan yağmurlar ve seller görüyoruz. Bunların hepsinin sonucu küresel ısınmadır. İklim değişimidir. Bunları da şu anda hükümetin politikaları yaratıyor" diye aktardı.    24 SAAT ZEHİR SOLUYACAĞIZ’   Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın kendi sayfasına dahi termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlardan bahsedildiğini ifade eden Gökbayrak, “Dünyada kabul edilmiş bir tehlikedir. Termik santralleri sadece karbondioksit açısından düşünmemek lazım. 24 saat burada bu faaliyet süreceği için sürekli gazın yayılması söz konusudur ve zehirli gazlar soluyacağız. Dolayısıyla bunun çevredeki insanlara zarar vermemesini düşünmek yanlıştır. Özellikle erken yaşta ölümler, kanserojen etki ve diğer solunum yollarıyla ilgili sağlık sorunları hep var olacak şeylerdir” diye belirtti.    ‘HER ŞEYE RAĞMEN DİRENECEĞİZ’   Bakanlığa çağrıda bulunarak, “Bu karardan geri dönün” diyen Gökbayrak, şunların söyledi: “Bu akıl durgunluğundan vazgeçilmesi lazım. Türkiye büyük bir risk altında. DOSAB eğer bunu yaparsa, Türkiye'nin genelindeki her sanayi bölgesi bu işe girişmek isteyecektir. Bütün sanayi bölgelerinin termik santrallerini kendi olduğu yerde kurmak istediğini düşünün. Yaratacağı kirliliği sorununu kimse düşünmek istemiyor. Sırf bu nedenle de olsa bu süreç bozulmalıdır. Ama eğer dava temyizde de aleyhimize sonuçlanırsa hukuksal olarak yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. Halk olarak tepkimizi göstermeye devam edeceğiz. Termik santralin kurulmak istendiği yere gideceğiz, nöbetimizi tutacağız. Belki zor kullanacaklar ama halk olarak bunu istemediğimizi her noktada göstereceğiz. Bunu yapmak zorundayız, direnmek zorundayız."   MA / Bilal Seçkin