Dünyanın en yoksul kıtası Afrika’da koronavirüs

img
ANKARA - Tıbbi ekipman ve temel gıda eksikliğinin yanı sıra temiz su erişiminde yaşanan sıkıntılar nedeniyle koronavirüsün çok hızlı bir şekilde yayılabileceği dünyanın en yoksul ve nüfusu en genç kıtası Afrika, küresel bir dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. 
 
İlk olarak 2019 yılının Aralık ayında Çin'in Wuhan kentinde görülen koronavirüs (Kovid-19) salgını, Antarktika dışında tüm kıtalara yayıldı. Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (Africa CDC) yayınladığı son verilere göre; Afrika ülkelerinde koronavirüsten kaynaklı 219 kişi yaşamını yitirdi. Tespit edilen koronavirüs hasta sayısı ise 8 binin üzerinde. 
 
En son Burundi, Sierra Leone, Mali, Libya ve Gine-Bissau’da doğrulanan vakaların eklenmesiyle, kıtadaki 54 ülkeden resmi olarak 49’unda koronavirüsün yayılmaya başladığı rapor edildi. Sao Tome ve Principe, Komor Adaları, Lesot, Güney Sudan ve Malavi dışında, koronavirüs Afrika kıtasının tamamına yayılmış durumda. 
 
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre; 15-24 yaş arası genç nüfusuyla 200 milyonu bulan Afrika, dünyanın en genç kıtası. Peki, yaşlılar için daha ölümcül olduğu ortaya konulan koronavirüs salgını dünyanın en genç kıtasını nasıl etkileyebilir?
 
AFRİKA’NIN BAĞIŞIKLIK TABLOSU
 
Koranavirüs, demografisi (nüfus bilimi) Çin, Avrupa ve ABD'den oldukça farklılık gösteren Afrika'da nasıl evrimleşeceğini anlamak için henüz erken olduğunu dile getiren uzman görüşler olsa da yaş dışında koronavirüse karşı direnci etkileyen en önemli faktörlerden biri de kişilerin verili sağlık problemleri ve bağışıklık durumları. Salgın hastalıklarla en çok mücadele etme deneyimine sahip ancak aynı zamanda bu salgınlardan dolayı daha kırılgan hale gelmiş olan Afrika ülkeleri, yetersiz sağlık tesisleri ve test kiti eksikliği nedeniyle vakaların daha hızlı bir şekilde artması riskiyle karşı karşıya. 
 
Uzmanlar, sıtma vakalarının en fazla görüldüğü Afrika’da, insanların koronavirüse karşı daha büyük riske maruz kalacağını düşünüyor. Ayrıca, Afrika’da yağış mevsiminin bu yılın başlarında gelmesi nedeniyle sıtma vakalarını hızla yükseltmesi bekleniyor. Bu da 2020'nin devamında görülecek en yüksek sıtma vakalarının devam eden Kovid-19 salgınıyla çakışabileceği anlamına geliyor.
 
Bağışıklık sistemi zayıf olan insanların daha büyük risk altında olduğunu ortaya koyan bilim insanları, bu nedenle enfeksiyonun, HIV/AIDS'li insanlar için daha tehlikeli olmasının muhtemel olduğunu öngörüyor ve Afrika genelinde yaklaşık 26 milyon insan HIV ile yaşıyor. Ayrıca bir akciğer hastalığı olan tüberkülozu da (TB) Afrika’da uzun süredir devam eden bir sağlık krizi. 
 
Sınır Tanımayan Doktorlar’dan Neema Kaseje, Afrika’da görülen bu hastalıkların koronavirüse etkisini şöyle açıklıyor: “Bu nedenle Afrika'da bağışıklık sistemini etkileyen demografik özellikler ve ilişkili endemik durumlar nedeniyle daha genç hastalarda şiddetli Kovid-19 insidansının daha yüksek olacağını öngörmemiz gerekir. Yetersiz beslenme, anemi, sıtma, HIV/AIDS ve tüberküloz, Kovid-19'un şiddetini artırabilir. Afrika ‘yakalanan çoğu insan sonunda iyi olacak’ şeklindeki her yerdeki aynı anlatıya sahne olmayabilir.” 
 
DİĞER SALGINLAR: LASSA ATEŞİ VE EBOLA
 
Afrika ülkeleri ayrıca dünyanın en büyük salgın hastalıklarından biri olan Lassa Ateşi ve Ebola salgınıyla da mücadele ediyor. Afrika bölgesinin en kalabalık nüfuslu ülkesi Nijerya’da, koronavirüse dayalı yaşam kayıplarının başlaması, Nijerya’nın sağlık sisteminin kaldırıp kaldıramayacağına dair endişeleri arttırdı. Nijerya’yı koronavirüsle birlikte Lassa ateşi de tehdit ediyor.
 
Afrika’da Nijerya, Gana, Gine, Liberya, Mali, Sierra Leone ve Togo’da endemik bir hastalık olan Lassa ateşinin pek çok diğer Afrika ülkesini de tehdit ettiğini söyleyen Dünya Sağlık Örgütü (WHO), genel ölüm oranı yüzde 1 olan Lassa ateşini şiddetli şekilde gösteren klinik vakalarda, ölüm oranının yüzde 15 civarında seyrettiğini açıkladı. 
 
Ebola salgınıyla uzun süredir savaşan Kongo’da ise sağlık sistemi olabileceği en zayıf durumda. Son iki yılda Ebola salgını nedeniyle, Kongo’nun Goma şehrinde 2 bin 273’ten fazla kişi yaşamını yitirdi. 
 
YETERSİZ SU
 
Koronavirüsün bulaşmasını önlemek için en yaygın olarak tavsiye edilen yöntemlerin başında hijyen, sık el yıkama ve sosyal mesafe geliyor. Dünya Bankası, Mart ayında yayınladığı açıklamada; Sahra altı Afrika'nın kırsal bölgelerinde yaşayan 645 milyon insanın yüzde 75’inin sabun ve su ile el yıkamak için yeterli olanaklara sahip olmayan evlerde yaşadığını açıkladı. “Send a Cow” adlı sivil toplum kuruluşunun başkanı olan Titus Sagala’nın yaptığı bir açıklamada, Kenya’daki evlerin yüzde 95'inin akan suya erişimi olmadığını ve bazı evlerde sabunun bir lüks olduğunu belirti.
 
Güney Afrika İstatistikleri’nin (STATS SA) geçen sene açıkladığı hane araştırması verilerine göre; Güney Afrikalıların yarısından daha azının evine su tesisatıyla su taşınıyor. Halkın yarısından çoğu, evinde kullanılabilir suya erişemediği için bölgedeki kimi nehirlere, kamu çeşmelerine ya da komşuların musluklarını kullanmak zorunda kalıyor.
 
YETERSİZ BESLENME
 
Batı ve Orta Afrika'da insanların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri yetersiz beslenme. Bu aynı zamanda Afrika’da koronavirüse karşı çocuk nüfusun kırılganlığını da gösteriyor. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan ve şu an İran’da koronavirüse karşı mücadele boyunca yeni araştırmalara imza atan İranlı doktor Hossein Masoumi-Asl, “Yetersiz beslenme koronavirüs bulaşmış çocuklarda sert semptomlar görülmesinde etkendir” açıklamasıyla, yetersiz beslenmenin çocukları koronavirüse karşı savunmasız bıraktığına dikkat çekiyor. Öte yandan “Çin’deki Çocuklar Arasında Kovid-19 Epidemiyolojisi” başlığıyla yayınlanan bilimsel araştırma da ağır veya kritik Kovid-19 hastalığı geçiren 125 çocuğun yüzde 60'ından fazlasının 5 yaş ve altında olduğunu, bunlardan 40'ının 12 aylıktan küçük bebekler olduğunu ortaya koyuyor.
 
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) tanımlamasına göre ise Afrika’da beş yaşın altındaki çocukların en büyük katili yetersiz beslenme. Tüm bu veriler Afrika’da yetersiz beslenme nedeniyle yaşamlarını yitirme riskiyle karşı karşıya olan çocukların, özellikle 5 yaş altı çocuk ve bebeklerin koronavirüsün de hedeflerinden biri olduğu anlamına geliyor. 
 
HER AN ÇÖKEBİLECEK BİR SAĞLIK SİSTEMİ
 
Yerel gazetelerden edinilen bilgilere göre; Afrika’nın en yoksul ülkelerinden biri olan Zimbabwe’de koronavirüsün hızla yayılabilir. Ülkede bulunan tek bulaşıcı hastalık hastanesinin (Harere’de bulunan Wilkins Hastanesi) yeterli kapasitesi olmadığı duyurulurken, yoğun bakım havalandırma tesisleri de bulunmuyor. Ülkedeki toplam solunum cihazı sayısının sadece 16 olduğuna yönelik iddialar ise Afrika’nın yoksul ülkelerindeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği konusunda adeta alarm veriyor.
 
Güney Afrika’nın en büyük ülkesi olan Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ise koronavirüs vaka sayısı bin 300’ü aştı. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa’nın yaptığı bilgilendirmeye göre; yaklaşık 10 bin saha çalışanı koronavirüs semptomları taşıyan yurttaşları taramak üzere köyler, kasabalar ve şehirlerdeki evleri kapı kapı ziyaret ederek, semptom gösterenleri test için yerel kliniklere veya mobil kliniklere yönlendirilecek. 
 
Ancak Sağlık Bakanı Zweli Mkhize’nin 1 Nisan Çarşamba günü yaptığı açıklamada, henüz görece düşük sayıdaki vakalara rağmen bunun “fırtına öncesi sessizlik” olabileceğine dair endişelerini dile getirdi. Bakan Mkhize, ülkenin birkaç hafta içinde bölgenin kış aylarına girmeye başlamasıyla grip sezonunun da başlayacağını not ederek, “Bu yüzden daha çok insan benzer semptomlar göstererek hasta olacak ve sıradan bir soğuk algınlığı ile Kovid-19 enfeksiyonunun belirtilerini ayırt etmek için bir yol yok. Klinik ve hastanelerimize akın olacak ve bu koronavirüs yayılımı için bereketli bir zemin oluşturacak” sözleriyle Afrika’yı bekleyen tehlikeye işaret etti.
 
DEVLET BASKISI VE POLİS ŞİDDETİ
 
Afrika halkları için koronavirüs süresince diğer bir tehdit de artan devlet baskısı ve hak gaspları. Güney Afrika, Nijerya, Gana ve Botswana başta olmak üzere, Afrika ülkelerinin çoğunda sokağa çıkma yasakları silahlı asker ve polisler tarafından uygulanıyor. Bu hafta itibariyle sosyal medyada yayılan bazı videolarda, Güney Afrika Ulusal Savunma Kuvvetleri tarafından tedbirler kapsamında hedef alınan kimi sivillerin uğradığı saldırılar kaydedildi. Uganda polisi, virüs tedbirleri kapsamında artan yeni yetkilerini, LGBTQ insanlarını hedeflemek için kullanmakla suçlanıyor. Uluslararası Af Örgütü, Kenya ofisinin de dahil olduğu 20 insan hakları örgütünün yaptığı açıklamada, salgını önleme amacıyla geniş yetkilerle donatılan polislerin, yurttaşlara fiziksel şiddet uyguladığı, biber gazı sıktığı ve yerlere yatırdı kaydedildi.
 
EN ÇOK YOKSUL HALK ETKİLENDİ
 
Koronavirüse karşı Afrika’da alınan kısmi sokağa çıkma ve evlere kapanmadan en çok yoksul halk etilendi. İşsizlik oranının yüzde 29 olduğu Güney Afrika kentlerinde, yoksul halk zor koşullarda yaşıyor. CNN World, Güney Afrika’nın Johannerburg kentine dair şunları aktarıyor: “Orta sınıf mahallelerinde herkes evlere çekilmiş iken, şehir merkezinde durum farklı; insanlar her gün yemek kuyrukları oluşturuyor, çünkü evlerinde stok yapacak kadar paraları yok. Öte yandan evsizler bir stadyuma toplanmak üzere askerler eşliğinde sıraya dizilmiş. Kovid-19’a karşı alınan bu tedbirler kapsamında Johannesburg’un evsizleri bir çadırda on kişi kalmak zorunda.”
 
Associated Press’de (AP) yer alan haberde, Kenyalılar şöyle sesleniyor: “Hükümetimiz bize evde kapalı kalmamızı söylüyor ancak yiyecek karşılayacak paramız yok. Parası olan çok az insan varken, parası olmayan insan sayısı çok fazla, bu yüzden tüm Kenyalıların güvende olduğundan emin olmak için hükümete yalvarıyorum. Bize yardım edin.”
 
Birleşmiş Milletler’in Afrika Ekonomi Komisyonu’nun sitesinde yayınlanan açıklamaya göre; pek çok Afrika ülkesinin ekonomi bakanları gerçekleştirdikleri bir toplantıyla Kovid-19’a karşı uluslararası destek ve koordinasyon olmaksızın, salgının Afrika ülkelerindeki tüm toplum ve ekonomi için büyük ve yıkıcı bir sonuç doğuracağını açıkladı. Koronavirüsün çok hızlı bir şekilde yayılabileceği Afrika’nın, yükseltilecek küresel bir dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
 
MA / Eylül Deniz Yaşar