DBP Eş Genel Başkanı Aydeniz: Konjonktür birliği dayatıyor

img

DİYARBAKIR - DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Kürtlerin coğrafi ve siyasi parçalanmışlıklarını artık aşmak zorunda olduklarını belirterek, "Mevcut konjonktür Kürtlerin lehinedir. Ancak burada Kürtlerin en zayıf noktası ulusal birliklerini sağlamamalarıdır" dedi. 

Kürt ulusal birliğine dair Kürt siyasi partileri ve örgütleriyle sürdürdüğümüz dosya dizimizin konuk isimlerinden bir diğeri Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz.
 
Halkın Emek Partisi (HEP) geleneğinden gelen Kürt partilerinden Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması üzerine 2 Mayıs 2008'de kurulan Demokrasi ve Barış Partisi (DBP), 11 Temmuz 2014 yapılan kongrede isim değişikliğine giderek Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) adını aldı. Tüzüğünde “özerklik-öz yönetim” talebini savunan parti, özerk yerel bölgelerin var olacağı bir yönetim modelini benimsiyor. 
 
Eşbaşkanlık sistemini uygulanan DBP'in 30 Kasım 2019’da gerçekleştirilen 5'inci Olağan Kongresi'nde partinin Eş Genel Başkanlığı’na Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır seçildi.
 
DBP, 24 Haziran seçimlerinde HDP’den Diyarbakır Milletvekili seçilmiş olan Saliha Aydeniz’in Eş Genel Başkan olarak seçilmesiyle Meclis’te tek kişiyle temsil ediliyor.
 
‘İSTİLA HALEN SÜRÜYOR’
 
Kürtlerin dört parçaya bölünerek ulusal birliklerinin zedelenmesini "devletlerin istilası" olarak tanımlayan DBP Eş Genel Başkanı Aydeniz, "Kürt sorunuyla muhatap ülkeler, mevcut sorunu hiçbir zaman Kürtler ile eşitlik temelinde çözme yolunu tercih etmedi” diye belirtti. 
 
Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin kendi Kürt sorunlarını çözme yolunu asimilasyon politikalarına gitmekle bulduğunun bir gerçeklik olduğunu ifade eden Aydeniz, “Sorunu kendi içlerinde çözme basiretinin gösterilmemesi, inkar, baskı ve yasaklarla sorundan kurtulma çabaları her defasında sorunu daha da derinleştirerek yenilerini beraberinde getirdi. Devletlerarası sınırlarla dört parçaya ayrılan Kürt coğrafyası Ortadoğu’nun stratejik öneme sahip bir coğrafyası olarak her zaman istila edilmiştir ve bu istila halen devam ediyor" ifadelerini kullandı.
 
‘HEM AVANTAJLAR HEM DE DEZAVANTAJLAR MEVCUT’
 
Aydeniz, bugün dünyada ve Ortadoğu'da kapitalizmin krizi biçiminde cereyan eden gelişmelerin ise Kürtler için hem avantajlar hem de dezavantajlar barındırdığı düşüncesinde.
 
Kapitalist krizin en derin hissedildiği coğrafya olarak Ortadoğu'nun yeniden dizaynını kaçınılmaz olduğunu söyleyen Aydeniz’e göre: "Kapitalist sistem, derin bir krizden geçiyor. Krizin en derin hissedildiği bölgenin Ortadoğu olduğu, bölgenin yeniden dizaynının kaçınılmaz olduğu görünüyor. Bu durum genelde bölge halkları, özelde de Kürt halkı için birçok avantaj ve dezavantajı beraberinde getiriyor. Büyük bir kaos ve altüst oluşun yaşandığı Ortadoğu’da yapılacak yanlışlar Kürtlerin doğal haklarını elde etmesini engelleyebilir. Yaşanan tüm gelişmeler, Kürtler ulusal birlik sağlamadan ve bu bağlamda ulusal ortak hukuk geliştirmeden, açığa çıkan fırsat ve avantajlardan layıkıyla yararlanamayacağını açık bir şekilde gösteriyor."
 
'BİRLİK ZORUNLULUKTUR'
 
Bunlarla birlikte "Kürdistan coğrafyası ve siyaseti parçalı olduğu için demokratik bir Kürt bloğu hem Kürt sorununun çözümü için gereklidir hem de Kürtlerin kendilerini yönetmeleri için bir zorunluluktur" diyen Aydeniz, Kürtlerin güç blokları arasına sıkışmadan, üçüncü bir yol izlemesi gerektiğini vurguluyor.
 
Aydeniz, "Bu konuda çok duyarlı olmak ve tarihten dersler çıkarmak gerekir. Kürtler açısından benzer bir durum bugün de vardır. Bundan dolayı tüm Kürtlerin birlikte üçüncü yol mücadele hattında birleşmeleri gereklidir. Üçüncü yol öncelikle kendi kendini üreten demokratik yapılarla yaşamla tanışabilir. O nedenle birleşerek, birlikte yol almak, demokratik Kürt bloğunu temel hareket dayanağı yapmak, demokratik ve özgürlükçü tüm güçlerin oluşturduğu değerlerle davranarak üçüncü yolu yaşamla buluşturmak bir mecburiyettir" dedi. 
 
SORUN SİYASİ YAPILARDA
 
Ortadoğu'daki konjonktürün Kürtlerin lehine olduğu inancında olan Aydeniz, Kürtler arası ulusal birliğin eksikliği konusunda ise şunları dile getiriyor: "Kürtler bölgedeki krizi en iyi okuyan güçlerin başında geliyor. Bu yönüyle Irak ve Suriye'de büyük bedeller ödemek pahasına olsa da kazanımlar elde edildi. Mevcut konjonktür Kürtlerin lehinedir. Ancak burada Kürtlerin en zayıf noktası ulusal birliklerini sağlamamalarıdır. Ulusal birlikten kastettiğimiz; Kürt halkından ziyade Kürt siyasal yapılar arasındaki ortaklaşma. Halkımızın birlik sorunu yoktur. Var olan ayrılık siyasal yapılardan kaynaklanıyor. Fakat Kürtlerin ezici çoğunluğunu oluşturan mevcut örgüt, hareket ve yapıların ulusal birliğin bir an önce yapılması için üzerine düşeni yapma kararlılığında olduğunu görüyoruz."
 
'KONJONKTÜR BİRLİĞİ DAYATIYOR'
 
Gelecekte kurulması olası masada Kürtlerin yer alması için Kürt ulusal birliğini "elzem" gören Aydeniz, bu görüşünü "Türkiye, Irak, İran ve Suriye olmak üzere dört parçada yaşayan Kürtler büyük problemlerle boğuşuyor. Hal böyleyken kendi gelecekleri adına inisiyatif almaları kadar doğal bir durum yoktur. İleriki dönemde kurulacak bir masada Kürtlerin güçlü şekilde yer alabilmesi için birlik elzemdir" ifadeleriyle dile getirdi.
 
Aydeniz, Kürt ulusal birliğin kurulmasının temel teminatı olarak ise halkta birliğe ilişkin gelişen hassasiyeti işaret ediyor. Hiçbir partinin halkın bu hassasiyetini görmezden gelemeyeceğinin altını çizen Aydeniz, “Böylesi kritik bir dönemde Kürtlerin birlik olmaması, büyük bir şansın kaçırılmasına neden olacağı konusunda tüm taraflar hemfikir. Buna engel olanın halk tarafından affedilmeyeceği herkes bilmelidir. Birlik çalışmalarının temel amaçlarından biri de Kürtler arası sorunların tartışılıp çözüme kavuşacağı ya da kavuşturulacağı bir mekanizmayı kurmaktır. Bu mekanizmaya katılmamak Kürtler arası iç sorunların çözümünü istememek anlamına gelir. Hiçbir parti ulusal birliği engelleyen pozisyonda olmak istemez. Belki biraz zahmetli olur, zaman alır ama konjonktür ve tehlikeler Kürtlere ulusal birliği dayatıyor” dedi.
 
'KAZANIMLARI KORUMANIN YOLU BİRLİKTEN GEÇER'
 
Ulusal birlik yolunda Kürt halkının talepleri ve ulusal değerler dışında herhangi bir kırmızı çizgileri olamadığını kaydeden Aydeniz, "Demokratik Bölgeler Partisi olarak önceliğimiz Kürt ulusal birliğin bir an önce sağlanmasıdır. Kürt halkının kazanımlarının korunmasının tek yolunun birlikten geçtiğini düşünüyoruz" diye vurguladı. 
 
Kürtlerin coğrafi ve siyasi parçalanmışlıklarını artık aşmak zorunda olduğunu söyleyen Aydeniz, parçalarda demokratik bir siyasetin yürütülmesinin yanı sıra parçalar arasında ortak sorunlara dair ortak tutumların gelişeceğine dikkat çekerek, son olarak şunları  kaydetti: 
 
"Ortadoğu ve Kürdistan coğrafyasında siyasi, ekonomik, toplumsal değişimler yaşanıyor. Mevcut koşullar dikkate alınırsa, parçaların kendi kimliklerini ve iç birliklerini geliştirmelerini öngörmek zorunludur. Burada önemli olan ilke, Kürtlerin birliği içerisinde tüm parçaların birbirini destekleyen konumda bulunmasıdır. Kürt partilerinin dışarıda birbirine karşıt çalışmamaları, içerde sorunları demokratik siyaset temelinde çözmeleri, Kürtlerin genel birliği için dış ilişkilerin ortak bir yapı tarafından yürütülmesi dönemin en acil hedefleri olmak zorundadır."
 
MA / Mehmet Şah Oruç