Suriye'deki Hristiyan halkları hedef alan soykırım

img

HABER MERKEZİ - Suriye iç savaşının başladığı 2011’den bu yana DAİŞ ve benzeri örgütlerin saldırılarına maruz kalanlar arasında Hristiyan inancına mensup farklı halklar yer aldı. Bugün doğrudan Türkiye’nin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük sürdürdüğü saldırılarda da yine Hristiyan halklar hedef olup, göçe zorlandı, din insanları öldürüldü, mabetleri tahrip edildi.

 
Halklara beşiklik eden kadim Mezopotamya topraklar ından Kuzey ve Doğu Suriye’de Müslüman, Hristiyan, Dürzi, Alevi, İsmaili inançları yüzyıllardır bir arada yaşıyor. Aynı topraklarda yine Kürt, Arap, Ermeni, Asuri-Suryani, Çerkes, Türkmen gibi halklar, dilleri ve kimlikleri ile var olma mücadelesi içerisinde. Ancak bu coğrafya Osmanlı’dan bu yana Türkler ve onların kışkırttığı unsurların zulmüne uğradı. 
 
İnkar, soykırım ve etnik temizlikle yüz yüze kalan buradaki halkların tarihindeki derin acılar hala tazeliğini koruyor. Bu halklardan soykırım ve etnik temizliğin en ağırına maruz kalanlar ise, Hristiyanlar oldu. 1915’te Ermeni ve Süryanileri hedef alan soykırımda 2 milyon insan katledildi, geri kalanlar da çöllere sürüldü. 
 
Türklerin uyguladığı zulmün tarihsel belleklerinde taze olduğu bu halklar, Suriye iç savaşı ile birlikte yeni bir soykırımla yüz yüze kaldı. Suriye iç savaşı ile birlikte Türkiye, bu kez radikal selefi El Nusra ve DAİŞ aracılığıyla Hristiyan dine mensup halklara yönelik zulüm ve etnik temizlik uygulamaya başladı. 
 
LAZİKİYE-KESEP 
 
22 Mart 2014’de, Lazikiye’ye bağlı Kesep kasabası Türkiye destekli El Nusra, Ensar İslam ve Ebu Musa El Şişani ile Ebu Muslim El Şişani komutasındaki Qoqaz’ların saldırısına maruz kaldı. “Enfal savaşı” adı verilen bu saldırı sonucunda yaklaşık 900 Ermeni aile Keseb’den Lazkiye ve farklı yerlere göç etmek zorunda kaldı. 
 
Kaçamayanlar tutuklanırken, Ermenilere ait ev ve kiliseler tahrip edildi.
 
Suriye savaşının en kirli isimlerinden biri olan Heysem Topalca da, MİT destekli örgütlerin Keseb saldırısında yer alanlardandı. Topalca’nın Reyhanlı’da Alevilerin katledildiği bombalı saldırının azmettiricisi olduğu bilgileri de yansıdı. (https://youtu.be/_91ZIljd0qM ) 
 
 
İDLİB
 
İdlib kent merkezi ile Cisir El Şiğur’da, El Cidida, El Xesaniya, El Yakubiye, El Qiniya ve El Heloz bölgelerinde yaşayan Hristiyan nüfusu 2010 sayımlarına göre 15 bine yakındı. Ancak 2012 yılında burada yaşayan Hristiyanlar, Türkiye destekli ÖSO’cular tarafından hedef alınmaya başlandı. 
 
Binlerce Hristiyan bu yüzden Suriye’nin diğer kentlerine ve Lübnan’a göç etti. 2013 yılında DAİŞ, Cisur El Şiğur’u işgal ettiğinde ilk iş olarak kiliseleri, inanç merkezlerini ve mezarlıkları yıktı. 
 
Kasım 2013’te Türkiye’ye bağlı selefi örgüt ve gruplar, El Xesaniye köyündeki Rum Ortodoks Kilisesi’ni toplu mezara çevirdi. 2014’de gelindiğinde ise, Hristiyanlara dönük yönelim katliama dönüştü. Kafa kesme, çok sayıda kadının kaçırılması, rahip ve rahibelerin kaçırılması tanıkların anlattığı suçlardan sadece bazıları. Aynı yıl El Qiniya ve El Xesaniye’deki 33 kilise yıkılırken, El Qiniya’daki Meryem Ana ve Gower Geoss heykelleri tahrip edildi. 
 
2015’te de yine Cind El Eqsa grubu tarafından Meryem Ana Kilisesi’ni yıkıldı. El Nusra sonra, yani şimdi bilinen adıyla Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), İdlib’de Hristiyanların tüm mal varlıklarına el konulması yönünde karar çıkardı. 
 
Bu tehdit ve saldırılarla bölgedeki tüm Hristiyanlar göç etmek zorunda bırakıldı. 
 
 
ŞAM - ADRA KATLİAMI 
 
13 Aralık 2013’te Şam’ın kırsal bölgesi Adra’da büyük bir katliam gerçekleştirildi. 100 bin Nusayri, Dürzi, Hıristiyan ve İsmaili göçmenin sığındığı kampı basan El Nusra çeteleri çok sayıda kişiyi kaçırıp, katletti. 
 
Suriye Başbakanı Vail el Halaki, o dönem bu katliamdan doğrudan Türkiye’yi sorumlu tuttu. 
 
Yine 2013’te Aramilerin yaşadığı Şam’a 50 km uzaklıktaki Malula’da kiliseler ateşe verildi, 12 rahibe kaçırıldı. 
 
Deyr Atiyye’de ise bir hastane silahlı gruplar tarafından basıldı ve doktorlar katledildi.
 
 
HALEP
 
İç savaş öncesi Halep’te de nüfusları 18 bin olan Ermenilerin büyük bir kısmı maruz kaldıkları saldırılar nedeniyle kentten göç etmek zorunda kaldı.
 
Nisan 2013'te, Halep'teki Süryani Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Gregorios Yohanna İbrahim ile Yunan Ortodoks Kilisesi Metropoliti Pavlos Yazıcı, Türkiye sınırından Halep'e giderken Suriye'nin kuzeyinde çetelerce kaçırıldı. (http://yeniozgurpolitika.net/metropolitleri-mit%E2%80%88oldurdu/) 
 
Yine Ocak 2015’te Halep’teki en eski Ermeni Katolik kilisesi olan Aziza Rita Kilisesi, Cephe EL Şamiye çetelerinin saldırısına uğradı. Kilise bu saldırıda büyük zarar gördü.
 
2015 yılında da kentte Ermenilerin yaşadığı Süleymaniye Mahallesi, çetelerin ağır silahlarla gerçekleştirdiği saldırılara maruz kaldı. Saldırılarda siviller yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı. Katolik Kilisesi zarar gördü.
 
 
KUZEY SURİYE’DEKİ HRİSTİYANLARIN DURUMU
 
Kuzey Suriye kantonlarından Efrîn’de ise, kent merkezi ile Raco ve Mabata ilçeleri Hristiyanların en çok bulunduğu alanlardı. Bölgede 20 kilise ve manastır bulunuyordu. Bu kiliselerden en büyüğü olan Rai Salih Kilisesi, 2011 Nisan’ında ibadete açılmıştı. Türkiye’nin Efrin’e dönük saldırıları öncesinde bu bölgede 250’den fazla Hristiyan aile bulunuyordu.
 
Türkiye’nin bölgeye yönelik 20 Ocak 2018’de başladığı saldırılarında Raco ilçesinde yaşayan Ermeni bir aile, savaş uçaklarının hedefi oldu. Bombardımanda anne ve oğlu yaşamını yitirdi, kızının ise ayağını koptu.
 
Hem bombardımanlar hem de Türkiye destekli grupların ‘kafirlerin kafasının kesilmesi’ tehdidi üzerine bölgedeki 250 Hristiyan aile göç Halep’e geçti, onlara ait kiliseler ve kutsal mekanlar yerle bir edildi. 
 
 
GİRÊ SPÎ
 
El Nusra ve DAİŞ üyeleri, 2013’te Girê Spî’ye saldırdı. Saldırılarda binden fazla Kürt ve Ermeni aile kaçırıldı. Diğerlerinişn büyük bir bölümü ise uygulanan vahşetten dolayı göç etmek zorunda kaldı. 
 
Girê Spî’de çok sayıda Ermeni Ortodoks kilisesi bulunuyordu. Ancak çeteler Hristiyanlara ait tüm kutsalları ve kiliseleri yakıp yıkarak, askeri üs ve eğitim yerlerine, emirlerin konakladığı binalara çevirdi.
 
Girê Spi’nin QSD tarafından 2015 yılında özgürleştirilmesinin ardından Hristiyan inancına mensup bir kısım aile kente geri döndü. Tahrip edilen kiliselerini onarıp ibadete açarak normal yaşamlarına dönmeye çalışan Hristiyan halklar, Türkiye ve bağlı grupların 9 Ekim 2019’da giriştiği saldırılarıyla yine göç etmek zorunda kaldı. Bu dönemde Ermeni Ortodoks Kilisesi’nin tahrip edilip, yağmalanması görüntüleri basına yansıdı. Kentte yaşayan 50 Ermeni ve Süryani aile bu saldırılar nedeniyle Kobane’ye göç etti.
 
 
SERÊKANİYÊ
 
Bilgilere göre ayrı mezhebe mensup yaklaşık 150 Süryani ve Ermeni ailenin yaşadığı kentte Mar Toma Resul Süryani Ortodoks Kilisesi, Meryem Ana Süryani Katolik Kilisesi ve Ermeni kilisesi olmak üzere üç kilise bulunuyordu. Kentte yine yaklaşık Bin dolayında Hristiyan Ermeni ve Asuri-Süryani yaşıyordu. El Nusra, DAİŞ ve  Xerebe El-Şam üyelerinin kente dönük saldırılarında Ermeni ve Süryaniler zorla göç ettirildi.
 
2012’nın Aralık ayında Türkiye destekli örgütler, Serêkaniyê’de Hristiyanlara ait evleri yağmaladı, kiliselere saldırdı ve içindekileri ateşe verdi, mayın döşedi. Bunlardan Süryani Ortodoks Kilisesi tahrip edilmiş ve kilise tamamıyla mayınlanmıştı. Süryani okullarını da ateşe veren selefi örgütler, Suriye rejimiyle ilişkisi olduğu bahanesiyle onlarca Hristiyan’ı ise kaçırdı.  
 
2013’te YPG/YPJ’nin direnişi ile kent çetelerden kurtarıldıktan sonra Hristiyan cemaate mensup halk yeniden inançları doğrultusunda ibadet ve yaşamlarını sürdürebildi.
 
Ancak Türkiye’nin 9 Ekim’de başlattığı son saldırıları ile birlikte kentte yaşayan Hristiyan inancına mensup 100’e yakın aile, evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Haseke’ye giden aileler, Ermeni cemaatine mensup kiliselerin yardımı ile barınacak yer bulabildi. Geride bıraktıkları malları ve ibadethaneleri ise talan edildi.
 
 
DÊRAZOR
 
DAİŞ’in 2014’e işgal ettiği Dêrazor vilayetinde yaptığı ilk işlerden biri Ermeni Katolik Kilisesi’ni yıkması oldu. Kentte bulunan yaklaşık 4 bin Ermeni, Özerk Yönetim bünyesindeki alanlara, özellikle Qamişlo’ya yerleşti. Ermenilerin tüm mülklerine DAİŞ tarafından el konuldu evleri talan edildi.  
 
 
TİL TEMİR
 
2012’nin sonlarına doğru, ÖSO üyeleri Cizirê bölgesine yönelik giriştikleri saldırılarla Hesekê’nin bir kısmı ile Serêkaniyê ve Til Temir’i işgal etti. Bu bölgelerde yollarda noktalar kuran ÖSO üyeleri ve diğer örgütler, sivilleri kaçırıp işkencelerden geçirdi. 2013 yılı içerisinde Til Temir, Reqa ve Halep arasındaki karayolları üzerinde Hristiyanlara ait çok sayıda araç hedef oldu. 
 
23 Şubat 2015’te DAİŞ üyeleri, 35 Asuri köyünü barındıran Til Temir’e ve Xabur bölgesi geneline saldırdı. Bu saldırılarda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 200 sivil Şedade ve Reqa’ya kaçırıldı, köyler, kiliseler ve mezarlıklar harabeye çevrildi.
 
Bölgede kadim halkların yaşadığı kentlerden biri olan Til Temir de, bugün yine Türkiye ve bağlı grupların saldırıları altında. 9 Ekim’den sonra köyleri bombalanan Süryaniler topraklarını terk etmemek için direnişlerini sürdürüyor. Son bir aylık süreçte Til Temir ve köylerine yönelik saldırılarda çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. 
 
Türkiye’nin saldırıları ile eşzamanlı harekete geçen DAİŞ üyeleri ise, 11 Kasım’da Qamişlo Ermeni Katolik Kilisesi Papazı Hosip Petoyan ve babası Abraham Petoyan’ı Hesekê-Derazor karayolu üzerinde  katletti. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, saldırının DAİŞ-Türk devleti ortaklığında gerçekleştiğini duyurdu.
 
 
TİRBESPİYÊ
 
Tirbespiyê’de yaşayan Hristiyanlar da yine Türkiye ve bağlı örgütlerin hedefi oldu. Yapılan bu saldırılar sonucu onlarca Hristiyan köyü boşaltıldı. Süryanilerin yaşadığı Til Cihan köyü, 10’dan fazla kez TSK güçlerinin saldırısına maruz kaldı. Son olarak 2 Kasım 2018’de Til Cihan köyü yolu üzerinden geçen bir sivil, TSK’nin açtığı ateşle katledildi. 
 
 
QAMİŞLO
 
Rojava yönetiminin bir parçası olarak kendi inanç ve kültürlerini yaşayan, okullarında eğitim gören Ermeni ve Süryaniler, Qamişlo’da da DAİŞ ve Türkiye destekli örgütlerin saldırılarına uğradı. DAİŞ, 11 Temmuz 2019’da Wista Mahallesi’ndeki Süryani Ezra Kilisesi yakınlarında bombalı saldırı gerçekleştirdi. 5 kişinin yaşamını yitirdiği, 23 kişinin yaralandığı bu saldırıda kilise büyük zarar gördü, aylarca kapalı kaldı. 
 
9 Ekim’den sonra ise, Hristiyanların yaşadıkları bölgelerden göçertilmesi politikası devreye konuldu.  Bu tarihten çok kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Üsküdar Camii’nde kıldığı Cuma namazı sonrası “Küffara (Müslüman olmayan) acımasız olacağız” sözlerini sarf ederken, sınırdaki unsurlar da ellerinde silahlarla yine “Kafirleri kesmeye gidiyoruz” tehditlerinde bulunmuştu
 
İşgal saldırılarının hedeflerinden birinin bölgede yaşayan Hristiyan halklar olduğunu açıkça dile getirildi. Erdoğan’ın emrindeki çete grupları ve Türk askeri ile birlikte girdikleri kentlerde Hristiyan halkları hedef aldı.  
 
MA / Hêvî Hesen