Federe Kürdistan Türkiye'ye 26 milyar doların bedelini mi ödüyor?

img

DUHOK – TSK ve Federe Kürdistan Bölgesi yönetiminin Bradost alanına yönelik yapmak istedikleri, kadın, genç ve emektar peşmergelerin tepkisi ile boşa çıkarıldı. Barzaniler, Türkiye ile petrol ticaretlerinde 26 milyar dolarlık aksaklığa karşılık bölgeyi TSK ve MİT'e açarken, Türkiye bedeller ödeyerek Kürtlerin kazanımlarına göz dikti. 

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Federe Kürdistan Bölgesi'nde Xakûrkê’nin de içinde bulunduğu Bradost bölgesine yönelik başlattığı operasyon, hava saldırıları ile devam ediyor. 27 Mayıs'ta başlatılan ve "Pençe" adı verilen operasyon kapsamında şimdiye kadar Barzan bölgesine bağlı Tepê Xwedê, Sîdekan ilçesinin Del Dağı, Lêlikan alanı ile Çukurca (Çelê) sınırında bulunan alana bombardımanın ardından indirilen askerler ile girilebildi. Stratejik bölge olarak yansıyan Şekif Dağı’na ise bombardıman ardından yapılmak istenen asker indirmeleri, yoğun saldırılar, sabotajlar ile başarılmadığı ve asker indirimi yapılan söz konusu tepelerde de saldırılar ile asker kayıplarının yaşandığı ifade edildi. 
 
Alınan bilgilere göre Sağlık Bakanlığı tarafından iki ay önce sınır hattında olan tüm sağlık kuruluşlarına “Kırmızı Kod” ile genelge gönderildiği, sağlık çalışanlarının izinlerinin kaldırıldığı, sınır hattı içinde seyyar çadırların hazır bulunması istendiği belirtildi. Yine yaylaların yasaklandığı, bölge halkının sınıra yakın yerlerde hayvan otlatmamasının ve tarımsal ekim yapılmamasının istendiği bildirildi. 
 
HALK TEPKİSİ ARAYIŞA SOKTU
 
Operasyona karşı bölgede yaşayan yurttaşların tepkisi, Kandil ve çatışma bölgelerine gelen gençler ile kadınlardan oluşan canlı kalkan grupları, Dêrin (Emektar) Peşmergeleri'nin tepki açıklamaları da amaçlanan bölgeyi PKK'lilerden temizleme çalışmalarını zorlaştırdı. Türkiye, Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi yönetimlerinin arayışlarını şimdilik çözümsüz bıraktı. Halkın tepkilerinden kaynaklı askerlerin peşmerge kıyafetleri ile bölgeye girme arayışı da sonuçsuz kalırken, Türkiye’nin Başika askeri üssünde Türk subayları tarafından eğitilen Roj Peşmergeleri'nin bölgeye sevk edilmesi, “Birakujî”nin yaşanma kaygısını artırdı. 
 
AMAÇ MİSAKI MİLLİ
 
Türkiye’nin daha önce Bamernê, Şeladizê, Batufa, Kanîmasî, Kiribî, Sinekê, Sirî, Kubkê, Kumrî, Koxê Spî, Serê Zêr, Geliyê Zaxo ve Amediye başta olmak üzere oluşturulan 23 askeri üslerine, Başika, Soran, Kala Çolan ve Zûmar kampları ile Harir bölgesindeki eski havaalanını da kamp olarak eklemesiyle, Misaki Milli sınırları çerçevesinde Federe Kürdistan topraklarının kalıcı olarak ele geçirilmesi amacı taşıdığı belirtiliyor. Kurulan bu üsleri genişletmek için Lêlikan,  Şekif ve diğer yerlerde üs kurmak amaçlanıyor. Türkiye’nin politikalarının etkili olacağı bir Federe Kürdistan Bölgesi ile, Irak'ın kontrol edilebileceği, İran karşısında da pozisyonun güçleneceği ifade ediliyor. Bunun yanında Kerkük petrolü de kontrol altına alınacak. PKK'liler, bu sebeple Türk devletinin stratejik hedefinin Federe Kurdistan'ı Kerkük’e kadar almak olduğunu, kendi topraklarına eklemek istediklerini belirtiyor. 
 
MİT FALİYETLERİ
 
Türkiye'nin bu amacından faydalanmak isteyen KDP ise, PKK'yi tümden tasfiye konseptinde Türkiye’nin işgalini kolaylaştırmak için istihbarat faaliyetlerini yürüttüğü belirtiliyor. Bu doğrultuda Hewlêr, Duhok, Zaxo ve Amediye’de şube açan MİT, Süleymaniye, Halepçe, Germiyan hattında da eleman bulunduruyor ve özel şirketlerle hareket eden kurumlar oluşturuyor. Bin 350'den fazla Türk şirketinin faaliyet yürüttüğü bölgede, bazılarının paravan olduğu ve direk MİT'e çalıştığı bildirildi.  
 
BARZANİLERİN İLİŞKİLERİ!
 
Kerkük’ün idaresi meselesinde Federe Kürdistan Bölgesi yönetimi ve Başkan seçilen Neçirvan Barzani'nin Kerkük-Ceyhan Boru hattından alınan kaçak petrolün Türkiye’ye aktarılmasında yaşanan sıkıntıdan dolayı oluşan borcunun sıfırlanması, olmazsa ertelenmesinin, KDP politikalarını belirlediği ifade ediliyor. Irak merkezi hükümeti ise, Türkiye’nin Misaki Milli arayışını fark edince Haydar Abadi yönetimi tarafından Federe Kürdistan Bölge yönetiminin kanunsuz bir şekilde petrol sattığına dair açtığı dava, 26 Nisan 2019 tarihinde tekrardan gündeme getirildi. Şimdiye kadar kanunsuz satılan petrolün fiyatının 26 milyar dolar tutarında olduğu belirtiliyor. Ancak Adil Abdulmehdi başbakanlığa geldikten sonra Türkiye'nin, Mesut Barzani aracılığıyla uzlaşma arayışına girdiği, en son Türkiye  Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Irak Cumhurbaşkanı Behram Salih, Başbakan Adil Abdulmehdi ve Neçirvan Barzani görüşmelerinin bu eksende olduğu ve bunun sonucunda da bu davanın 5 yıl sonrasına ertelenmesine ikna edildiği öğrenildi. Bu şekilde Türkiye aleyhine açılmış olan 26 milyar dolarlık davanın, şimdilik üzerinin örtüldüğü ifade edildi.  
 
TÜRKİYE'NİN MASASINDA KÜRTLER VAR
 
Bu görüşme trafiğinde Irak ile Türkiye arasında arabuluculuk görevini üstlenen KDP ve Barzani ailesi. Barzanilerin tavrının sebebinin ise ekonomik ilişkilerinden kaynaklı olduğu belirtiliyor. Alınan bilgilere göre görüşmelerde şu hususlar dile getiriliyor. Türkiye Musul’un yeniden inşası ve Musul’da yaşayan insanlara destek adı altında Iraklı ve bölge iş insanlarının kuracakları iş yerlerine yardım edecek. Bunlara karşılık Türkiye'nin Musul’da konsolosluk açma, Telafer tarafına sınır kapısı açma, yine Irak-Suriye sınırını birlikte koruma talebi var. Şengal’e ortak operasyon da Türkiye'nin masasında.  
 
ABD İZLİYOR!
 
Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (YNK) son dönemlerde KDP yönetimine benzer, hem İran’a hem de Türkiye’ye yakınlaşma çabaları olduğu, ABD’nin bu gelişmeyi dikkatle izlediği ifade ediliyor. Bu sebeple ABD'nin Mayıs ayı içinde Talabani ailesi ve YNK yönetimi ile uyarı toplantısı düzenlediği belirtildi. Alınan bilgilere göre, ABD Bağdat Büyükelçiliği’nden iki üst düzey yetkilinin Celal Talabani’nin çocukları Pawel ve Qubat Talabani’nin de aralarında bulunduğu 5 kişilik YNK heyeti ile görüşme yaptığı, Süleymaniye bölgesinde faaliyet yürüten 30 İtlaat üyesinin (İran istihbaratı) sınır dışı edilmesini talep ettiği ifade edildi. 
 
YNK'Lİ GRUP MİT'LE ÇALIŞIYOR 
 
Özellikle Xakûrkê bölgesine yapılan saldırıyla birlikte yaşanan bu güç dengeleri, çıkar siyaseti yürütüyor. Yerel güçler ise, ancak buyuranların arasında tercih yapabiliyor. Bu doğrultuda YNK içindeki Talabani ailesi karşıtı bir grup, hem İran hem de Türkiye ile ilişkilerini güçlendiriyor. YNK içindeki Talabani ailesinin etkisini ortadan kaldırmak için MİT ile ittifak yaptıkları belirtiliyor. Bu grubun Kandil başta olmak üzere Medya Savunma Alanları'na yönelik MİT’e istihbarat desteği verdiği, Kandil’e gerçekleşen hava saldırılarında hedef tespitine yönelik bu gruptaki kişilerin aktif çalıştıkları, Kandil’de köylere yönelik yapılan hava saldırılarının koordinatlarının bu kişiler tarafından verildiği, bu grupta yer alan bazı kişilerin MİT’e para karşılığı çalıştığı, hem YNK hakkında, hem de Kandil’e yönelik topladığı bilgileri MİT ile paylaştıkları iddia edildi.  
 
MA / Erdoğan Altan