Dün eleştirdiklerini bugün kendileri yapıyor

img

ANKARA - Bağımsızlık referandumundan sonra müttefikleri Barzani’yi yerden yere vuran ve iktidara müdahale çağrısı yapan AKP’li yazarlar, bugün yaptıklarını geçmişte “Baasçılık ve Kemalizm” olarak eleştiriyordu. 

Daha önce Barzani yönetimi ve Federe Kürdistan Bölgesiyle yaptığı ittifakı neredeyse “ulusal bayram” ilan ederek kutlayan ve bunun üzerinden de Türkiye’deki Kürtleri işaret ederek, “Artık örgütün düşünmesi gerektiği” mesajını veren AKP’liler şimdi hep birlikte Barzani ve Federe Kürdistan Bölgesi'ne karşı tutum alarak, bir uçtan bir başka uca savrulmaya başladı. 
 
DEVRİMDEN MADE İN AMERİKA MANŞETİNE!
 
Özellikle Federe Kürdistan Bölgesi'nde gerçekleştirilen ve oradaki insanların kendi kaderlerine ilişkin tutum aldıkları referandum sürecinde karşıt bir tutum alan AKP’liler geçmişte, KDP Başkanı Mesut Barzani ve Federe Kürdistan Bölgesi ile yapılan ittifakı “devrim” olarak nitelendirmişti. Son günlerde Star gazetesinde referandumu “Made in Amerika” manşetleriyle nitelendiren yazar Ahmet Kekeç, Barzani ile yapılan ittifakı “Devrim” olarak nitelendirmişti.
 
KEKEÇ’İN DEVRİMİ
 
Kekeç, Barzani’nin 16 Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır’a yaptığı ziyareti ele aldığı “Devrim öyle değil böyle olur” başlıklı 18 Kasım tarihli yazısında, Gezi’yi tiye alarak, “Hak-hukuk meseleleriyle ‘ilgiliymiş gibi’ görünen Banu ve Ece hemşireler, kendilerinden geçip, ‘Ay bu bir devrim’ diye ünlemediler ama Barzani’nin ‘Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri’ sıfatıyla Diyarbakır’da ağırlanması devrimdi” değerlendirmesinde bulunuyordu. 
 
KARAGÜL’ÜN 3 YIL ÖNCE YAZDIKLARI
 
Sürecin başından beri Federe Kürdistan referandumunun karşıtlığında öncülük yapan Yeni Şafak gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan ve uzun süredir “Kürtlerin gerek Suriye ve gerek Irak’ta Türkiye’ye karşı yarattığı büyük tehlike” konusunda yönetimi uyarmaya çalışan İbrahim Karagül, Barzani’nin Diyarbakır’a davet edildiği 16 Kasım tarihinde kaleme aldığı yazıda, eski Türkiye, Kemalistlerin ve hatta “buna ortak olan Kürtlerin” tutumlarını eleştirerek, şunları ifade ediyordu:
 
KEMALİSTLER IRAK’A GİRMEYİ SAVUNUYOR ELEŞTİRİSİ!
 
“İtirazları, hükümetin seçim yatırımı, ‘Kürtler arasında ayırım çıkarmak istiyorlar’ söylemi etkisini kaybetti. Tam tersine buluşmanın merkezinde yer alma yolunu seçtiler. Bunun adını da ‘stratejik bakış’ olarak gösterdiler. Birkaç yıl öncesine kadar, Ankara-Erbil arasında tehditler, hakaretler, sert açıklamalar havada uçuşuyordu. Oradan bazıları ‘Türkiye’nin toplumsal barışını bozarız’ diyebiliyordu. Tehdit, güvensizlik, tehlike, düşmanlık, çatışma söylemleri revaçtaydı. Burada ise; ‘Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi’, orayı ele geçirmesi bile savunuluyordu.” 
 
3 YIL SONRA MÜDAHALE ÇAĞRISI YAPTI
 
Aynı Karagül, aslında kendisinin ve mensubu olduğu grubun çok değil bir kaç yıl sonraki pozisyonunu tarif ediyordu bu yazısıyla. 28 Eylül tarihinde Yeni Şafak gazetesine “Bu işgale müdahale şart” manşetini atan Karagül, 25 Eylül tarihli yazısında, saldırının Türkiye’ye karşı olduğunu savunarak, “Savaşı Anadolu içlerinde istemiyorsak harekete geçmek zorundayız. Birkaç yıl sonrasını görebiliyorsak harekete geçmek zorundayız. O kuşağı yarmak, o yabancı garnizon alanını delik deşik etmek, Türkiye’yi ve bütün bölgeyi kurtarmak zorundayız” değerlendirmesinde bulunuyordu. 
 
Kürtlere karşı tavır almak üzerinden AKP medyasına yerleşen Kurtuluş Tayiz, daha önce “PKK’ye karşı bütün Barzani güzellemelerine” rağmen bugün Federe Kürdistan referandumuna karşı tutum alanlar arasında yer alıyor. Tayiz son yazısında, “Barzani için her övgüyü yapabilirsiniz ama Barzani’yi bir tek bağımsızlıkçı olarak tanımlayamazsınız… Kuzey Irak’taki referandumun her adımını yabancılar planladı, organize etti. Dolayısıyla yabancı güçlerin düzenlediği bu referandum sandığından her şey çıkar ama bir tek ‘bağımsızlık’ çıkmaz. Kuzey Irak’ta 25 Eylül’de gerçekleşen referandumda Kürtler kendi kaderini oylamadı; ama yabancı güçler, Barzani üzerinden Kürtlerin kaderini tayin etme girişiminde bulundu” değerlendirmesinde bulunuyordu. 
 
Oysa Tayiz, Barzani’nin Diyarbakır ziyareti sonrasında Barzani ve Öcalan arasında kimi kıyaslamalar yaparak şunları yazmıştı: “Mesud Barzani halk önderi, Öcalan örgüt lideri. Barzani direnişçi, Öcalan savaşçı. Barzani daha az Iraklı ve daha çok Kürt; Öcalan ise daha az Kürt ve daha çok Türkiyeli. Öcalan radikal solcu ve milliyetçi; Barzani milliyetçi, muhafazakar ve demokrat. Barzani’nin seveni çok, Öcalan’ın düşmanı. Barzani meşru lider, Öcalan hala illegal. Öcalan katı ve sekter, Barzani sağduyulu ve ılımlı. Barzani sempatik, Öcalan ise antipatik.”  
 
Önceki ittifak günlerinde Feder Kürdistan yönetimine yönelik övgüler had safhadaydı. Hilal Kaplan, “Bijî Diyarbakır bijî aşitî”, Candaş Tolga Işık gibi yazarlar “Çi xweşe em bray hev in” başlıklı Kürtçe yazılar kaleme alıyordu. Nagehan Alçı, gördüğü tablo karşısında ağlamaklı olduğunu belirterek, geçmişteki kötü günleri, “Öyle günlerdi ki, Kürdistan bile yazamazdık. Sözcüklerden, harflerden ürkülen bir zihniyetin izleri hala medyaya, hayata hakimdi” şeklinde değerlendiriyordu. 
 
AH ŞU BAASÇILIK VE KEMALİZM OLMAZSA… 
 
Yanındaki Mehdi Eker ile birlikte AKP’nin referandum karşıtı tutumuna “birer Kürt olarak” destek veren AKP’li Orhan Miroğlu, o günlerde, “Kürt ve Türk halkı bugün Baasçılık ve Kemalizmi aşmaya çalışıyor. Bu ideolojilerin  belirleyeceği bir gelecek söz konusu değil artık. Kürtler’in işi daha zor. Hem Baasçılık hem Kemalizm Kürt siyasetinde ciddi bir sorun.. Oysa her iki halkın muhafazakar değerlerine ve yeni sosyolojisine uygun bir siyaset tarzı ancak, geleceğe taşınabilir. Muhafazakar-demokrat bir siyasi hatta gelişecek olan bu siyaset tarzının bir tarafında AK Parti öbür tarafında ise KDP olacak. Siyasi gidişat bu yönde” değerlendirmesinde bulunuyordu. Son tezkere, “Baasçı Irak ve Suriye ile Kemalist CHP ve AKP’yi” aynı karede buluşturdu. 
 
YILLAR SONRA GELEN İTTİRAF
 
O dönem Erdoğan’ın siyasi gözdelerinden biri olan Yalçın Akdoğan, ittifakın “seçime yönelik bir anlam taşımaktan ziyade çözüme yönelik bir iradeyi” ortaya koyduğunu, BDP ve Kürt siyasetinin de bundan korktuğunu ileri sürerek, “artık örgütün düşünmesi gerektiğine” hükmediyordu. Akdoğan’ın “bu seçime dönük değil” inkarı yıllar sonra KDP’nin Rûdaw TV’sinin Genel Yayın Yönetmeni Rebwar Kerim, Erdoğan’ın aldatıldık sözlerine karşılık, “Asıl siz Kürt halkını seçimlerde aldattınız” itirafında bulundu.   
 
MA / Kenan Kırkaya