Suriye yeniden karıştı: DAİŞ ve eski rejim askerleri devrede 2025-03-08 10:07:01 HABER MERKEZİ - Suriye'de farklı kimlik ve inançları yok sayan HTŞ yönetimi, Durzi ve Alevilere dönük saldırılarını sürdürüyor. DAİŞ ve eski rejim askerlerinin saldırılar için sahaya sürüldüğü belirtiliyor.  Suriye'de Esad rejiminin 8 Aralık 2024 tarihinde devrilmesi sonrası ülkede yeni bir süreç başladı. Yıllarca İdlip'te beslenen HTŞ'liler, savaşmadan ülke yönemini birkaç gün içerisinde ele geçirdi. Esad rejimi dönemindeki inkar siyaseti HTŞ sonrası da devam ediyor.    Ahmed El Şara ve beraberindekiler, Kürtler, Durziler, Aleviler, Araplar ve diğer farklılıkların haklarını elde edeceği bir yönetim kurmak istediklerini söylese de, tam tersi bir pratik sergiledi. Ülkedeki iç savaş yeni bir noktaya tırmanırken, Durziler özerklik ilan etti. Öte yandan katliamla yüz yüze kalan Aleviler, Hristiyanlar ve diğer farklılıklar isyan bayrağı çekti.    Suriye'deki geçici yönetim, Suweda, Qoneytra, Cemera ve Deraa'da Durzilere yönelik baskılarını devam ettiriyor. Latkiye (Lazkiye), Tartus, Cebeli, Humus ve Hama'da ise Alevileri dönük katliamlar sürüyor. DAİŞ yapılanmaları Durzilere karşı; Esad rejiminin istihbarat ve ordu subayları ise Alevilere karşı kullanılıyor.    SALDIRILARA DAİŞ BAHANESİ    Yaşanan katliam ve saldırılara karşı uluslararası ve bölgesel güçlerin tepkisinin kırılması için Milli İstihbaratı Teşkilatı'nın (MİT) devrede olduğu belirtiliyor. Şubat ayı içerisinde bazı MİT sorumlularının HTŞ istihbaratının bölge sorumluları Xeldun El Daxir (Ebu Hefel El Qelemoni), Miyeser El Dereawi (Ebû Mihemed El Deraawi) ve Mecid El Dilêm (Ebû Hesen El Iraq-eski DAIŞ emiri) ile Suweda, Deraa ve Şam'da birçok toplantı düzenlediği belirtiliyor.    Söz konusu toplantılar sonrası bazı bölgelerde DAİŞ'in uyuyan hücreleri harekete geçti. Eski DAİŞ emiri olan ve El Hizib El İslami El Turkistani grubunda ağır silah eğitim sorumluluğu yapan 1991 doğumlu Uygur Şemsedin Selah Ebad (Yuxur Qarî) ile DAIŞ’e ait Amaq Teknik/Ajans kurucusu Mihemed Hesune harekete geçen hücrelerin başında yer alıyor.    MİT ve HTŞ toplantılarında hazırlanan plan doğrultusunda söz konusu gruplar, Celxim kırsalında, Suweda'nın doğu çölünde, Suweda'nın doğu kırsalındaki köylerin karşısındaki ovada, El Deyase bölgesindeki köylerde, El Keraa, Tilul El Sefa civarında, Ürdün sınırına 7 kilometre uzaklıkta bulunan Ebû Şerşuh bölgelerinde konumlandı. Böylece DAİŞ bahane edilerek, Durzilere yönelik saldırılara zemin hazırlandı.    LATKİYE’DE ESAD ASKERLERİ DEVREDE    Esad rejiminin devrilmesinin ardından Latkiye, Hama, Humus ve Tartus'ta Alevilere yönelik saldırılar hiç son bulmadı. Aleviler, baskı ve saldırılara karşı Deraa’dan sonra birçok bölgede ayaklandı. Saldırılar nedeniyle yüzlerce Alevi katledildi.    Durzilere karşı devreye konulan planın bir benzeri, Alevilere dönük saldırılarda da uygulanıyor. Esad rejimi devrildikten sonra tutuklanan asker ve istihbarat subayları, yeni yönetim tarafından oluşturulan askeri ve asayiş noktalarına saldırılarda kullanılmaya başlandı. Sonrasında saldırıların Aleviler tarafından gerçekleştirildiğine dair propaganda yapıldı. Alevilerin gerçekleştirdiği protesto eylemlerine saldırının zemini de bu algı üzerinden oluşturuldu.    HTŞ tarafından tutuklanan Qusey Xidir Mulhim, Wesim İsmail Cemil, Midyen Riya Eli, Serdar Koçer ve Heyder Eli Mulhim adlı kişilerin bu provokasyonlarda yer alan eski rejim asker ve subayları olduğu belirtiliyor.    ŞAM İKTİDARI TASFİYE Mİ OLUYOR?   Yaşanan tüm bu gelişmeler sonrası gözler uluslararası güçlerin bölgeye dönük politikalarına çevrildi. HTŞ'nin Kürtler başta olmak üzere tüm halklar ve inançları dışlaması, yine son dönemde Alevi ve Durzilere dönük saldırılarının önümüzdeki süreçte bölgenin geleceğini de etkileyeceği belirtiliyor. Bazı çevreler, uluslararası güçlerin HTŞ’ye ve lideri El Şara'ya gösterdiği müsamahanın sonuna geldiklerini kaydediyor.    Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), HTŞ sonrası Suriye'nin yeniden inşaası için ekonomik anlamda finansör olarak görevlendirilmişti. El Şara ve yönetimi de, Esad rejiminin devrilmesi sonrası ilk yurt dışı ziyaretini buralara yapmıştı. Görüşmeler sonrası, ulaşımdan iletişime, bankacılıktan sanayiye kadar birçok alanda yeniden inşa için söz konusu ülkelerden Şam'a şirket ve heyetler gönderildi. Ancak yaşanan kaygılar nedeniyle şirket ve heyetlerin faaliyetleri şimdilik askıya alınmış durumda.    Şam iktidarından oluşan bir heyetin 26 Şubat'ta önce BAE, daha sonra Suudi Arabistan’a giderek güven ortamını sağlayabileceklerini, onun için zamana ihtiyaçları olduğunu belirtikleri iddia ediliyor. Buna karşı Suudi Arabistan yetkililerinin, yeni Suriye inşaasına birçok dış gücün kaos ve provokasyon yaratarak müdahalleleri olduğunu, bu nedenle sağlıklı bir zemin etüdü yapılamayacağını dile getirildiği belirtiliyor. Suudi yetkililerin, Durzilere ve Alevilere dönük saldırıları kaygıyla karşıladıklarının altı çiziliyor.    KÖRFEZ ÜLKELERİ RAHATSIZ   BAE ve Suudi Arabistan’ın Esad sonrası Suriye politikaları, ekonomik kazançlar ve jeopolitik denklemlerle şekilleniyor. Her iki Körfez gücü, Suriye’nin yeniden yapılanmasında aktif rol alarak hem bölgesel istikrarı sağlama hem de kendi stratejik hedeflerine ulaşma konusunda kararlı görünse de bu süreç hem iç hem de dış dinamikler nedeniyle çeşitli riskler ve belirsizlikler barındırıyor. Körfez ülkelerinin Suriye’ye yönelik bu pragmatik yaklaşımı, yalnızca bölgenin değil, aynı zamanda uluslararası toplumun da gelecekteki politikalarını etkileyebilecek önemli bir yol haritasının değişimini temsil ediyor.   MA / Erdoğan Altan