Eril Meclis'te kadın mücadelesi 2020-11-19 09:02:06 ANKARA - Seçilmiş 23 kadın hakkında 521 fezleke hazırlandı. Birinin dokunulmazlığı kaldırıldı, sekizinin vekilliği düşürülmek isteniyor. Dilan Dirayet Taşdemir, Meclis'i “Oldukça eril, bazen meydan savaşına dönüşen bir platform” olarak tanımladı.    “Eril aklın” sistemli saldırılarla hedef aldığı haklardan biri de siyasetteki temsiliyet. “Siyasette Kadın 2020” haritasına göre Türkiye, kadın milletvekilli sıralamasında 193 ülke arasında 122, kadın bakan sıralamasında ise 190 ülke arasında 138. sırada yer aldı. Dünya sıralamasında 2019 yılında 120’nci sırada yer alan Türkiye, 2020 haritasında iki puan kaybederek 122’nci sıraya geriledi.   Kamu kurumları, yönetim kademeleri ve yerel yönetimlerdeki temsiliyette geri bırakılan kadınların, en çok mücadele ettiği alanların başında geliyor parlamento. Ülkede 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde, milletvekilli sayısı bir önceki döneme göre 550’den 600’e çıkarken, kadınların oranı 103 sandalye ile yüzde 17’de kaldı. 33 kentte kadın milletvekili seçilmedi. Daha sonra gerçekleşen belediye başkanlığı seçimleri için gerçekleşen bir istifayla sayı 102 oldu.    YEREL YÖNETİMDE ORAN YÜZDE 10,7   Yerel yönetimlerdeki temsiliyette ise Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi’nin (CEMR) raporuna göre Türkiye, 41 ülke arasında en alt sıralarda. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler, Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler ve AB adayları olmak üzere toplam 41 ülkeyi kapsayan raporda, ülke genelinde yerel yönetimlere seçilen kadınların oranı yüzde 10,7 olarak kaydedildi. Avrupa ortalaması yüzde 15 olan kadın belediye başkanı oranlarına bakıldığında ise Türkiye yüzde 3,2 ile en düşük seviyeye sahip ülkelerden biri. Yine rapora göre, kadın belediye başkanı oranında yüzde 0,9'dan yüzde 3,2'ye yükselerek sadece yüzde 256'lık bir ilerleme kaydetti. Raporda, belediye meclislerinde yer alan kadınlar açısından ise yüzde 20'nin altında kalan yedi ülke arasında yer aldı. Kadınların belediye alt meclislerine seçilme oranında da yüzde 17,3 ile yine en alt sıralarda kaldı.    521 FEZLEKE   27. Dönem de Meclis’e giren 103 kadının 26’sı Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) seçildi. Kadının Meclis’teki varlığına olan tahammülsüzlük ise kendini “fezleke baskısı” olarak gösterdi. Meclis’e gelen 521 fezleke, 22’si HDP’li, biri Demokratik Bölgeler Partili (DBP) olmak üzere 23 seçilmiş kadın hakkında hazırlandı. Bu seçilmişlerin 8’i hakkında ayrıca vekilliklerinin düşürülmesi için Meclis’e dosyaları gönderildi. Gündeme getirilen fezlekelerle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklandı. Güven, tepki ve avukatlarının itirazı üzerine 5 gün sonra tahliye edildi.   HDP’li 24 kadın vekil tarafından Meclis’e verilen 427 araştırma önergesi ile 2 bin 939 soru önergesinin neredeyse tamamı yanıtsız bırakıldı.   ‘MEYDAN SAVAŞINA DÖNÜŞÜYOR’   25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, parlamentodaki kadın temsili ve eril siyasetin yansımalarını ajansımıza değerlendirdi.    Kadınların temsiliyet talebinin en başta parlamentoda karşılık bulmadığını belirten Taşdemir, “Meclis oldukça eril, bazen meydan savaşına dönüşen bir platforma dönüşüyor. Meclis aritmetiğine de baktığımızda eşit bir katılım söz konusu değil. Toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor ancak Meclis’e baktığımızda 600 vekilin 102’si kadın. Bu oran ise 6’da 1’e tekabül ediyor. Kadınlar, bağımsız siyaset geliştirmede, kadın gündemlerini öncelemede, talepleri doğrultusunda siyaset yapmada zorluklar yaşıyor” dedi.   ‘GENEL PROFİL ERİL’   Eşit temsilin olmadığı Meclis’te kürsülerde de kadınların eşit söz kurma konusunda sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Taşdemir, “Grup başkanvekilliklerine ve bakanlıklara baktığımızda kadını göremiyoruz. Sadece bir bakan kadın onu da ellerinden gelse erkek yapacaklar. Bakanlıkların içerisindeki konumlandırmalarda bile bütünüyle bir erkek temsiliyeti söz konusu. Meclis’te toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren kararlar alınıyor. Ancak söz konusu kadınlar olunca kadın sorununa ilişkin politika üretilmiyor. Kadına dair bir söz kurduğumuzda işte ‘başka gündem yok mu?’ denilen bir şiddet biçimiyle müdahale ediliyor. Erkek vekillerin genel profili çok eril ve oldukça cinsiyetçi. Normal bir kahvehanede ve toplumda erkekler nasıl tartışıyor, konuşuyor ve küfrediyorsa Meclis Genel Kurulu’nda da benzer ifadeler kullanılıyor. Ciddi eril şiddet ve eril tahakküm söz konusu” diye konuştu.   ‘AZ DA OLSA FRENLİYOR’   Siyasetin “erkek işi” olarak algılandığına dikkat çeken Taşdemir, bunun da kadına yönelik şiddet, katliam, kadın işsizliği ve yoksulluğu gibi meseleleri yadsıma ve görmeme olarak yansıdığını söyledi. Parlamento da, kadın sorununa dair tartışma yürütme isteksizliğinin olduğunu ifade eden Taşdemir, şöyle dedi: “Birçok kez şiddet olaylarının yanı sıra cinsiyetçi söylemler ve küfürlere tanıklık ediyoruz. Ama iyi ki orada kadınlar var hemen bu gibi durumlarda itiraz geliştirebiliyor. Cinsiyetçi küfürlerde yaptırım uygulanması için mücadele ediyoruz. Ama maalesef yaşanan küfürlü olaylar, ara verildiğinde gazetecilerin olmadığı yani Meclis’in genel işleyişi devam ettiği esnada olmadığı için işleyiş gereği müdahale edilemiyor. Kadınların muhalefeti, itirazı ve sert tepkisiyle bir anlamda partiler üzerinde etki yaratılıyor. Ancak iktidar ve ortağında kadının sesini duymak dahi zor” ifadelerini kullandı.    TEK KADIN GRUBU   Parlamentodaki erilliğe karşı kadın vekiller olarak ortaklaşma noktasında da sorunlar olduğunu dile getiren Taşdemir, şunları söyledi: “Kadın dayanışması kadın bakış açısıyla ilgili bir durum ve aslında bu çerçevede birlikteliğin en zor yakalanabildiği alanda Meclis’tir. Çünkü kutuplaşmanın o kadar çok derinleştiği, lider sultasına bağlılık ve onun sözü dışında söz kuramamanın keskinleştiği bir alandır. AKP, HDP üzerinde çok ciddi şiddet ve manipüle siyaseti üretiyor. Bunun yansımaları da Meclis’te oluyor. Daha önce size selam veren, insani olarak bir ‘merhaba’ diyen iktidar vekilleri şimdi bizi gördüklerinde cin çarpmışa dönüyor. Düşmanlaştırma ve karşıt hale getirme üzerinden bir siyaset üretiliyor. Toplumun farklı zeminlerinde kadın bakış açısıyla, kadın birlikteliğini yaratma çok daha kolay. Siyasetin kutuplaştığı, erkeklerin bu kadar yoğun olduğu bir parlamentoda kadın kimliği ile bir araya gelmek zorlaşıyor.”   Parlamento da kadın grubu olan tek siyasi parti olduklarının altını çizen Taşdemir, “HDP olarak ayda bir kadın toplantısı gerçekleştiriyoruz. Dönem dönem diğer siyasi partilerden kadınları da davet ettik. Kadın cinayetleri, yasası, ortak sorunlarına karşı ortak söz kurma, tavır geliştirmeye dair çağrılarımız oldu, görüşmelerimizde oldu. Ancak maalesef bu siyaset zemininin kendisinden kaynaklı çok gerçekleşemedi, mümkün olamadı” diye belirtti.   ‘DÖNÜŞÜM VAR AMA YETERSİZ’   Tüm bu olumsuzluklara rağmen kadınların ortak mücadelesinin siyasi partileri dönüştürme etkilerinin olduğunu söyleyen Taşdemir, “Düşünsel ve politik olarak AKP, kadın özgürlük çizgisinden haz etmeyen, mümkün mertebe saldıran, kazanımları gasp eden bir parti olmasına rağmen kadın mücadelesinin getirdiği ivme kendi içlerinde bir kadın siyaseti oluşturma zorunda bırakıyor. Kendi içlerinde de kadın meseleleri ile ilgili siyaset üretmek zorunda kalıyorlar. Kadın temsiliyetine çok az da olsa kimi yerlerde yer veriyorlar. Mesela Meclis’te daha önce kadın gündemlerinde AKP’de erkekler konuşuyordu. Kadın sorunları üzerine bir önerge verdiğiniz de kürsü de erkekler konuşuyordu. Onlarda da durum değişti. Artık kadın gündemlerinde kadınlar söz kuruyor. Kadın mücadelesinin yarattığı bir etki var ama istediğimiz nokta da değil” dedi.    YARIN: Bir özsavunma hikayesi!   MA / Berivan Altan